Bu çete devlete karşı tek kurtuluş devrimde

AKP’nin ağır yara aldığı 31 Mart yerel seçimleri Türkiye’deki siyasi fay hattında önemli sarsıntıya yol açarken içine girdiği çöküntüyü savaş, baskı tehditle atlatma çabasında.

Her alanda çöküntü içinde olan faşist iktidar Suriye’de içine girdiği çıkmaz “katil Esat’tan, sayın Esat’ta” çark ederken Kürt halkına karşı savaşı büyüterek düşmanlık, yok etme politikasını ve işgalciliği öne çıkarmakta.

Yaşanan ekonomik çöküntü ve yükselen enflasyonun faturasını emekçilere çıkararak asgari ücret ve emeklik maaşlarını açlık siniri altında tutmakta. Yayınladığı tasarruf politikalarıyla yandaşa ve kendi saltanatlarında değil halkın elindeki lokmasına göz diktiler. Ama başta sarayın, diyanetin bakanlıkların bütçeleri fazlasıyla harcanmakta, tasarruf kapılarına uğramamaktadır. Öyleye asalakların itibarı her şeyden önce gelmektedir.

Ülkeyi Çete devlet haline getiren bu faşist şeriatçı iktidar kendi varlığını sürdürmenin biricik koşulunun, “yumuşama” adı altında baskı, terör ve savaş olduğuna net olarak ortada.

İnsanımızı yokluk yoksulluğa mahkûm eden, doğamızı yok eden, ülkenin yer altı ve yer üstü tüm zenginliklerini yandaşa peşkeş çeken, satanlar insanlığa ve yaşama acıdan başka bir şey sunmamaktalar. Eğitimden, yaşam şekline kadar her şeye müdahale edenler insanlığa karşı yürüttükleri katliamları yetmedi. Katletme sırasını sokak hayvanlarına kadar vardırdılar.

Kendi yasa anayasalarını yok sayan, kendilerinin kurumu olan Anayasa mahkemesi kararlarını hiçe saymakta. Kendi çıkarı ve varlığını devam ettire bilmek için her türlü yasa dışılığı meşru görmekteler. Yandaş medyaya milyonlar aktarırken muhalif basın üzerindeki baskı tutuklamaları her gün artırmakta. Bununda yetmediği yerde keyfi olarak Instagram vb erişim engeli getirmekte. Keyfi olarak uyguladığı sansür ve engellenme için herhangi bir hukuki gerekçeye ihtiyaç duymamakta.

Bu faşist İktidarın dayattığı gündemlerin, toplumun çözüm beklediği sorunların üzerini örtmek ve gündem değiştirerek kendi varlığını yeniden pekiştirme çabasında.  Çünkü onların temsil ettikleri iktidar ve asalak azınlığın çıkarları her şeyin üzerindedir. Halkın ekonomik, demokratik, yaşamsal talepleri ve hakları onların gündemi değil olmaz.  Bunun içindir ki ekonomik sarsıntı, yaşanan yokluk yoksulluk, toplumun nefes alamaz hale gelmesi hiç mi hiç onların gündemi olamaz, olmaz. Bunun yerine dikkatleri dağıtacak, toplumun ilgisini başka yere çekecek gündemler yaratarak, “yumuşama, sivil yeni ana yasa” vb gibi asıl gündemi karartmaktır.

Sonuç olarak bu faşist kan emicilerin halkın sorunlarını çözemeyeceği gibi, daha büyük acılar getirmekten başka suna bileceği hiçbir şey yoktur. Kendileri saltanat içinde yaşarken, karlarına her geçen gün kar eklerken emekçiye tasarruf diyorlar, vergi diyorlar…

Kısacası sız açlıkta ölün, siz her türlü haktan, hukuktan uzak kalın, hakta hukukta, saltanata saray ve yandaşları içindir, emperyalist efendilerinin çıkarlar içindir diyorlar.

Bu sistem, bu devlet halkın değil, hiçbir zamanda olmadı. Onlar halklarımızın kanını emen kenelerdirler. Kendi çökmüş kokuşmuş, çeteleşmiş sistemlerini ayakta tutmak için kendi aralarında da it dalaşındadırlar. AKP-MHP faşist kliği halkımıza yönelik her türlü insanlık dişi uygulamayı reva görürken aralarında ki birlikteliği de birbirine şantaj, komplolar kurarak, bir birilerinin kuyusunu kazıyarak bir arada kalıyorlar.

Emperyalist haydutların dünyayı kan gölüne çevirmeye çalıştığı, katliamların, soykırımların normaymışçasına sunulmaya çalışıldığı bu koşularda direnmek ve mücadele etmekten başka bir kurtuluş yoktur. Ülkemizde de bunun uzantısı olan faşist rejim ve onun çürümüş sistem ve başındakilerin sırtımızda var olması, katliamcı, baskıcı, kan emici varlığına son vermek ne seçimle mümkündür nede onların demagojisini yaptığı ‘yumuşama, sivil anayasa’ vb olmayacaktır.

Özgür bir ülkede yaşamak, halkların, azınlıkların birbirine düşman olmadığı kardeşçe yaşadığı. Açlığın yokluğun olmadığı, insanini insanca yaşadığı bir gelecek ancak bu kan emici sistemin yok edilmesiyle mümkündür.

Buda devrimle mümkündür, devrimse liberalizmin, reformizmin, seçim oyunlarının peşinde sürüklenmekle değil, örgütlenmek, mücadele etmekle, iktidar perspektifine sahip olmakla mümkündür.

Önceki İçerikEmperyalist-Siyonist güçler dünyayı kan gölüne çevirme peşinde
Sonraki İçerikSömürgecilerin hazır küveti iş birlikçi KDP