Afrin’de, Tek Tip Elbise’de, asıl yok edilmek istenen insanlığımız

 

Afrin savışı, zindanlarda devrimci tutsaklara dayatılan Tek Tip Elbise, kimlik dayatması ve KHK’lerin amacı insanlığımızı teslim alma, yok etme çabasıdır.

 

Özgür, sömürüsüz bir dünyanın yaratılması mücadelesinin neferleri baş eğmez, kabına sığmaz enerjisi ile dün olduğu gibi bugünde bu zindanlardaki teslim alma politikalarınızı yerel bir edecektir. 12 Eylül faşist cuntasının tüm toplumu susturduğu bir dönememe boyun eğdiremediniz, hala bugün asla. Ve nasıl ki Kobanê’ düşmediyse düşmeyecek Afrin de. Ama düşecek faşist diktatörlük.

 

Faşist cunta şefleri çok denediler, bugünde 12 Eylül’den devraldıkları zihniyetle tutsak aldıkları devrimcileri teslim almaya çalışıyorlar. 12 Eylül askeri faşist cuntası devrimci tutsakları teslim alabilmek için çeşitli yöntemleri denedi. Her dönem yeni bir saldırı aracıyla ortaya çıkan cunta, kimi zaman açıktan, en kaba şekilde saldırarak işkenceyle sonuç almaya çalışmış; kimi zaman ise bu araçların tek başına yetersizliğini görerek temel amacını gizleyen dolaylı araçlar kullanmaya başlamıştır. Saç kesme, komutanım dedirtme, yemek duası, ön ilikletme, Hazır olda durmak, gerici eğitime zorlama, onur kırıcı arama bu araçların birkaçıydı.

 

İşte tek tip elbise, 12 Eylül generallerinin esas amacını gizlemek, kamuoyunu yanıltmak; göstermelik de olsa saldırılarına meşruiyet zemini sağlayabilmek ve siyasi kimlik devrimci onuru ayaklar altına almak için ortaya çıkarılmıştı. Tek tip elbise uygulaması, devrimcileri siyasi kimliğinden koparmanın, “bireysel çıkar ve kaygıları için suç işleyen” adli tutuklular görünümüne sokmanın ve dolayısıyla teslim alma sürecinin bir parçasıydı. Bu uygulama; adli suçlular gibi yazgısına boyun eğmiş, kurbanlık koyunlar gibi boynu bükük ve sesi çıkmayan, giydiği “mavi kefenler” içinde suçluluk psikolojisiyle, oligarşinin verdiği cezayı kabul etmiş ve her türlü yaptırıma uyan, cezasını çekmekten başka bir düşüncesi olmayan insanlar yaratmayı hedefliyordu

 

12 Eylülcülerin tek tip elbiseyi sivil (adli) tutuklu ve hükümlülere giydirme amacı farklı olabilirdi. Özünde amaç, her şeyiyle disipline edilmiş gerici bir toplum düzeni anlayışıdır. Toplumun tüm kesimlerini merkezi bir disiplin altında tutup, tek tip düşünen, hareket eden, kendilerine verilenle yetinen, egemenlerin her dediğini yapan, hiçbir şeye muhalefet etmeyen ve adeta birer robot gibi koşullanmış insanlar yaratılmak istenmiştir. Devletin temsil ettiği güçleri ve korumaya çalıştığı sınıfsal çıkarları, olabildiğince geleceğe taşıma amacıdır söz konusu olan…

 

Fasist Turk devleti devrimci tutsakları teslim alma çabası, tek tip dayatması tüm toplumu tekzipleştirme zihniyet hep vardı. Tek bayrak, tek millet, tek din, tek dil söylemlerini bir sopa gibi kullanan faşist Türk hakim sınıfları bugün Türkiye’de AKP-MHP faşist ittifakı ile baskıları doruğa ulaştırdı. Toplumun tüm muhalif kesimleri üzerinde estirilen şiddet ve korku politikası faşist uygulamalarla kat kat aratırdır.

 

Tekçilik üzerine kurulu devletin mantığının temalını oluşturmaktadır. Bunun içindir ki baskı ve terörü artırdığı dönemler tüm toluma tekçiliği daha çok ve açık zorla dayatmıştır. Devlet dairelerinde memur ve çalışanların “giyim”inden hareketine kadar her şeyi talimatlara bağlamıştır. Üniversitelerde, yurtlarda askeri bir disiplin ve eğitim sistemi altında öğrencileri robotlaştıran, işçi sınıfını fabrikalarda kışla disiplini altında baskı cenderesine sokan, esnafı (seyyar satıcısından şoförüne kadar) tek tip elbise giymeye zorlayan bu gerici faşist rejimin mantığıdır.

