KESK, DİSK, TMMOB, TTB’nin de Krize karşı İstanbul mitingi

KESK, DİSK, TMMOB, TTB’nin de aralarında bulunduğu İstanbul’daki emek ve demokrasi güçleri, Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda “Krizin bedelini ödememek, emeğin haklarını omuz omuza savunmak için” mitingi düzenledi.

‘Yoksulluğa, İşsizliğe, Güvencesizliğe Karşı Birlikte Mücadele’ sloganıyla düzenlenen miting il dışından gelenlerin katılımıyla başladı. Miting alanına bulunan güvenlik noktalarında ise polis detaylı üst araması yapıldı.

Üst aramasından geçen kortejler ‘Yaşasın sınıf dayanışması’, ‘Faşizme karşı omuz omuza’, ‘İşçilerin birliği sermayeyi yenecek’, ‘Fabrikalar, bankalar devletin, devlet işçinin’, ‘Asgari değil insani ücret’, ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz’, ‘Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği’, ‘Zafer direnen emekçinin olacak’, ‘İş ekmek özgürlük’ sloganlarıyla miting alanına giriş yaptı.

KESK’TEN 13 MADDELİK TALEP

Eşitlik, özgürlük, emek ve demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenler için 1 dakikalık saygı duruşunun ardından miting başladı. Daha sonra KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, emek ve demokrasi güçleri adına bir açıklama yaptı.

Gezen, “Enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatlarımızı her alanda kâbusa çeviren kapsamlı bir ekonomik krizle karşı karşıyayız” diyerek iktidara seslendi. Gezen, “Ülkeyi yönetenler ‘En kötüsü geride kaldı, Ekonomi tıkırında, her şey yolunda’ nutukları atmaya devam ediyor. Ancak halkın yüzde 99’u olarak bizim için yaşadığımız gerçek değişmedi.

Çünkü bizler için krizin anlamı iğneden ipliğe her şeye gelen zamlardır. Artan hayat pahalılığıdır. Eriyen maaşlarımız, ücretlerimiz, satın alma gücümüzdeki düşüştür. Her alışverişte cebimizden çıkan paranın artması, poşetlerimizin küçülmesidir. Bizler için krizin anlamı ödenemeyen borçlar, evlere gelen hacizler, çocuğuna okul kıyafeti alamadığı için, geçinemediği için intihara sürüklenen hayatlardır. Bizler için krizin anlamı kabaran doğalgaz, elektrik faturalarımızdır. Bu soğuk kış günlerinde en düşük ayarda tutuğumuz kombilerimiz, gecekondularımızın tütmeyen bacaları, üşümemek için iki çift giydiğimiz çoraplarımız, yorganlarımızın üzerine serdiğimiz battaniyelerimizdir.”

KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen taleplerini açıkladı.

Aysun Gezen şöyle devam etti: “Bizler için krizin anlamı işsizliktir. Her an ensemizde hissettiğimiz işsiz kalma tehdidi, artmaya devam eden iş cinayetleridir. Bizler için krizin anlamı 10 milyon insanımızın açlık sınırı altındaki bir asgari ücrete mahkum edilmesidir. Birbiri ardına kapanan dükkanlardır. Bizler için krizin anlamı ekmek kadar ihtiyacımız olan demokrasinin, hukukun, adaletin, barışın sağlandığı bir ülke özlemimizin, hak arama yollarımızın ‘güvenlik politikaları’ adı altında baskıya, zora dayanarak kapatılmasıdır. Bizler için krizin anlamı, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu yatırımlarına, işsizliğin önlenmesine, sosyal güvenliğe, ayrılması gereken kaynakların savaşa, ranta, yağmaya, sermayeye ayrıldığı birbirinin kopyası, toplumsal cinsiyet körü bütçelerdir. Adaletsiz vergi sistemidir. Bizler için krizin anlamı OHAL’i kalıcı hale getiren otoriter baskıcı rejimle, kutuplaştırma siyaseti ile temel haklarımıza göz dikilmesidir.”

