Dün; “Birkaçını sallandırırsak ortalık süt liman olur” diyenler bugünde birkaç kişiye suikast yapılınca ortalık süt liman olacak hayalinde.
9 Ocak 2013 tarihinde Fransa’nın başkenti Paris’te alçakça üç siyasetçi, üç kadın, üç devrimcinin katledilmesinin ardından 5 yıl geçti. Ve beşinci yıldönümüne girerken yeni katliam, suikast tehditleri, listeler vb birbirini kovalıyor. Bunlar bir tesadüf mü? Tabi ki hayır.
Çünkü bu katliamın planlayıcısı, uygulayıcısı Türk devleti ve onun istihbarat örgütü MİT olduğu noktasında hiç kimsenin en ufak bir kuşkusu yok. Keza bu siyasal cinayetlerin başta Fransa olmak üzere, Avrupa istihbarat örgütlerinin ve devletlerinin de katkısı, ya da göz yumması bir o kadar gerçekliktir.
Faşist TC ve onun başında ki RTE ülkeye hakim kılmaya çalıştığı dini motifli faşist dikta rejimini pekiştirmek için her türlü saldırganlığa başvurmaktan kaçınmıyor. Bir yanda ‘’teröre karşı seferberlik’’ demagojisiyle tüm saldırı ve katliamlarını meşrulaştırmaya çalışırken, diğer yanda da savaşı dışa taşıma çabasını sürdürüyorki içteki uygulamaları ve muhalifleri „vatan millet ve milliyetçilik“ kisvesiyle baskı altına almaya, sindirmeye çalışıyor.
Temada yeni KHK ile faşist çeteleri ve militarist güçlerini meşrulaştırarak Hitler gibi sivil silahlı milislerine moral ve güvence verdiği bu günlerde yine ülke dışındaki devrimcilere, siyasetçilere, azınlık temsilcilerine karşı ölüm listeleri ortalığa döküldü.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın Avrupa’daki Türkiye kökenli bazı kişilere suikast hazırlığı yapıldığını açıkladı. “Geçtiğimiz hafta sonu çeşitli kaynaklardan doğrulanan bir istihbarat aldım” diyen Paylan, şu açıklamalarda bulundu:
“Başta Almanya olmak üzere Avrupa’da yaşayan Türkiyeli Alevi ve Ermeni toplumları temsilcileri ve AKP iktidarında ülkeyi terk etmek zorunda kalmış gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, kanaat önderlerine yönelik eylem hazırlığı içinde olan grupların, ses getirecek bir eylem için harekete geçtiği bilgisi tarafıma ulaştı.”
Paylan istihbaratın vahim tarafının saldırıları planlayan yapının Türkiye kaynaklı olduğu yönündeki bilgi olduğunu da sözlerine ekledi.
Bu açıklamanın ardından Almanya Emniyet Teşkilatı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın Avrupa’daki Türkiye kökenli bazı kişilere suikast hazırlığı yapıldığı yönündeki iddialarıyla ilgili, “Tehlike durumundan haberdarız” açıklamasını yaptı.
Alman basının haberlerine göre Alman Emniyet Teşkilatı yetkilileri, suikast hazırlığı iddiasının araştırılmaya devam edildiğini belirtti. Emniyet yetkilileri yaptığı açıklamada “Söz konusu tehlike durumundan haberdarız ve en gerekli duyarlılıkla incelememizi sürdürüp durum değerlendirmesi yapıyoruz. Ancak duruma ilişkin ayrıntılar ve koruma önlemlerine dair bilgi veremeyecek olmamızı anlayışla karşılamanızı bekliyoruz” ifadelerini kullanırken, iyi biliyoruz ki daha bir kaç ay önce yakalanan MİT elemanlarını nasıl yasak savunmayla aklayıp bıraktıkları daha hafızalarda. “En gerekli duyarlılıkla incelememizi yapıyoruz” diyen Alman makamlarının bu açıklamasının bir inandırıcılığı var mıdır bu yaşananlar karşında?
Bunlar yeni mi? Ya da yabancısı mıyız? Tabi ki hayır. Daha Sakine’lerin acısı içimizi kavururken bunları beklemeyen değiliz.
Daha öncede; Faşist çetenin başı R. Tayyip Erdoğan; 9. Avrasya İslam Şurası’nın açılışında “Stratejimiz bundan sonra bu olmayacak. Daha farklı bir stratejiyle terörle mücadele üzerine gideceğiz” sözleriyle yeni dönemin ayrıntılarına ilişkin Yeni Şafak’ta bir haber yayımladı. Bu haberde detayları ifade denilen bu yeni dönem özetle şöyle:
“Milli güç unsurları devreye sokulacak” (kontrgerilla ve paramilitarist güçler) muhalif belediyelerin, iş adamlarının, demokratik kitle örgütlerinin, sivil halkın ve komşu ülkelerin “terörle mücadele” adı altında hedef alınacağı ve iktidar yanlısı gayri resmi unsurların da operasyonel bir güç olarak kullanılacağı yeni bir saldırı dönemini içeriyor”.
