Mezra BOTAN
Şehit Ferhat KURTAY Akademisi / Mahmur Kampı – 28 Şubat 2017
Bilindiği gibi çok yoğun bir süreçten geçmekteyiz. Bir anayasa ve sistem değişikliği referandumuna doğru gitmekteyiz. Bu referanduma çeyrek kala taraflar belli olmakta ve taraflar tüm kozlarını öne sürmekteler. AKP tek taraflı bir iradeyle yeni bir anayasa yapmak istiyor. Referanduma gitmekteyiz sonucu ne olursa olsun eskisi gibi olmayacak. Normalde adilce bir propaganda süreci yaşanması gerekirken, AKP-Erdoğan ya da EVET tarafı adil oynamayıp kendisine muhalefet edenleri yani HAYIR’cıları terörist, FETÖCÜ, Vatan haini vs… gibi etiketlerle pasifize etmek istiyor. Referanduma gidişi ve sistem değişikliğini çantada keklik zanneden Erdoğan, kendi kişisel kibiri, tek adamlık saltanatı yüzünden etrafındaki birçok kişi ve kesimi kaybetti. Referanduma gidilmeden önce bu işin kolay geçeceğini sanan Erdoğan ama şimdi görüyor ki bu iş o kadarda kolay değil. Şimdiye kadar tüm referandum ve seçimlerde kazanan Erdoğan ve AKP ilk defa kaybetmeye yakın ve yenilgiyi yaşamaya yakınlar. Erdoğan eski seçimlerdeki oy yüzdeleriyle kendini kandırmasın. Çünkü bu referandum için aldatıcı olabilir. Erdoğan sonu gördüğü için artık paranoyak bir ruh hali içine girmiştir. İlk kez karşısında bu kadar renkli ve güçlü bir muhalefet görmekte, eski yol arkadaşlarını da kaybetmektedir. Aslında muhalefetin bu kadar büyük ve renkli olmasının nedeni Erdoğan’ın soykırım uygulamalarından kaynaklanmaktadır.
Referandumda rakibine çamur ve iftira atarak kazanmayı amaçlayan Erdoğan, yaklaşan sonu kendi lehine çevirmek için her türlü yolu meşrulaştırıyor. Anayasa değişikliğini hazırlayıp referanduma götüren AKP, demagojiyle halkı kandırmak istiyor. Anayasa değişiklik paketinin içeriği halk tarafından fazla bilinmemekte, içeriğini çarpıtıp halka anlatmakta. Bilindiği gibi başkanlık sistemini getirip ve birçok yetkiyi başkana bağlayıp ve partili başkan seçilecek ve görev sürecinden sonra başkanın yaptıkları için yargılanmama güvencesi verilecek. Ve AKP’li kurmaylar bunu dile getirirken demokrasiyi uyguladıklarını dillendirmektedirler. Tüm yetkileri birine vermenin adına demokrasi deniliyor. Yani, yeni başkanın görevi cumhurbaşkanlık, başbakanlık, tüm bakanlıklar, genelkurmaylık ve kuvvet komutanlıkları, sendika ve ticaret odası başkanlığını ve daha nice yetkiyi eline geçirmesine demokrasi denilmekte. Bizim bildiğimiz kadarıyla halkın geneli yürütme ve yasamaya katılması ve denetlemesidir demokrasi. Yani yürütme ve yasamanın daha genele dağılmasıdır. Ama Erdoğan’ın dillendirdiği demokrasi değil tam tersi tiranlık, anti-demokrat, tek adamlıktır ve demokrasiyle hiçbir alakası yok. AKP’li kurmayların söylemleri eşeği boyayıp sahibine satması gibidir.
