Beklenen Demokratik Deprem Gerçekleşti.
Türkiye demokrasi güçleri barajları parçaladı.
7 haziran seçimleriyle toplumsal muhalefet HDP çatısı altında birleşerek, gerici AKP-RTE iktidarının ipini çekti. Başta özgürlükçü Kürt halkı olmak üzere bu demokratik atılımın yaratıcısı olan tüm Türkiyeli emekçi halkları, yurtsever ve devrimci demokratları kutluyoruz.
AKP-RTE gericiliği Gezi Haziranı’ndan bu yana zaten sonunu görmüştü. Bu yüzden bugüne kadar sürekli savaş kışkırtıcılığında ısrarcı oldu. Bunun en son aşaması olarak seçim sürecinde HDP’ye yüzlerce provokatif saldırı gerçekleşti. Bu saldırılar açıktır ki seçimleri sabote etme ve gerekirse erteleme amacı taşımakla birlikte en çok da demokratik Kürt seçmeni sindirmeyi hedefledi. Ancak Kürt Özgürlük Hareketinin Rojava devrimi ve Kobane direnişiyle yükselttiği devrimci ruh karşısında bu çabalar sonuçsuz kaldı. Tendürek provokasyonu, Mersin ve Adana başta olmak üzere il binalarına yapılan saldırılar ve Diyarbakır mitingindeki katliam girişimine rağmen özgürlükçü Kürt halkının örgütlü duruşu, bu çabaları boşa çıkarmıştır.
7 Haziran Seçim sonuçları itibari ile denilmelidir ki;
Birinci olarak, 12 Eylül ile birlikte başlayan neo-liberal saldırının 2000’li yıllardaki şekillenmesi olarak AKP-RTE üzerinden projelendirilen ara sınıf iktidarı ‘başkanlık sistemi’ ve ‘yeni Osmanlıcılık’ gibi bütün hayalleriyle birlikte sona ermiştir. Bugünden itibaren uluslararası ve yerel burjuvazi Türkiye’de yeni bir oligarşik blok yapılandırmaya yönelecektir. Yeni iktidar modelinin müslüman kimlikli ama laik karakterli şekillenmesi onlar açısından istenen olacaktır. Bu yüzden AKP’nin ANAP’laştırılması önümüzdeki dönemin siyasal gündemi olacaktır.
İkinci olarak, oligarşik bloğun gündemdeki iktidar modellerinin hiçbirisi Kürt halkının özgürlükçü taleplerini görmezden gelme ya da oyalama yoluna gitme imkânına bundan böyle sahip olamayacaktır. Ama Kürt özgürlükçülüğünün ortaya çıkan potansiyelini oligarşik bloğunun yeni sistem rönesansına altlık etme çabaları şimdiden ‘ödünç oylar’ söylemi ile gündeme getirilmeye başlanmıştır, bile. Oysa bir ödünç oy kavramından bahsedilecekse esas olarak söylenmelidir ki Kürt halkının “çözüm süreci” adına on yıldır AKP-RTE iktidarına verdiği ödünç oyların artık kendi öz siyasal alanına toplanmasından bahsedilmelidir. Kısaca AKP-RTE iktidarının yeniden yapılandırmaya çalıştığı Türk sömürgeciliği Bakur’dan siyaseten süpürülmüştür.
Üçüncü olarak, Kürt demokrasi hareketinin etkisi, Kürt illerinden taşarak aynı zamanda Türkiye metropollerindeki Kürt emekçileri, kentli, aydın, orta sınıf kitleleri ve Sünni gericiliğe tepkili alevi kitleleri ortak bir platformda toplamıştır. Bu durum Türkiye demokrasi hareketinin yüksek başarısında belirleyici rol oynamıştır.
Bu nokta itibariyle bugünden itibaren üzerine yoğunlaşılması gereken konu, bu demokratik atılım momentinin, Türkiye’nin yakın geleceği açısından bir takım tehlikeler de barındırıyor olmasıdır. Bu tehlikeler içinde bulunduğumuz emperyalist yeniden paylaşım konjonktürünün karakteri itibari ile jeo stratejik konumlanması üzerinden TC’ye biçilen küresel ve bölgesel roldür. Bu rol Türkiye’nin Ortadoğu’da emperyalist vekâlet savaşlarının bir unsuru olarak istihdam edilmesidir. Türkiyeli demokrasi güçleri ve Kürt özgürlükçülüğü, yaşadığımız demokratik zaferin sarhoşluğuna kapılmadan emperyalist yayılmacılığın ve oligarşik sömürgeciliğin bu hamlelerine karşı çok uyanık olmayı başarabilmelidir.
Bu anlamıyla 7 Haziran seçimleri içinde erken seçimi de barındıran hem ülkesel hem bölgesel bir geçiş sürecinin başlangıcıdır. Bu süreçte özgürlükçü ve demokratik güçler kazanımlarını korumak ve geliştirmek için kendi öz güçlerine dayanan mücadele hattında ısrarlı olmalıdırlar. Bu nokta birincil derecede çok önemlidir. Liberal burjuvazinin HDP başarısında ortaya çıkan demokratik güç potansiyelini sisteme entegre etme çabalarına karşı dikkatli olunmalıdır.
Devrimci güçler açısından ise bu geçiş sürecinin getireceği zamansal ve siyasal imkânlar yaygın kitle faaliyeti açısından değerlendirilirken bu faaliyet içinde gelecek siyasal kriz momentlerine hazırlık çalışmalarının asla unutulmaması ve bu krize göre hazırlıkların yapılması şarttır.
Devrimci güçler, Devrimci Cephe analizlerinde belirtildiği gibi “toplam faaliyetin yapkın karakterinde devrim uçkunluğunu biriktirme ustalığını gösterebilmelidirler.”
Devrimci Cephe
08.06.2015