1 MAYIS YASAK TANIMAZ

Dünya bir bütün olarak büyük bir alt üst oluşla yüz yüze. Bu alt üst oluş dünya genelinde hem yerel hem de evrensel boyutta yaşanmaktadır. Ancak bizim burada üzerinde duracağımız konu ülkemizdir. Yaşananlar sonucunda artık faşist sistem kendisini sürdürülemez bir noktaya gelmiştir. Artık gemisinin çoktan karaya oturduğunu, büyük gerileme, köklü çöküş ve devasa bir çürüme içinde debelenmekte olduğunu gizleyemiyor.

Yaşadıkları çürüme, çöküntü karşısında 8 Mart’tan, Newroz’a biriken öfkeyi alanlarda gördüler. Bu sebeple 1 Mayıs’ta yasaklar koydular. Salgının arkasına sığındılar. Her şey yasaktı, ama çalışmak, isçilerin topluca büyük işletmelere gitmesi serbesti. Yürürlüğe giren 18 günlük yasak bir yanıyla çöküntü içinde olan ekonomilerine nefes aldırabilmek için turizmin çekim merkezi olmak ise, diğer ayağı da biriken öfkenin 1 Mayıs’ta ortaya dökülmesi korkusuydu. Korktukları için sokağa çıkmak yasak! 1 Mayıs kutlamaları yasak! Gösteri ve yürüyüş yasak! Miting yasak! Yasaklar üzerine yasaklar sıraladılar.

Bu uygulamanın bir düzmece olduğunu kitlelere inandıramadıkları gibi, sokakta herkes tarafından seslice dilendiriliyor. Yoksulluğun insanların canına tak ettiği ve her geçen gün intihar edenlerin sayısının giderek arttığı bir ortamda, onlar kârlarına kâr katarken, şatafatlı kongrelerini yaparken kimi inandırabilirler?

Tüm yasaklarına ve sokağa çıkma yasaklarına rağmen, onların bu politikaları karşısında 1 Mayıs tüm ülkenin mahallelerine, köylerine, sokaklarına yayıldı. Belki kitlesel kutlamalar yapılamadı ama küçük gruplar olarak her yer 1 Mayıs, her yer Taksim oldu. Evlerin balkonları, camlar, çatılar, sokaklar…

Unutmayalım ki, damlalar dereye, dereler nehirlere, nehirler okyanusa dönüşür. Her yerden faşizmin yasakları bizi ilgilendirmez, her yer 1 Mayıs her yer mücadele alanı denildi. Faşizmin yasakları kursaklarında bırakıldı. Bu bir kez daha gösterdi ki, onların en büyük korkuları sokaklar. Bu yüzden 15 Temmuz darbe şarlatanlığını bahane ederek sokakları tuttular. O günden bugüne (8 Mart, Newroz vb saymazsak) toplumsal muhalefeti salonlara, basın açıklamalarına hapsettiler, uzun zaman sokakları kendileri tuttular.

Dünyada insanlığın, özgürlük mücadelesi tarih boyunca bizlere hep göstermiştir ki; meydanlar, sokaklar tutulmadan mücadelenin başarıya ulaşma şansı olmamıştır.

Faşizmi alt etmende en önemli cephelerden biri olan meydanları, sokakları tutmak ve burada hayatı onlara dar etmektir.

Yaşanan ekonomik kriz ve salgın yasakları, emeğiyle geçinenleri, küçük esnafı artık nefes alamaz hale getirmiştir. İçte büyük bir öfkeyi biriktirmiş/biriktiriyor. İzleyeceğimiz doğru çizgi, yapacağımız doğru hamlelerle bu öfkeye yol gösteren, güven veren olacağız.

Boş beklentiler, sistemin tamirine, sistem içi referanslarla, yada onların seçim oyunlarının bir parçası olarak bu öfkeyi yönlendirmeye çalışan reformist uzlaşmacılığın değirmenine su taşıyacak politikalara karşı uyanık olmak ve teşhir etmeliyiz.

Bir kez daha görmeyen gözler çok iyi gördü ki, özgürlüğün, başarının yolu sokaklardan, meydanlardan geçiyor. Kitlelerde bunu görüyor. Onların tek ihtiyacı olan güven ve öncülük sorunlarıdır. Bundan yoksun olanlar her gün yaşanan çaresizlik karşısında intihar yolunu seçiyor. Kitlelerin sindiği, teslim olduğu ‘’tespitleri’’, keskin çatışmalardan kaçmanın, mücadeleyi göze almamanın teorileridir.

Bizler bu tarihsel günlerde bu bilinç ve karalıkla durmadan ve dinlenmeden faşizmi yıkma ve özgürlüğün kendi ellerimizde olduğu bilinç ve kararlığıyla mücadeleye sarıldıkça başarı bizimdir. Halkımızın öfkesiyle, bizlerin sınıf bilinci ve atılgan, güven veren hamlelerimizle sokakları, meydanları faşizme dar edip özgürlüğü kazanacağız.

4 Mayıs 2021

Önceki İçerikErdoğan kardeşlerini satıyor mu?
Sonraki İçerikBAŞ EĞMEMEYİ ONLARDAN ÖĞRENDİK