KIZILDERE SON DEĞİL, SAVAŞ SÜRÜYOR !!!

 

KIZILDERE SON DEĞİL, SAVAŞ SÜRÜYOR!

KIZILDERE DEVRİMCİLİĞİN ADIDIR!

DEVRİM YOLUNDA YİTİRDİKLERİMİZİ UNUTMAYACAĞIZ!

ONLARA DEVRİM SÖZÜMÜZ VAR!

 

Şimdi Mahir olma zamanı…

Şimdi faşist diktatörlük karşısında Kızıldere ruhuyla dikilme zamanı…

 

Onlarımız yürürken Kızıldere’ye; Kaçmak, korkmak, yoldaşlarımızı, halkın evlatlarını zindanlarla yağlı urganın ucuna bırakıp mülteci olmak yazmazdı bizim kitabımızda. Deniz’ler, Yusuf’lar, İnan’lar kavganın yiğitleriydi. Kurtarmalıydık onları, tüm çabamızı, alın terimizi, canımızı, kanımızı koymalıydık ortaya. Aynı yapı yerinden olmasak da, aynı idealin, bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm kavgasının savaşçılarıydık. Devrim yolunun yoldaşlarıydık özcesi. Karanlığa boğulmaya çalışılan halkımıza ışık, zindanda ölümü bekleyenlere kavganız sürüyor mesajı olmalıydık. Devrimci dayanışmayı ete kemiğe büründürmeliydik, diyenlerdi. Onlar önderlerimizdi…

 

İnsanlar için öleceksin

Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için

Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken

Hem de en güzel, en gerçek şeyin

Yaşamak olduğunu bildiğin halde…

 

Kızıldere’de açtı on kan çiçeği. Bir 30 Mart sabahında, bahara dönmenin hazırlığındaki doğa kucak açtı on yiğit bedene. Türkü türkü, halay halay, kurşun kurşun yürüdüler üstüne ölümün. Genç ve fütursuzdular; bir bayram şenliğindeydi yürekleri. Bilinçleri ışıl ışıl, inançları ırmak ırmaktı. “Dönmeye değil ölmeye geldik” derken en ufak bir kaygı yoktu gözbebeklerinde seslerinde en ufak bir titreme yoktu. Oysa nasıl da tutkundular yaşama. Dehşetli bir bağlılıktı onlarınki ölümü özlemle kucaklayacak kadar çok sevmişlerdi yaşamı. Bir kır çiçeği tazeliğinde, akıp giden bir su damlacığı duruluğunda, baharı karşılayan bir kelebek coşkunluğundaydılar; dipdiri, kıpır kıpır, sevecen…

Ölüm, kahpe ölüm, kahrolası ölüm, on canı ayırdı bedenlerden. Ama yaşam, özgür yaşam, sevdaca yaşam halkın bağrında yeniden can verdi ON’lara.

 

Siz ON’larımız,

Kızıldere’nin kan çiçekleri

Beyaz bir tek gül açmadı Niksar’da düştüğünüzden beri

Kuşatılmıştınız, mahsurdunuz,

Ama yine de tir tir titriyordu karşınızda sırmalılarınız

Tek tek sayacağım isimlerinizi hiç usanmadan

Ve hiçbir şeyden onur duymayacağım

Sizin isimlerinizi saymak kadar duyduğum onurdan

Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Nihat Yılmaz, Sinan Kazım Özüdoğru, Cihan Alptekin Ömer Ayna,

Sabahattin Kurt, Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan, Mahir Çayan

Kan çiçekleri Kızıldere’nin

Ölümsüzlerimiz…

Ölümlerin en güzelini gösterdiniz bize, dövüşe dövüşe

En güzelini ölümlerin vuruşa vuruşa

Sen Mahir’im,

Yolunda yürüdüğüm önderim,

Her dediğini bir bir bebeme bellettiğim

Senden öğrendim mavzer tutmasını

Türkü söylemesini,

Tek Yol Devrim diye bağırmasını

Senden öğrendim

Her şeyin en iyisini, en güzelini

Dönmeyeceğiz yolundan bir tek saniye olsun

Durmayacağız duraksamayacağız

Durduramayacaklar duraksatamayacaklar

Sonuna varana dek mücadelenin

Hiçbir şeyle kesemeyecekler önümüzü

Öleceğiz, dirileceğiz, yeniden öleceğiz

Ama mutlaka başaracağız

Ve bu ülkenin en güzel yerine

Senin ismini altın harflerle kazacağız…

 

MAHİR HÜSEYİN ULAŞ KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!

DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!

KIZILDERE SON DEĞİL, SAVAŞ SÜRÜYOR!

TEK YOL DEVRİM!

 

Devrimci Cephe

27 Mart 2017

 

Önceki İçerikŞİMDİ MAHİR OLMA ZAMANI …
Sonraki İçerik31 Mart 2006 Cûdî Şehitlerini Unutmadık, Unutturmayacağız !!!