Uluslararası emperyalist haydutlar, Siyonistler ve işgalci faşist Türk devletinin eliyle Esat’ın devrilmesi ve adeta Şam’ın alınıp teslim edilen cihatçıda kahraman yaratmaya çalışıyorlar. Devlet yetkililerinden medyasına herkes bu cihatçının takım elbise giymesi ve kravat takmasıyla değişe bileceğini lanse etmeye çalışıyorlar. Hizini alamyanlar “F. Castro” benzetmesi yapacak hadsizliğe kadar vardılar.
Hakan Fidan Şama yaptığı ziyarete sarmaş dolaş poz verdiği, samimi dostum dediği ‘devrim’ komutanı olarak dünyaya lanse edilen Colani’nin bir muhbir olduğunu ilan ederek gaf yaptığını düşünmüyoruz. Bu açıklamayla Colani’ye aba altında sopa göstermektedir. Kendilerine ters düşerse karanlık ilişkilerinin deşifre edileceğini kibarca hatırlatmaktadır.
Ne demişti Hakan Fidan: France24 kanalına röportaj veren Fidan, “HTŞ ile aramızda özellikle IŞİD ‘e karşı mücadelede istihbarat paylaşımı konusunda geniş çaplı bir iş birliği oldu ancak hassasiyetler nedeniyle bunları o zamanlar duyurmadık. Ancak yıllarca IŞİD ve El Kaide bağlantılı örgütlerle ilgili istihbarat sağlama konusunda bizimle iş birliği yaptılar.” dedi.
’’IŞİD eski lideri El-Bağdadi gibi üst düzey hedeflerde de istihbarat sağladılar mı’’ sorusu üzerine Fidan, ”’Evet, üst düzey hedeflerde bile” diye yanıt verdi. Ayni şekilde sürekli CIA’ye da İstihbarat verdiğine, ilişkide olduğuna dair daha öncede benzer açıklamalar yapılmıştı. Bu İstihbaratlar arasında IŞİD halifesi Ebu Bekir el-Bağdadi’nin ve Ebu Hüseyin el-Kureyşi’nin öldürülmesi de dahil.
Ne diyelim Emperyalist haydutların ve şeriatçı faşist Erdoğan’ın “devrim” liderinde kendilerinde farklı olacak değil. Arkadaşlarını ihbar eden bir cihatçıda asla bir kahraman yaratamazsınız, ancak kendinizin daha kötü bir karikatürünü yaratırsınız.
Takım elbise kravat taktırarak cihatçıları cilalayanlar ve onların güdümündeki uluslararası medya Esat ‘canavarlığı’ propagandalarıyla cihatçıları şirin gösterme ve onların şeriatçı, kafatasçı yönlerini gizlemeye çalışsalar da mızrak çuvala sığmıyor. Kameralara konuşan bir cihatçı: “Allah’ın izniyle Alevileri öldürüyoruz ve öldürmeye devam edeceğiz”. Evet nekadar gizlemeye çalışsalar da farklı azınlıklara ve Alevilere, Kürtlere yönelik büyük bir kıyım yaşanmaktadır.
Diğer yanda Terör örgütü ilan edilen HTS ve onun lideri, başına konan ödülün nasil bir iki yüzlük olduğunu çok somut olarak ortaya çıkmaktadır. Her dönem ilişki sürdüren emperyalist ülkelerin istihbarat örgütlerine kimse bir şey demiyor. Terör örgütü ilan edilen HTS’yle ne kadar dostane ilişki içinde olduklarını Hakan Fidan çok iyi ifade etmektedir. Her şayiin kendi hegemonya ve çıkarlarına göre şekilleyen haydutlar dünya halklarının gözünün içine bakarak pişkince yalan söylemektedirler. Onlar için, halkların katledilmesi, kadınların kaçırılması, tecavüz edilmesi ve pazarlarda satılması, hak, hukuk, adalet değil kendi çıkarları ve hegemonyaları her şeyden önce gelmektedir.
Suriye’nin alt üst edilmesinde faşist işgalci Türk devletinin başta IŞİD olmak üzere cihatçı çeteleri beslediği, finanse ettiği, desteklediğine dair yüzlerce belge yayınlandı. İşte son gelişmeyle birlikte 2016 yılında İstanbul Atatürk havaalanı katliam yapan 45 kişiyi katleden, 236 kişinin yaralandığı saldırıyı yapan cihatçı çete üyeleri 40 keza ağırlaştırılmış muhabbet cezası almalarına rağmen bu katilerden 4 IŞİD üyesi sesiz sedasız serbest bırakıldı. Toplumsal muhalefet ve devrimci tutsaklar ağır hastalıklara rağmen cezaevlerinde ölüme terke edilmekte, 80 yaşa ve üstünde Kürt anneleri tutuklanmakta, işte cihatçı faşist iktidarın adaleti.
Nekadar cilalasalar, sahte kahramanlık hikâyeleri uydursalar da büyük acılar kapıda Suriye ve bölge için. Kurulan geçici hükûmet ve atanan bakanlar valiler geleceğinin de işareti. Hepsi kele kesen cihatçılarda oluşmaktadır.
Suriye’de yeni oluşturulan iktidarın nasil bir ülke ve demokrasi olacağını kılavuz Hakan Fidan rehberi Erdoğan iken buda nasil bir hükûmet olacağının açık göstergesi değil mi?
Ortadoğu coğrafyasında ve yıllardır Suriye’yi kana bulayan, çok büyük acıların yaşanmasına sebep olanlar şimdi yeni bir senaryo peşindeler. Ancak ne kadar allayıp pullasalar da halkları daha büyük acıların beklediği gerçeğidir.
Bunun içindir ki, coğrafyada Alevi-Sünni-Şii-Türkmen-Kürt-Acem-Arap-Ezidi-Süryani tüm halkların ve azınlıkların ayrimciliği sonlandırması, kardeşçe, barış içinde bir arada yaşaması biricik yolu ortak mücadeleyle mümkündür.
Emperyalist haydutlar ve onun işbirlikçi cihatçı faşist iktidarlar ve çetelerinin bölgemizi kana bulaması ve daha büyük acıların yaşanmaması için birlik dayanışma ve mücadeleyi geliştirmekten başka seçenek yoktur.