AKP’liler günlük hayatta ve sanal alemde çok acayip bir propaganda yürütmekteler. Özellikle Twitter’da Hashtag’lar açıp propaganda yapmaktalar. Örneğin klişe olmuş bazı deyimleri kabul etmeyip biz bu deyimleri kullanmayacağız demektedirler. Örneğin; Hayırlı Cumalar, Hayırlı Günler, Hayırlı Akşamlar vb… hayır kelimesi geçen deyimleri kullanmama adına Evet’li Cumalar gibi saçma sapan bir deyim türetmekteler. Kamuoyu oylaması ve anket sonuçlarını sanal alem ve Havuz Medyası yoluyla tersyüz edip vermekteler ve bununla da kararsız kesimleri kazanmak istemekteler. Kararsız kesimi veya Hayır diyenleri ileride Evet’in kazandığı takdirde sıkıntılı günler beklediğini göstermek istiyorlar. Kararsızlar da bunu gördüklerinde ileride Erdoğan ve tayfasının gazabına karşı kalmamak için bu Evet’i düşünebilirler durumuna getirmek istiyorlar. Bunu AKP’li Aktroller bilinçli bir şekilde yapmaktadırlar. Ama herkes bunu iyi bilmesi ve görmesi lazım, AKP ve Erdoğan tayfası sanıldığı kadar güçlü değil, özelliklede bu son referandum sürecinde çok zayıflamış. AKP ve Erdoğan zaten 15 yıldır iktidarda Türkiye ve halklarına kan, gözyaşı ve yıkımdan başka bir şey getirmedi. Şehirleri yaktı, IŞİD canilerine yardım ve yataklık etti, Kürdistan ve Türkiye şehirlerinde polis eskortluğunda patlamalar yaptı ve bakanları kamera önüne çıkıp dalga geçer gibi halkı kandırmaya çalıştılar, bodrumlarda insanları diri diri yaktılar, ormanları yaktılar, hayvanları telef ettiler, kendine biat etmeyen tüm herkesi işten çıkarıp fişlediler. Yani artık benim gibi düşünmeyen herkes insan ve Müslüman değile kadar geldi. Bu zihniyetin en zifiri karanlık halini yaşadık ve daha da fazla yaşamak istemiyoruz. Onun için dur demenin zamanı Nisan’da, bahar’da saltanatları yıkmak gerekir. 17 Nisan sabahı tüm Türkiye halkları daha huzur dolu bir güne uyanmalı, onun için referandumda bu zihniyete tokat gibi bir cevap vermeli ve HAYIR demeliler. Türkiye’de yaşayan Kürt, Türk, Ermeni, Azeri, Laz, Çerkez, Rum, Arap, Romen, Asuriler vb… halklar bizler birlikte hareket edersek saltanatı yıkabiliriz. “Hepimiz aynı göğün altında yaşıyoruz, aynı havayı soluyoruz, aynı insanlığıda yaşamalıyız.” FT. Erdoğan ve tayfasının gücü hem içerde hem de dışarıda çok azalmış ve çok zayıf ve güçsüz bir durumdadır. Artık bölge politikasında hiç dinlenmeyen bir Türkiye var. Erdoğan varlığı herkese ve her şeye zarar. 16 Nisan’da bu karabulutları kaldırmamız gerekir. Erdoğan’ın Yeni Osmanlı yani padişahlık-sultanlık hayallerini sonlandırmak için yapılması gereken tek şey referandum pusulasında HAYIR tuğrasını kullanmak ya da Tercihi Hayır bölümüne basmaktır. Erdoğan Hitler faşizmini güncelleyip bugüne uyguladı, şuan Nusaybin’in Xerabe Bava köyünde insanları işkenceyle katlederek göstermekte. Erdoğan eşittir Hitler, Musollini. Erdoğan’ın bütün demokrasi deyimleri bizlere kan ve gözyaşı olarak döndü. Türkiye 12 Eylül’de bile bu şekilde vahşeti ve insanlık suçlarına şahit olmadı. Erdoğan zamanı Türkiye tarihine kara bir leke gibi geçecektir. Biz daha fazla bu kara lekeyle yaşamamalıyız. Bizler elimize geçen fırsatı iyi değerlendirmeliyiz ve Tayyib’in saltanatını ve Yeni Osmanlı hayallerini yıkmak için HAYIR demeliyiz…