 

Özgür düşünceye, bağımsız kişiliğe, bilince, en ufak demokratik örgütlenmeye düşman olmasında da, bu çağdışı tekçilik üzerine kurulu toplum düzenini koruma amacı vardır. Bu toplum düzenini sorunsuz idare ettirmenin önemli halkalarından biri de, hapishanelerde halen direnen, en kararlı muhalefet odağı olan devrimcileri susturup teslim almaktır. Tek tip elbise uygulaması da bir türlü gerçekleştirilemeyen bu amacın önünü açmaya çalışacaktır.

 

Bunu yaparken de kendisine model aldığı ABD emperyalizminin Guatam’a da uyguladığı insanlık dişi işkence ve tek tipi örnek göstermekte. Tüm dünyanın lanetlediği bu uygulamayı aymazca örnek alan zihniyet, Anayasa da ise Hitler Almanya’sını örnek alanların karakter ve amaçlarını açık ilan ediyor. Faşizmin lanetlediği bir çağda rahatlıkla kendisine örnek diye topluma lanse ediyorsa bu faşist sitemi yıkmak dışında başka bir seçenek yoktur.

 

İçte bunu yaparken dış tada, yedi duale düşman edebiyatı ile bölgede özgür, kardeşçe demokratik eşit koşullarda bir arada yaşama temelinde bir yaşam inşa eden Rojava ve Kürleri, kendisine baş düşman ilan ederek adeta Kürlerin katledilmemsini meşhurlaştırmaya çalışıyor. Bu savaş çığırtkanlığıyla milliyetçiliği, şovenizmi körükleyip tek tip tolum yaratma çabasını perdelerken, asil olarakta sitemini garantiye almak ve muhaliflerini tasfiye etmek çabasıdır.

 

Kürt düşmeliği temelinde bu savaşa ve faşist iktidara destek sunanlar, ülke güvenliği vb edebiyatı yapanlar; daha düne kadar o sınırlar insanlık düşmanı DAİŞ’ın elindeyken niye sesleri çıkmıyordu? DAİŞ daha mı insancılımıydı? Çünkü onların finansörü de destekçisi de, yönlendiricisi de bu faşist iktidardı. Ve o kınadığınız İsrail nasıl Filistin halkına saldırıyorsa Kürtlere saldıran, katleden katili Siyonistlerde sizsiniz unutmayın… Bunun için Filistin halkına sahip çıkmanızda ikiyüzlüce, sahtekârcadır.

 

Dün Ermeniler katledilirken susan toplum daha onun travma kurtulmadı. Almanya’da Yahudileri sevinç naralarıyla katleden Alman toplumu ve dünya halklarının o gün yaşadıkları toplumların yaşadığı travma canlığını koruyor. İşte bugün Kürtlerin katline sesiz kalanlar destek sunanlar dunun Ermeni soykırımcıları ve Hitler faşizmin işlediği cinayetlerde ki katiler gibi olacaklardır. Bir halkın katliamına sevinen, destek sulanalar asıl kendi katlamalarına zemin hazırlıyor kendi inananlığını yok ediyor demektir.

 

Karanlığa gömülen, Kürtlere savaşı da, siyasi tutsaklara Tek Tip Elbise dayatmasıyla da, KHK’lerde muhalefetin susturulup toplumun teslim alınmasıyla da bir bütün insanlığımız geleceğimizdir yok edilmek istenen de. Ya buna boyun egeceğiz ya da her türlü bedeli göze alarak bu insanlık dişi faşist sitemi yerle bir edeceğiz. Üçüncü bir seçenek yok.

 

Faşist Türk devleti ve onun başında ki Hitler bozuntusu Erdoğan dün Kobanê’de olduğu gibi Efrin’de zindanlarda da büyük hezimet yaşayacak, yerle bir olacaktır. Yeter ki seferberlik ruhuyla mücadeleye sarılalım…

 

Şemdin Şimşir

19 Ocak 2018

 

 

Önceki İçerikŞimdi Her Yer Afrin, Her Yer Direniş
Sonraki İçerikAFRİN, AKP-MHP FAŞİZMİNİN SONU OLACAKTIR!