BAŞ EĞMEMEYİ ONLARDAN ÖĞRENDİK

“… Beni baskınlar götürür

Gerillanın şah damarı halkıma

Korkunç ve soylu bir tutkudur dayatma

Yalnız bu kadar da değil,

Yarin hayâli gibi üstelik

Nazlıdır,

Usludur,

İnce,

Bilgedir,

Biz ki, ustasıyız

Vatan sevmenin

Umut, saklımızda ölümsüz bayrak

Kırmızı-kırmızı

Dalga-dalgadır…… “

Ülkenin toprakları bereketlidir. Nice ölüme meydan okuyan devrimciler, yurtseverler bu topraklarda yetişmiş, bu topraklara onur ve şerefleriyle düşmüşlerdir. Bu halkın baş eğmeyen yiğit evlatları vardır.

Onlar özgürlük ve bağımsızlık uğruna darağaçlarında, mahkeme kürsülerinde, işkence tezgahlarında dik duranlardır. İşkenceci katillere ser verip, sır vermeyenlerdir. Darağaçlarında cellatların yüzüne korkusuzluğu haykıranlar, sehpalarını kendileri tekmeleyenlerdir. Bu halkın bağrına bir daha sökülüp atılmayacak kadar köklü, baş eğmeme tohumlarını ekenlerin ilkleriydiler.

Onlar, Arnavutköy’de son mermisine kadar çatışmasını bilen, yaşamıyla, ölmesiyle örnek partizanlardır. Maltepe’de marşlarla, sloganlarla faşist namlulara meydan okuyan Cevahirler, Mahir’lerdir. Onlar Kızıldere’de Türkiye halklarının kavgası için “Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik. ” diyenlerdir. Işığımızı, direnme azmimizi, baş eğmemeyi, bağımsızlık için, özgürlük uğruna kavga vermeyi onlardan öğrendik. Onların hamurundan yoğrulduk. Bu ülkenin darağaçlarında, faşizmi lanetleyenler geleneğini yaratan Deniz, Yusuf, Hüseyin’leri vardır. Onlar 6 Mayıs sabahı tanklarla çevrilmiş Ankara caddelerinden, “Biz Türk ve Kürt halklarının kurtuluşu için ölümü̈ seve seve kucaklarız.” diyerek darağaçlarına çıktılar.

Yaşamasını bildiler, nasıl ölünmesinin gerektiğini gösterdiler. Her 6 Mayıs şafaklarında, cellatlarının yüreklerine korku saldılar.

 “Yaşasın, Türk Halkının bağımsızlığı! Yaşasın, Marksizmin ve Leninizmin Yüce İdeolojisi! Yaşasın, Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi, kahrolsun emperyalizm!..” (Deniz Gezmiş)

“Ben, halkımızın bağımsızlığı için bir defa ve şerefle ölüyorum. Fakat, bizi asan sizler, şerefsizliğinizle hergün öleceksiniz! Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika’nın hizmetindesiniz. Yaşasın Devrimciler! Kahrolsun Faşizm!” (Yusuf Aslan)

“Ben, hiçbir şahsi çıkar gözetmeden, halkın mutluluğu için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım, bundan sonra da bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyorum… Yaşasın işçiler ve köylüler! Kahrolsun Faşizm!” (Hüseyin İnan)

Bu ülkenim topraklarında, işkence hanelerin en acımasız koşullarında, “Biz komünistler düşünce ve inançlarımızı her koşulda savunuruz, ama bizimle birlikte çalışanları, bize yardım edenleri hiçbir zaman açıklamayız”, diyen devrimcileri vardır. 17’yi 18’e bağlayan bir Mayıs günü, işkencecilerini yenerek ölümsüzlüğe açılan, direnmeyi, susmayı, bizlere miras bırakan İbrahim Kaypakkaya’lar vardır.

“Esasen biz komünist devrimciler, prensip olarak siyasi kanaatlarımızı ve görüşlerimizi hiçbir yerde gizlemeyiz. Ancak örgütsel faaliyetlerimizi, örgüt içinde bizimle birlikte çalışan arkadaşlarımızı ve örgüt içerisinde olmayıp da bize yardımcı olan şahıs ve grupları açıklamayız. Kişisel sorumluluğum açısından gerekeni zaten söylemiş bulunuyorum. Ben buraya kadar anlattıklarımı samimiyetle inandığım Marksist-Leninist düşünce uğruna yaptım. Ve sonuçtan asla pişman değilim. Ben bu uğurda her türlü neticeyi göze alarak ve can bedeli bir mücadeleyi öngörerek çalıştım ve neticede yakalandım. Asla pişman değilim. Bir gün sizin elinizden kurtulursam gene aynı şekilde çalışacağım.” (İbrahim Kaypakkaya)

Onların onurla baş eğmeden taşıdıkları kızıl bayraklar yere düşmedi. Deniz’leri, Yusuf’ları, Hüseyin’leri, Kaypakkaya’ları örnek alanlar bugün 12 Mart faşizminin, Ziverbey’lerin hesabını soruyorlar. Onlara layık olduklarını ve taşıdıkları bayrakların asla yere düşmeyeceğini, hayatın her alanında direnerek gösteriyorlar.

DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE KAYPAKKAYA’NIN YARATTIĞI DEĞERLER ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUZ!

ONLARIN BU DEĞERLERİNE BAĞLI OLDUĞUMUZU BİR KEZ DAHA YÜKSEK SESLE HAYKIRIYORUZ!

5 Mayıs 2021

 

Önceki İçerik1 MAYIS YASAK TANIMAZ
Sonraki İçerik6 soruda, Kolombiya’da neler oluyor?