Bir kez daha faşist sömürgeci TC “Kürdü Kürde kırdırma” politikası ile Irak Kürdistan’da işbirlikçi KDP eliyle medya savunma alanlarını ve özgürlük gerilesini kıskaca almaya, yok etme peşinde.
Osmanlı’nın Hamidiye alaylarından bu yana Kürt halkanın emperyalistlerin ve sömürgeci zorba yöntemlerin oyunlarına gelerek kendi özgürlüğü yerine onları planlarının bir parçası olarak birbirine düşme geleneği yok edilemedi. Güney Kürdistan Bölgesel Yönetimi KDP ve KDP yöneticileri peşmergeleri konjektürel olarak Kürt halkının özgürlük mücadelesinin en kritik anlarında hep düşmanın yedeğine düşmekteler. Güney Kürdistan Bölgesel Yönetiminin elinde tutan Barzani (KDP) dün olduğu gibi bugünde kendi sınıfsal çıkarı ve ailesel çıkarlarına Kürt halkının özgürlüğünü hibe etmektedir.
Daha dün Şengal ’da Ezidi halkını silahsızlandırarak DAİŞ çetelerine teslim edenler, Rojava’da Roj Peşmerge adi altında örgütlediği işbirlikçi çetelerin verdiği zarar ve kayıplar akılarda. ENEKS eliyle faşist sömürgeci TC’nin başta Efrin işgali olmak üzere Rojava’ya yönelik saldırılarda çetelerle birlikte hareket ederek devrimi boğmaya, yok etmeye çalıştılar. Şimdide TC’nin pençe kilit adi altında Kürt özgürlük gerillasını yok etme, kuşatma işgal hareketine destek sunmaktadır. Dün bölgede halklara büyük acılar yaşatan çeteleri Suriye’de taşıyarak Irak Kürdistan, medya savunma alanlarını kuşatarak tampon bölge oluşturma çabasındalar. Bu işgal ve kuşatma hareketinin en büyük destekçisiyse kuşkusuz ki yine KDP yapmaktadır.
Bu işbirlikçiler, kendi halkının düşmanı ile hareket eden Barzani ve KDP’nin bu kadar pervasız olmasında bugüne kadar yürütülen Ulusal Birlik politikasında ki yanlış yaklaşımın da büyük payı var. İş birlikçi hain bir kesimin Ulusal Birlik içinde olması konusunda gösterilen çaba ve tavizlerin vardığı sonucu Kürt özgürlükçülüğü yeniden değerlendirmek durumunda. Her dönem emperyalizmin ve işgalci sömürgecilerin kuklası olan bu kesimlerin Kürt halkının özgürlük mücadelesine zarardan, ihanetten başka katkısı yoktur.
Faşist sömürgeci TC uzun süredir Medya Savunma alanlarına yönelik “Pençe kilit” adı altında yürüttüğü imha ve işgal saldırısında her türlü kimyasal silahı kullanmasına rağmen bir başarı elde edemedi. Bu başarısızlık karşısında Suriye’de ki çeteleri oradaki savaşa aktarırken aynı zamanda KDP ve ona bağlı peşmergeleri daha aktif olarak alana sürüyor. Bir yanda Peşmerge eliyle yol temizliği yaparken diğer yanda bölgedeki köyleri TC’e tarafında sürekli bombalanmakta. Sürekli tepelerine bombalar bırakılan, bu duruma maruz bırakarak köyleri boşaltmakta, boşaltılan köylere ise Suriye’de şeriatçı çeteleri getirip yerleştirmekteler.
İşgalci faşist Türkiye’nin bir bütün olarak yaşadığı ekonomik, siyasal kriz içinde debelenirken önüne koyduğu Kürt düşmanlığı ve işgalcilikle bir yanda bölgedeki zengin petrol kaynaklarına ulaşmak iken diğer yanda yıların Musul-Kerkük hayalına ulaşma çabasında. Toplumda sürekli irkici damarı kaşıyarak kendi başarısızlığını gizlemeye, halkın içinde bulunduğu yokluk yoksulluğu her zamanki gibi “vatan-millet” demagojisiyle meşrulaştırmaya çalışmakta. Daha önce hatırlanacaktır yaşananlar karşısında kendi hırsızlık, yolsuzluklarını değil de ekonomik çöküntüyü, “bir merminin fiyatı nekadar biliyormusunuz” demagojisiyle örtbas etmeye çalıştığı gibi.
Sömürgeci işgalcilerin tüm girişimleri Irak Kürdistan cephesinde herhangi bir zorlukla karşılaşmadan hedefe ulaşma konusunda ikna ettiği Güney Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve KDP yöneticileri şimdi verdikleri sözü yerine getiriyorlar. Tarihlerinden ders almamış olan bu kör burjuvalar Kürt halkına verdikleri zararın boyutuna bakmıyorlar. Onlar kendi çıkarlarını korumak için efendilerinin gözüne girmek için saldırı ve uşaklıkta sınır tanımıyorlar.
Şimdi sömürgeci işgalci devlet özel timleri, çeteleriyle KDP peşmergeleriyle top yekûn imha ve işgal planlarını uygulamaya çalışıyorlar. Bu ihanet ve savaş karşısında tep yekûn tutum almak ve yok edilmek istenen Kürt özgürlükçülüğüyle yan yana dururken sınıf işbirlikçi Kürt yapılarını teşhir ve tecrit etmeliyiz.
Sınıfsal konumlanışı ve kendi çıkarlarını halkın çıkarlarının önünde tutan ihanetçi kılık ne olursa olsun tavır alınmalı, teşhir edilmelidir.
Unutmamalıyız ki katledilen Kürt halkı ve yürütülen işgalci savaşın faturası da emekçi halklara onun sofrasında ki bir dilim ekmeğe göz dikilerek yapılmakta. Kendileri saltanat içinde yaşarken savaşın faturası halklar için daha çok yokluk yoksulluk demektir.