Kobanê’nin DAİŞ çetelerinden kurtuluşunun 4’üncü yıldönümünde bu destansı çağ açıp çağ kapatan direnişi selamlıyoruz…
“…Nasıl ki düşmediyse Stalingrad, yenilmediyse Moskova, düşmeyecek Kobanê, düşmeyecek Afrin, düşmeyecek Rojava, direniş yenilmeyecek…“diyen Ulaş Adalı ve “Hayal gücüyle iktidara” diyen Paramaz Kızılbaş gibi, Kobanê savaş cephelerinde, AKP-DAİŞ çetesinin ‘Kobanê düştü düşecek’ dediği günlerde, Komutan Rasih’nin “Saatlerimizi devrime ayarlamalı, ayakkabılarımızın bağcıklarını sıkı bağlamalıyız” sözüyle, zafere ve devrime olan inanç, Kabanê’ye direnişin ateşine atlayan Kader Ortakkaya’nın Gezi Parkı direnişinde dediği; “Bize de bir Ali İsmail olmak, bize de bir gerilla gibi ölmek nasip olsun” ve “Eğer öyle ölürsem, tabutumu al sırtına devrim şehitlerine yakışır şekilde göm beni” ve dediği gibi oldu. Kobanê de çetelere karşı gerçekleştirdiği fedai eylemle Arîn Mîrxan, eylemiyle dünyayı titretti ve tüm dünyada adını duyurarak direnişin kazanılacağının müjdesini verdi. Sibel Bulut, daha önce verdiği bir röportajda “Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Gerekirse şehit de düşeriz” diyordu ve dediğini yaparken inancın, karalığın fedai ruhun mesajını iletiyordu.
Kobanê de yüzlerce özgürlük savaşçısı şehit düştü, gazi oldu, ama hiçbiri özgürlük ve halkların kurtuluşu karşısında kendisini düşünmedi, geri çekmedi bedenlerini barikat yaptılar, mermi yaptılar, bomba yaptılar ve halklarımıza zaferi armağan ettiler…
Rojava devrimi ve ardından faşist Türk devletinin çeteleri vasıtasıyla başlattığı saldırı çağın direnişi Kobanê’yle yenilgiye başladı. Kobanê de ortaya çıkan tarihi direniş ve devrimci dinamiklerinin irade savaşı, başta Kürt halkı ve Türkiyeli devrimciler ve uluslararası devrimci güçlerin ezilen, yok sayılan halklar tarihinde yeni bir kabinin açılmasını beraberinde getirdi. Ezilenlerin tarihi dağılan Real Sosyalizm ve yaşanan yenilgilerden sonra, tarih yeniden Kobanê direnişi öncesi ve sonrası diye telaffuz edilmeye başlandı.
Üçüncü dünya savaşının yaşandığı günümüzde uluslararası emperyalist-kapitalist güçler bir yanda bu savaşı ekonomik cephede sürdürürken, şiddet boyutunu Suriye ve Rojava da güncelleştirdiler. Bunun içindir ki, gerek bölge halklarının direnişi, Rojava devrimi Kürt özgürlükçülüğü ile büyümesi ile birlikte dünya çapında yeni bir baş kaldırının moral ve motivasyonu oldu. Kobanê zaferi, emperyalist ve gerici faşist devletlerin dünyaya halklarına çeteleri vastasiyla salmak istedikleri korkunun gerek bu coğrafyada gerekse dünya genelinde yok olması ve yeniden uluslararası devrimci enternasyonal ruhun canlanmasını sağladı.
Kürt halkı ve onun öncüsünün yürüttüğü devrimci mücadele ve faşist Türk devletinin uyguladığı katliyam, asimilasyon karşısında onunla yan yana olma yerine ondan uzak duran, şovenizmin baskılanması ve ezen ulus üstenildiğiyle uzak kalıyordu. Kürt özgürlükçülüğüyle birlikte olması gerektiğini savunan ve bu konu da pratik adım atan, faşist sistemi yıkmak ve halklarımızın kurtuluşunun ancak ortaklaşa mücadelede, Kürt devrimiyle buluşmada geçtiğine inanan devrimciler karşısında da aynı tutum içindeydi. İşte Kobanê’ye yönelik saldırılar başladığında Kürdistan halkı sınırları ortadan kaldırırken, Kürt özgürlükçü mücadeleye ve Türkiye devrimci hareketi arasındaki sınırlarda yerle bir oldu. Orhan Yılmazkaya’nın 2006 yılında medya savunma alanlarında; “Biz gideceğiz ama eminim bizden sonrakiler ayak izlerimizi takip ederek, izlerimize basarak aynı yollardan geçecekler”. Yüreği devrimden halkların kurtuluşundan yana atan devrimciler, Kobanê’yi savunmak için buraya akın ettiler. Bu hem devrimci hareket içindeki ezen ulus üstenciliğini, hem de şovenizmi büyük oranda yerle bir etti ve düşmanın tüm kirli planlarını böl-parçala oyunlarını boşa çıkardı. Orhan yoldaşın yıllar öncesinde yaptığı belirlemeyle onlarca Türkiyeli devrimci o ayak izlerini takip etti…
Dünyanın dört bir yanında enternasyonalist devrimciler, Kürdistan özgürlük savaşçıları ve Türkiyeli devrimciler aynı mevzilerde yürek yüreğe, omuz omuza savaşarak, kanları birbirine karışarak Kobanê zaferini halklarımıza armağan ettiler…
Onların bu fedai ruhları sayesinde hem yeniden tüm dünya ve en önemlisi yeni jenerasyon gençliğe, özgürlük mücadelesinin ne kadar büyük anlam taşıdığını görüp özgürlük saflarına, savaşın en yoğun olduğu bölge Rojava cephesinde direnişe katıldılar. Kirli ve çelişkilere dolu kapitalist sistemden kopup, sadece insanlık için, birçoğunun hiç tanımadığı Rojava topraklarında savaş mevzilerinde siper yoldaşlığına katıldılar. Dünya halklarına İspanyada No Pasaranı, faşizme karşı uluslararası tugayları yeniden hatırlattılar. Onların bu onurlu fedai eylemleri hem dünyaya hem bizlere örnek oldu. Dünya utandı kendi hiçliğinden…
Kobanê’nin DAİŞ çetelerinden kurtuluşunun 4’üncü yıldönümünde halkların kurtuluşu için ölümü hiçe sayanlarımızı saygıyla anıyor, bizlere devir ettikleri bu siper yoldaşlığı, halkların kurtuluşu için fedai ruhla ölümü kucaklayanlarımıza sözümüzdür; bu mirası geliştireceğiz ve yeni zaferlere taşıyacağız…