Gezi direnişi, 6-8 Ekim Kobani serhildanlarının ardından haziran seçimlerinde devrimci-demokrat ve yurtsever hareket siyasal kazanımlar elde etti. Bu durum emperyalist güçler ve oligarşide ciddi rahatsızlara yol açmıştır. Çünkü elde edilen politik kazanımların AKP-Erdoğan diktatöryasının saltanatını yıkacak hamlelerin başlangıcı olmasından kaynaklı sömürgeci faşist TC devletinde korku çanlarının çalmasına yol açtı. Ayrıca bölgesel savaşın vekaletinde ısrarcı olan AKP-RTE devleti, Kobani şehir savaşında DAİŞ çetelerinin yenilgisiyle Ortadoğu’da ki politik hamlelerinde Kürt Özgürlük Hareketi karşısında yenilgiye uğramıştır. Anadolu ve Kürdistan’da KÖH ve TDH’nin siyasi mevzilerini güçlendirmesi karşısında gerilemeye doğru giden egemen sınıflar, ezilen sınıflara ve onun öncülerine karşı savaşı yükseltme kararı almıştır. Faşist politikaları devreye sokan gerici AKP iktidarı, Suruç ve Ankara katliamlarıyla toplumsal muhalefeti bastırmaya ve sindirmeye çalışmış; sömürgeci faşist TC devleti suni dengeyi güçlendirmiştir. Böylece 1 kasım seçimlerinde tek başına iktidara gelerek, sivil bir darbe yapmıştır. Faşizmin şiddet politikalarını devreye sokan gerici, Neo-Osmanlıcılıklı başkanlık sistemiyle köleciliği dayatan saray diktatöryasının hiçbir meşruluğu kalmamıştır. Dolayısıyla meşruluğunu ezilenlerin haklı tarihselmücadelesinden alanların bu faşist sömürgeci rejimi yıkması zorunludur.
“FAŞİZM” İLE İKTİDARDA KALAN “DEVRİMCİ SAVAŞ” İLE GİDER!
Siyasal meşruluğu kalmayan AKP-RTE devleti, mevcut sistemin anayasasını bile tanımamaktadır. Başkanlık sistemini kabul etmeyen, politik olarak kendi yanlarında olmayan tüm kesimleri düşman olarak görmektedirler. Devrimci basından Liberal- Demokrat basınına kadar herkes tutuklanmaktadır. İfade ve basın özgürlüğü yok durumundadır. En ufak bir yapılan basın açıklamasına dahi izin verilmemekte, devletin faşist kolluk kuvvetleri tarafından “zor” kullanılarak bastırılmaktadır. Faşist politikalar karşısında susmayan, sinmeyen muhalif kesimler ise siyasi soykırım operasyonlarıyla tutuklayarak, tecrit etmeye ve bastırmaya çalışmaktadır. Siyasi polislerin ev baskınlarında yaptıkları yargısız infazlar cezası kalmakta, devrimcilere dönük yargısız infazlar ise devam etmektedir. Kürdistan’da öz savunma hakkını kullanan Kürt halkını kadın, çocuk yaşlı demeden tank ve top atışıyla katletmektedir. Bu zulmü yapan AKP-Erdoğan faşizmi Kürt’e düşman, Aleviye düşman, emekçiye düşman. Faşizme biat etmeyen, teslim olmayan tüm kesimlere düşman… Ancak tarihimiz diktatörlüğe, sömürgeciliğe, faşizme ve emperyalizme karşı mücadele ve direnişlerle doludur. Şimdi de tarihimize, şehitlerimize ve halkımıza olan bağlılığımız gereği AKP faşizmine karşı direnişi ve öfkemizi büyütmeliyiz. Sarayın teslimiyet dayatmasına karşı tüm mücadele alanlarını ‘devrimci savaşın’ zorunluluğuyla kuşanıp, örgütlemeliyiz. Çünkü “zorbalıkla” iktidarda kalanlar ezilenlerin devrimci “zoru” ile gidecekler. Tıpkı tarihte zalim Dehak’a karşı Demirci Kawa’nın önderliğinde verilen direniş gibi…
HERYER NEWROZ HERYER SERHİLDAN
Tarihi bir dönemden geçiyoruz! Mart, direniş ayıdır. Kıvılcımların yangınlara dönüştüğü, teslimiyete karşı direnişin büyüdüğü dönemdir. Aylardır Kürdistan’ın şehirlerinde zalim Dehak’lara karşı Demirci Kawa’nın yolundan gidenlerin direnişi devam ediyor. YPS saflarında Mazlumların, Kemallerin, Beritanların, Mahirlerin, İbrahimlerin, Orhanların yolundan giden ve halkı için canını ortaya koyan kahramanların direnişlerine güç katmak ve bu direnişi tüm alanlara yaymak hepimizin görevidir. Bu görevi yerine getirmenin yolu topyekün direnişten geçer. Şimdi de yaklaşmakta olan bu Newroz da AKP faşizmine karşı topyekün direnişi büyütmeliyiz. AKP-RTE devletinin tüm yasaklama ve baskılarına karşı Newroz kutlamalarını şehir şehir, sokak sokak, mahalle mahalle yaymak ve sömürgeci faşist TC devletine karşı Halkların Birleşik Devrim Hareketi saflarında yer almaya, serhildanları yükseltmeye çağırıyoruz.
KAHROLSUN SÖMÜRGECİ FAŞİST TC DEVLETİ!
YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM!
HERYER NEWROZ HERYER SERHİLDAN!
Newroz pîroz be!
An Şoreş! An Şoreş!
