Sessiz ve karanlık bir gecede ansızın geldiniz medya savunma alanlarına.
Öyle barış ve kardeşlik için gelmediniz.
Düşmanlık hukuku gereği geldiniz.
En gelişmiş teknik donanıma sahip savaş uçağı filolarınızla, keşiflerinizle geldiniz.
Gerillayı imha etmeye, dağları, ormanları yakıp yıkıp, sivil köylüleri katletmeye geldiniz.
Kırk yıldır imha ve yıkım için geldiğiniz dağlara gene aynı zihniyetinizle geldiniz.
Bizleri imha etmek için üzerimize yüzlerce ton kazan bombası, onlarca parça tesirli roket attınız.
Gerillayı yok etmek için bin bir savaş hileleri taktiklerinizi kullanıp, keşif uçaklarınızla yerimizi deşifre etmeye çalıştınız. Her türlü taktiği denediniz.
Başaramadınız, başaramayacaksınız!
Oligarşi, dağlarda sadece PKK gerillalarını aramıyordu. Aynı zamanda Türkiyeli devrimcileri de arıyordu.
Oligarşi dağlarda bizi arıyorken, biz oradaydık. Mevzilerimizde beklemedeydik. Terk etmedik mevzilerimizi.
Üzerimizde dalış yapıp, etrafımızı bombaladıklarında bir yanda mevzilerimizden izlerken diğer yandan sohbet ve muhabbetimize devam ediyorduk. Ne kaçtık, nede geri çekildik.
Oligarşinin gelişmiş tüm teknik donanımına karşı tek güvencemiz olan dağlara sırtımızı yasladık. Kırk yıldır PKK gerillalarını koruyan, kollayan dağlara emanet ettik bedenimizi. Kürdistan’ın çetin dağları bizi korumakla kalmadı, korkularımızı, zaaflarımızı tokat gibi yüzümüze çarptı. İrademizi daha da güçlendirdi.
Düşmanın hava saldırıları hem psikolojik hem de askeri idi. İki yönlü yok etmek istediler. Ne oldu? Tutmadı! İki durumdan da zaferle çıktık. Gerillacılığımız daha da perçinleşti. Tecrübe ve deneyimiz iki katına çıktı. Gerillacıkta daha da ustalaştık. Devrim ve sosyalizme inancımız, düşmanın ve sistemin alaşağı edileceği inancımız da kat be kat arttı. Bizim hanemize olumlu yansıdı. Düşmansa eskiden olduğu gibi gene fiyasko ve başarısızlık yaşadı.
Oligarşi istediği kadar asparagas haberler yaparak, hava operasyonlarından sonuç aldık dese de gerçek bu şekilde değildir. İmha etmeye geldiler, başaramadılar. Yalanlarına ancak kendilerini inandırabilirler. Onlar kendilerini avutmaya devam etsinler.
Biz ise sırtımızı dağlara yaslamaya devam edeceğiz. Hak yolundan hakikat yolundan yürümeye devam edeceğiz.
Dememiz o ki; devrim ve sosyalizm inancını şiir gibi, aşk gibi yaşayanların, devrim yolunda yürürken devrimcileşmek ve savaşçılaşmak isteyenlerin yolu dağlardan, medya savunma alanlarından geçer…
DİDAR YILMAZ
08.08.2015