Yeni Şafak’ın haberiyle duyurulan 5 maddelik yeni strateji ise şöyle:
1. Sivil toplum içine yuvalanmış unsurlarla mücadele.
2. Halkın içine gizlenmiş, örgüte lojistik ve istihbari destek veren kripto unsurlarla mücadele.
3. Belediyeler ve kamu kurumları içine sızmış unsurlarla mücadele.
4. Teröre, hangi sebeple olursa olsun ekonomik destek verenlerle mücadele.
5. Terör örgütlerine karşı sınır ötesi mücadele.
Tüm bu çıplaklığa rağmen sorunu karartma, ya da çarpıtma yaklaşımlarına da dikkat etmek gerekiyor. Bir kesim tarafından; ‘Karanlık eller, suikast işleyecek’ türü yaklaşımlar bu katilleri gizlemekte, onların önünü perdeleme yaklaşımıdır, amaçta yürütücüleri de gayet net ortada. Katiller de, onlara emir veren ve bu listeleri hazırlayanlar da açık ortada, dolaysıyla “karanlık eller” türü muğlak değerlendirmelerden uzak durmak gerekiyor.
Onların bu tehditlerini bizler çokça yaşadık, darağaçları kurup “Birkaçını sallandırırsak ortalık süt liman olur” diyenler, bugünde birkaç kişiye suikast yapılınca bir şey olacak sanılıyor. Anlayış olarak “bir kaçını sallandırma” anlayışından hiç fark yoktur. İnfazlarınızı, gözaltında kayıplarınızı, içte dışta diyerek katlettiğiniz devrimcileri, Sakine’leri unutmadık, unutmayacağız. Bu katliamın faillide sizsiniz. Daha yeni Suruç, Diyarbakır, Sur, Cizre, Şırnak, Ankara… vb hangisini sayalım. Sizden öncekilerin sonu ortada; “Kökünü kazıyacağız” diyenler bugün nerede? Onlar yanıldılar, şiddetle yanıldılar. Bir kez daha siz yanılacaksınız ve yenileceksiniz. Ve boşuna hevesleniyorsunuz. Bekleme eli kanlı faşist Erdoğan, bir tek yüreğin bile titrediğini göremeyeceksin, bir tek yakarış duymayacaksın dillerden, bir tek el aman da. Hani diyordun ya; „Ya baş eğecek, ya baş vereceksiniz“ gördün mü baş eğenimizi? Çünkü bizimkilerin yaşama sevdaları öylesine coşkun ki, dün olduğu gibi bugün de ölümü güzelleştirmeyi, özgürlük sevdası için ölüme koşmayı hep seçtiler. Ama senin seçilmiş halkın iradesini yok sayıp atadığın kayyumlara hafif bir yönelimle kendi çevrende panik ve korkuyu görüyor, yaşıyorsun, korkun da, telaşın da bundan aslında.
Evet, kanla yazılıyor tarih, ezilen halkların, zalimlere karşı mücadele tarihi hep kanla yazılmıştır. Ezilenlerin tarihi en ağır bedellerle yazılıyor. Ama sen istediğin kadar bu tarihi yalanlarla, demagojiyle doldurmaya çalış tarih sayfalarını. Halkların özgürlük mücadelesi, ödedikleri bedelleri seni o tarih sayfalarının çöp bölümüne gömecektir.
Şu yalın bir gerçek ki, delicesine korkuyorsunuz ezilenlerden, çıldırasıya ürküyorsunuz. İyi biliyorsunuz ki, bugün şehitlerimizin tabutlarını örten orak çekiçli kızıl bayrak bir gün burçlarınızda dalgalanacak. İyi biliyorsunuz ki, tarihin çöplüğüne gömüleceksiniz bir gün, ömrünüzü uzatmak için çırpının çırpına bildiğiniz kadar.
İşte bizim bundandır gücümüz, geleceğe inancımız bundandır. Tarihin durdurulmaz akışının sosyalizme evrildiğindendir haklılığımız. Sen çete başı ve egemen sınıfların çanak yalayıcıları istediğiniz kadar, tehditler, yeni planlar devreye sokun, ama unutmayın ki hiç bir faşist rejim ve onun eli kanlı katilleri halkların özgürlük arayışını, mücadelesini katliamlarla durduramamıştır.
Şunu iyi bilmeliyiz ki, onların yaratmak istediği bir diğer yön ise korku, tedirginlik, kendi içimize kapanmak ve psikolojik olarak yıpratma çabasıdır.
Ezilen, sömürülen, zulüm altındaki halklar ve devrimciler olarak hodri meydan diyoruz. Yaratılmak istenen ‘bay korku General’ karşısında işte buradayız diye var sesimizle haykırmalıyız.
Ve tüm bunların karşısında bulunduğumuz her alanda, ülkede, dağarda, sürgünlerde, hayatın her alanında mücadeleyi geliştirmek, daha sıkı sarılmak bu tehditlere karşı en iyi cevap olacağını unutmamalıyız.
Şemdin Şimşir
27 Aralık 2017