‘YUTTURMAYA ÇALIŞIYORLAR’

Gezen, “İşçilerin kıdem tazminatını fonla, kamu emekçilerinin iş güvencesinin son kırıntılarını esnek, performansa dayalı çalışmayla, kamusal emeklilik ve sosyal güvenlik hakkımızı ise üç yıl süreli zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi ile yok etmeyi planlıyorlar” dedi. KESK Eş Genel Başkanı, Zorla ücretsiz izine çıkarmalar, angarya çalıştırma, mesai ücreti nöbet ücreti ödememe gibi çalışma haklarının ortadan kaldıran saldırıların gittikçe artığını söyledi: “İşsizlik fonunu bankaları beslemek için kullanılıyorlar. Milleti soyup soğana çevirenlerin, emeğimizi sömürmeye doymayanların sırtını yeni teşviklerle, vergi indirimleri ile sıvazlıyorlar. Ama kuru soğan üreticisinin ambarına düzenlenen baskınları ‘stokçularla mücadele’ diye yutturmaya çalışıyorlar.”

TALEPLER…

Gezen, son olarak 13 maddelik talepleri sıraladı:

1- Yüzde 1’in yarattığı krizin faturasının yüzde 99’a yıkılmasına artık yeter diyoruz.

Bunun için;

2- Elektrik, doğalgaz, su, akaryakıt, ekmek, toplu taşıma gibi temel ihtiyaçlara yapılan zamların geri alınmasını, zam yapılmamasını,

3- Kriz bahanesi ile yaşanan işten çıkarmalara, ücretsiz izinlere son verilmesini,

4- Ücretlerimizde yaşanan erimenin satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak telafi edilmesini,

5- Asgari ücretin NET 2.800 TL olarak belirlenmesini ve tümüyle vergi dışı bırakılmasını,

6- Tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine son verilmesini,

7- Toplumsal yararı, vergide ve gelir dağılımında adaleti sağlayan, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, emekten yana, katılımcı, şeffaf, hesap verebilir demokratik bir bütçe,

8- Yaşanan enflasyon karşısında hükmünü çoktan yitirdiği tescillenen toplu sözleşmenin derhal yenilenmesini,

9- Kamuya alımlarda eşitsizliği artıran, torpilin, kayırmanın, kadrolaşmanın önünü açan mülakat, sözlü sınav, güvenlik araştırması ve arşiv kaydı uygulamasına son verilmesini,

10- Emeğin haklarını yok eden KHK’lerin iptal edilmesini,

11- OHAL KHK’leri ile herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan işinden ekmeğinden edilen tüm kamu emekçilerinin işine iade edilmesini,

12- İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini,

13- Kadınların sürekli, güvenceli işlerde istihdam edilmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz.

‘UTANÇ MÜZESİNDE ONLARI SERGİLEYECEĞİZ’

Gezen’in ardından aylardır İstanbul’un çeşitli yerlerinde işlerine geri dönmek için oturma eylemi düzenleyen KHK’li Eğitim Sen’li öğretmenler sahneye çıktı. KHK’li öğretmenler adına Nuray Şimşek konuştu. Şimşek, “Biz her sabah güneşi yeniden doğuran, gün gibi inatçı ellerini barışa uzatan kadınlar kadar haklıyız” dedi: “Bugüne kadar hiçbir diktatör karşısında eğilmeyen başlarımız hâlâ dimdik. Hakkımızda açılan davalar, gözaltılar bizi yıldıramaz. Özgürlüğümüz ve onurumuz için direnmeye devam ediyoruz. Yüksek yüksek tepelerde kurdukları evlerinde oturanlar bilmelidir ki utanç müzesinde onları sergileyeceğiz. Bu meydanlar doğum sancısı çekiyor. Acımız, isyanımız yeni bir doğuma gebe. Gözü dönmüş aç gözlüler bu doğumu engelleyemeyecek. İçimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi geri alacağız. Krallar tarihe gömülecek. Mutlaka kazanacağız. Asla pes etmeyeceğiz. Zafer direnen emekçinin olacak.”

Önceki İçerikKarayılan: Siyaset ve savaş öz güçle yapılır, kazanılır
Sonraki İçerikKüba’da ‘komünist bir toplum yolunda ilerleme