Nasıl ki, Maraş katliamı Alevi ve Kürt halkının özgürlük, adalet, eşitlik talebinin büyümesini ve büyük bir direnişe, ulusal demokratik kurtuluşçu bir devrime dönüşmesini engelleyemediyse, Roboski katliamı ve birbirini tamamlayan Amed-Suruç-Ankara katliamları ve süren ”topyekün saldırı konsepti” de bu direniş ve savaşımın zaferle taçlanmasını önleyemeyecektir.
Halklarımıza; bütün ilerici, yurtsever, devrimci demokratik güçlere;
19-24 Aralık 1978, MİT-Kontr gerilanın planlayıp, faşist MHP çeteleri eliyle gerçekleştirilen Maraş katliamının 39. yılı. Bu vahşi soykırımcı katliamda kadınıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla 111 Kürt-Alevi insanımız katledildi, yüzlercesi yaralandı, evler ve işyerleri yağmalandı. Tarihteki bütün Alevi ve Kürt katliamlarında olduğu gibi halkımıza tam bir soykırımcı vahşet uygulandı.
28 Aralık 2011 ise, Türk savaş uçaklarının, çoğunluğu çocuk 34 Kürt köylüsünü bombaladığı Roboski katliamının 6. yılı. Şırnak’ ın Uludere (Qileban) ilçesine bağlı Roboski köyünde sınır ticareti yapan 34 sivil Kürt insanı, bizzat faşist şef Erdoğan’ın özel talimatıyla Türk savaş uçaklarının bombardımanıyla katledildi.
Halklarımız Maraş katliamı gibi, Roboski katliamını da unutmadı, unutmayacak!
Her iki katliamın sorumlusu faşist Türk devletidir. Katliamlar aynı soykırımcı-inkarcı faşist zihniyetin değişmediğinin ve ısrarla sürdürüldüğünün bir ifadesidir. Tarihler farklı olsa da Maraş katliamıyla Alevi-Kürt halkına, Roboski katliamıyla da bütün bir Kürt halkına verilen mesaj aynıdır: katlet, göçert ve hiçleştir! Zihniyet aynı! Tetikçiler/karar vericiler farklı olda da devlet aynı devlet!
Maraş katliamı gibi, Roboski katliamı da örtbas edildi ve dahası soykırımcı katliamlar bir devlet politikası olarak aralıksız sürdürüldü, sürdürülüyor.
Ancak nafile! Nasıl ki, Maraş katliamı Alevi ve Kürt halkının özgürlük, adalet, eşitlik talebinin büyümesini ve büyük bir direnişe, ulusal demokratik kurtuluşçu bir devrime dönüşmesini engelleyemediyse, Roboski katliamı ve birbirini tamamlayan Amed-Suruç-Ankara katliamları ve süren ”topyekün saldırı konsepti” de bu direniş ve savaşımın zaferle taçlanmasını önleyemeyecektir.
Gün, katliamcılardan; katliamcı, inkarcı ve soykırımcı faşist Erdoğan ve çetesinden; tekçi faşist imha ve inkar rejiminden hesap sorma, faşist saldırı ve katliamlar karşısında sokağa çıkma, direnişi büyütme, Türk ve Kürt halkları olarak direnişi ortaklaştırma ve zafere yürüme günüdür. Öyleyse, faşist saldırılar ve katliamlar karşısında geri çekilmeden, her alanda direnişi yükselterek hesap soralım. Gün Alevi ve Sunni, Türk ve Kürt, Anadolu ve Mezopotamya’nın mazlum halklarının kardeşliğini yükselterek, halkların özgür iradeleriyle buluşmasını sağlayarak umudu büyütme ve zafere taşıma günüdür. Gelecek halklarımızındır!
Bunun en son ve canlı örneği, emperyalist-gerici statükonun dışına çıkan Rojava ve Kuzey Suriye’dir. Devrim bu toprakları özgürleştirdi, halklar eşitlik ve kardeşlik temelinde kendi geleceklerini belirleyerek, tekçi zihniyete son vermenin onurunu yaşıyorlar. Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’nun inşası için ikinci adım demek olan 1 Aralık seçim sonuçları da bu gerçeği göstermektedir. Kuzey Suriye halkları, kanları-canları pahasına özgürlük ve eşitlik temelinde, kendi özgür iradeleriyle bir arada yaşama yolunu tutuyor, bölge ve dünye halklarına umut oluyor. Erdoğan-AKP ve Bahçeli-MHP faşizmiyse tekçiliği dayatarak, imha ve inkarda derinleşerek statükoyo sürdürmenin onursuzluğunu yaşıyor. Ne var ki, artık yüzyıllık gerici statüko sürdürülemiyor, tekçi zihniyet çatırdıyor. Emperyalistlerin ve gerici sömürgeci bölge devletlerinin desteğiyle, Erdoğan ve çetesinin topyekün saldırı ve göçertme planlarında, katliamları derinleştirmede ısrar etmeleri de bu çaresizlikleriyle ilgilidir. Katiller döktükleri kanda boğulacaklardır. Faşizmi devrimle ezeceğimiz günler yakındır.
Kahrolsun inkarcı, imhacı faşist Türk burjuva dikdatörlüğü!
Yaşasın halklarımızın özgürlük, adalet, eşitlik ve kardeşlik mücadelesi!
Halkların Birleşik Devrim Hareketi Yürütme Komitesi
22 Aralık 2017