20 Aralık 2017
HBDH: İsrail siyonizminin Filistin halkına karşı kullandığı silahla, Erdoğan rejiminin Kürt halkına karşı kullandığı silah aynıdır. Bizler dün olduğu gibi, bugün de Filistin halkının yanındayız.
Yazılı bir açıklama yapan Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Komitesi, ABD Başkanı Trump’un Kudüs’ü İsrail devletinin başkenti olacak tanımasıyla Filistin sorununun yeniden dünya kamuoyunun gündemine geldiğine dikkat çekti.
Bütün dünyada Filistin halkı ile dayanışma eylemlerinin gerçekleştiğini belirten HBDH, açıklamasına şöyle devam etti: “Filistinli örgütler intifada çağrısında bulundu. Gazze’de, Batı Şeria’da ve Kudüs’te sokağa çıkan Filistinli gençler siyonist rejime karşı intifada ateşini yaktılar. Bizler Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimciler olarak dün olduğu gibi bugün de Filistin halkının yanındayız. Denizlerin, Mahirlerin İbrahimlerin açtığı yoldan yürüyen bizler Filistin halkının özgürlük mücadelesini bütün devrimci duygularımızla selamlıyoruz.
Bugün faşist TC’nin Başkanı Erdoğan, Filistin davası üzerinden hamaset nutukları atıyor. Filistin davasının yanındayız mesajı vererek Türkiye işçi sınıfının ve ezilenlerin bilincini bulanıklaştırmaya çalışıyor. Bizler çok iyi biliyoruz ki Filistin’de intifada neyse Kürdistan’da serhildan, Türkiye’de ayaklanma odur. Bugün mazlum Filistin halkının yanında olduğunu söyleyen Erdoğan rejimi Kürdistan’da kentleri yakan, insanları canlı canlı bodrumlarda katleden, sokak ortasında ölülerini günlerce bekleten faşist bir iktidardır. Kürdistan’da sokak ortasında insanlar katledilmekte, dağlar her gün bombalanmakta ve mecliste Kürdistan diyen vekiller cezalandırılmaktadır.
Türkiye’de devrimci olduğu için insanlar tutuklanmakta, işçi grevleri yasaklanmakta ve emekçilerin tarihsel hakları yağmalanmaktadır. Bu gerçeklik karşısında faşist TC’nin başkanı Erdoğan’ın Filistin davasının yanında olduğu söylemi sadece hamaset söylemi olabilir. Kürdistan’da bu katliamları yapan ve Türkiye’de devrimcilere, yurtseverlere saldıran bir iktidar, mazlum Filistin halkının yanında olamaz.
Filistin halkının yanında olmak Deniz Gezmiş’in Filistin kimliği, Mahir Çayan’ın Elrom eylemidir; Filistin davası böyle savunulur. 1970’li yıllardan itibaren binlerce Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimci Filistin halkıyla omuz omuza savaşmış, onlarcası İsrail ile savaşta şehit olmuştur. Abdülkadir Çubukçu, Abdullah Kumral, Kemal Ergin, Hüseyin Gökdemir, Teğmen Ali gibi Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimciler bu isimlerdendir. Onlarca devrimci İsrail zindanlarında tutsak kalmıştır.
Kendi halkına zulmeden, kendi halkını katleden bir iktidar mazlum bir halkın davasını sahiplenemez.
Türkiye işçi sınıfı ve ezilen halkları; faşizmin sahte demogajilerine inanmayın. Filistin halkıyla dayanışmayı onun gerçek dostu olan bizler yükseltebiliriz.
Faşist TC devleti ve onun başkanı Erdoğan, İsrail devletinin en büyük müttefikidir. Ortak yapılan askeri anlaşmalar ve diplomatik ilişkilerin belgeleri ortadadır. İsrail devletiyle hiçbir dönemde olmadığı kadar yoğun ekonomik ilişkiler kurulmuş durumdadır. Kopartılan gürültüye rağmen Erdoğan rejimi için Filistin davasının tek anlamı; ülkede yaşanan yolsuzluğu ve siyasi iktidarın köşeye sıkışmışlığının üzerini kapatmaktır.
Son olarak İstanbul’da toplanan, her tarihsel dönemeçte Filistin davasına ihanet eden İslam İşbirliği Teşkilatı Doğu Kudüs’ü Filistin devletinin başkenti ilan ettiğini açıklayarak ABD Başkanı Trump’un ABD elçiliğini Kudüs’e taşıma kararını meşrulaştırmıştır. Diğer yandan İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Erdoğan’a ilişkin “kendi halkını katleden biri bize akıl veremez” sözü iki katilin karşılıklı timsah gözyaşıdır.
Türkiye’de Filistin davasına sahip çıktıklarını söyleyenler; Kürdistan’da yaşanan zulmü görmediği sürece samimiyetten uzaktır. Filistin davasının kaderi mazlum Kürt halkının yanında olmaktan geçer. Filistin özgürlük mücadelesine destek olurken başka bir mazlum halkı ve onun özgürlük mücadelesini görmemek körlüktür. Faşist TC devletinin zulmü karşısında ‘devrimciyim’, ‘sosyalistim’ ve ‘özgürlükten yanayım’ diyen herkes Filistin halkının özgürlük mücadelesiyle birlikte Ortadoğu halklarının kendi kaderini tayin hakkını desteklemelidir.
İsrail siyonizminin Filistin halkına karşı kullandığı silahla, Erdoğan rejiminin Kürt halkına karşı kullandığı silah aynıdır.
Dün Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimciler nasıl Filistin’e gittiyse; HBDH olarak bizler de Rojava’da ve Kuzey Kürdistan’da ezilen halkların özgürlük mücadelesinin yanındayız.”