İstanbul Gazi Katliamı 12 Mart 1995’te Gazi Mahallesi’nde bir kahveye ateş açılması ve bir Alevi dedenin ölmesi üzerine başlamıştı. Doğrudan devlet tarafından düzenlenen bu katliama karşı, 12-15 Mart günlerinde devrimci ve demokrat güçler başta olmak üzere Gazi halkı büyük bir direniş gerçekleştirildi. Bu direniş boyunca Gazi ve Ümraniye’de 22 kişinin katledildiği katliamın yıl dönümündeyiz. Katliamlarda beslenen faşist sistemin halklarımıza karşı tarih boyunca gerçekleştirdiği bu katliam ne ilkti nede son oldu. Devletin resmi ve gayrı resmi güçlerinde oluşan kontrgerilla şebekelerinin bu katliamı tertiplediği tüm yönleriyle aşikardır.
Faşist sistem ve onun kolluk kuvvetlerince gerçekleştirilen bu katliam Alevi halkımızı hedef alarak, tıpkı Maraş, Çorum… katliamları gibi halklarımızı birbirine düşman etmek ve gelişen toplumsal muhalefeti sindirmek yok etmek istiyordu. Kuşkusuz ki bu katliamda tüm halklarımıza karşıydı.
Bu katliamı gerçekleştirenlerin birinci derecede sorumlusu, dönemin başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, İstihbarat Daire Başkanı Hanife Avcı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Nejdet Menzir ve katliam karşisındaki direnişi kırmak için Alevi Kimliğiğni kulanıp, gelişen direnişi durdurmaya çalışan, susurlukta gerçek yüzü ortaya cıkan polis şefi, konturgerila elamanı Hüseyin Kocadağ’dır.
Her saldırıda, katliamda olduğu gibi bu katliamın failleri de devletçe kollandı, korundu. Katiller ellerini kollarını sallayarak ortadan kayboldular. Bunun yerine katliama karşı direnenler devletçe hep hedef alındı, katledildi, zindanlara atıldılar. 22 kişinin katledildiği yüzlerce insanımızın yaralandığı bu katliamın faili olan bu faşist devlete bunun hesabını mutlaka soracağız.
Direnişin yıl dönümünde, Gazi ve Ümraniye’de ölümsüzleşenleri saygıyla anıyoruz!
Gazi şehitleri ölümsüzdür!
Ümraniye şehitleri ölümsüzdür!
Gazi’de düşene dövüşene bir selam!