Sakine Leyla Fidan onurumuzdur, onurumuzu çiğnetmeyeceğiz

 

Faşist Türk devleti şiddet ve düşmanlık üzerine kendisini var etti, var etmeye çalışıyor. Her türlü toplumsal sorunu, muhalefeti, muhaliflerini şiddetle bertaraf etme yöntemi temel argümanıdır.

 

Bu temelde barış, diyalog, çözüm süreci derken aslında bu şiddet mantığının zemin ve koşullarını hazırlama çabası içindeydiler. Ülkedeki mücadele ve toplumsal muhalefeti sindirmek, yok etmek onun için yeterli değil. Onun için mücadelenin, direnmenin, kararlılığın simgesi olan şahsiyetleri katletmek, yok etmek ayrı bir öneme sahiptir. Bu yolla tüm topluma, muhaliflere, devrimcilere verdiği mesaj açıktı. Nerede olursanız olun sizi katlederim.

 

Üç siyasetçi, üç kadın, üç devrimci bu anlayış çerçevesinde 9 Ocak 2013 tarihinde Fransa’nın başkenti Paris’te alçakça katledildi.

 

 

Bu katliamın planlayıcısı, uygulayıcısı Türk devleti ve onun istihbarat örgütü MİT olduğu noktasında hiç kimsenin en ufak bir kuşkusu yok. Keza bu siyasal cinayetin başta Fransa olmak üzere, Avrupa istihbarat örgütlerinin ve devletlerinin de katkısı, ya da göz yumması bir o kadar gerçekliktir.

 

Cinayetten sonra ortaya çıkan tüm bilgi ve belgelere rağmen Fransız makamları olayın gerçekliğini ortaya çıkarma yerine, gerçekleri karartmak için yoğun çaba sarf etti. Üç yılı aşan zaman içinde gerekeni yapmadı, aksine süreci oyalama içine soktu.

 

Bugün de Ömer Güney denilen katilin yaşadığı hastalık nedeniyle öldüğü duyuruldu. Güney öldü mü, öldürüldü mü bilmiyoruz. Ama şu bir gerçek ki, üç yıl boyunca davanın uydurma gerekçelerle sürümceye sokulması tam da davanın başlayacağı zaman dilimi içinde Ömer Güneyin hastalıktan öldüğünü açıklaması hiçte inandırıcı ve gerçek gelmiyor. Bu bir yana, simdi Ömer Güney öldü denilerek Türk devletinin bu siyasal cinayetteki failliyi ve ona destek sunan, göz yuman ülkeler ve istihbarat örgütlerinin aklanarak dosya kapatılmak isteniyor.

 

Üç kadın siyasetçinin katliam sürecinde Almanya ve İsviçre’de yoldaşlarımıza karşı siyasal cinayet girişimlerinin başarısızlığı, ardından Paris cinayeti ve bugün özellikle Almanya merkezde ortaya çıkan Türk devletinin ve istihbaratının politik şahsiyetlere ve kurumlara yönelik ortaya çıkan istihbarat ve saldırı girişimleri, tutuklamalar yaşanırken, bu davanın bu şekilde kapatılmaya çalışılması yeni siyasal cinayetlerin önünü açmak ve Türk devletine cesaret vermektir.

 

Üç Kürt kadın siyasetçi Sakine Leyla Fidan nezdinde halklarımıza, özgürlük mücadelesine ve geleceğimize yönelik bu uluslar arası saldırı ve komploya karşı çıkmak, bu davanın bu haliyle kapatılmayacağını, kapatılmasına engel olmak başta biz kadınların olmak üzere hepimizin insani ve tarihsel görevidir. Bunun için bulunduğumuz her alanda Fransız devletinin bu dosyanın böyle sessizce kapatılamayacağı başta tetikçi Ömer Güney olmak üzere, onun suç ortakları, emir verenleri yani Türk devleti ve onun istihbarat örgütü MİT yargılanmak ve bu cinayetteki tüm rollerini ortaya çıkarmak Fransız adaletinin görevidir. Bu görevden kaçamayacağını onlara her türlü yöntemle duyurmak, dayatmak ve göstermek zorundayız.

 

Ne Fransa ne diğer Avrupa ülkeleri, faşist Türk devletinin siyasal cinayetlerini ve yeni cinayet hazırlıklarını ört bas edemez. Buna müsaade etmeyeceğiz. Çok iyi biliyoruz ki, hesabı sorulmayan, failleri ortaya çıkarılmayan her siyasal cinayetin, yeni cinayetlerin yemininin hazırlanmasıdır.

 

Başta biz kadınlar her alanda birlik, mücadele ve kadın dayanışması temelinde bu dosyanın kapatılmaması ve gerçekliğin ortaya çıkması için mücadeleyi yükseltmeliyiz.

 

Sakine, Leyla, Fidan onurumuzdur, onurumuzu çiğnetmeyeceğiz, çiğnenmesine müsaade etmeyeceğiz.

 

Sakinelerin yolu yolumuzdur…

 

Sakine Leyla Fidan için, insanlık için adalet…

 

Şehit namirin…

 

Devrimci Kadın Cephesi

18 aralık 2016

 

 

Önceki İçerik19 Aralıktan, Maraştan, Roboskiye katliamların hesabını soracağız
Sonraki İçerikYeni bir yılın arifesindeyiz…