ÖZGÜRLÜK MÜCADELEDEN GEÇİYOR

İçinden geçmekte olduğumuz zorlu sürecin yaşanacak seçimle hafifleyebileceğini, ya da bir ferahlamanın yakalanabileceğini düşünenler küçümsenmeyecek bir oranda. Bu süreçte seçime yönelik eleştiri, ya da başka yol gösterenler adeta linç ediliyor. Ancak bunlarla zaman kaybeden değil, asıl olarak seçimin ertesi gününe hazırlanmak gerekiyor. Hangi klik kazanırsa kazansın, ezilenlerin payına yine düşecek olan baskı ve faşist saldırıların artacağı kesin…

Ama bizler tüm bunlar karşısında, doğru bildiğimiz yolda yürümekten vazgeçen, ya da geri adım atan, popülist politikalar peşinde sürüklenen hiç olmadık, olmayacağız.

Bu nedenle, öncelikle sürece denk düşen politikalar ve duruş kadar da kendimizi örgütlemek ve sürece hazırlamak bir o kadar önemli ve elzemdir.

Unutmamalıyız, mücadeleye coşkuyla ve bilinçle her şeyini sunarak katılmak insanı eğitir, alışkanlıklar ve zayıflıklardan arındırır, yeniler, gelecekteki daha zor ve çetin günlere hazırlar. İnsanlara hiçbir şeyden kazanılmayacak kadar özgüven ve baş eğmezlik kimliği kazandırmada mücadele esas yeri tutuyor. Hiçbir şey mücadele kadar insanları eğitemiyor ve ancak, sürekli mücadele içerisinde kendini eğiten insanlar, yeni süreçlerde karşılaştıkları sınavlardan başarıyla geçerek cesaret, atılganlık ve inisiyatiflerine yeni şeyler katarlar. Kazanma tutkusunu haklı bir mücadele peşinden koşan insanlardan daha iyi kimse anlayamaz.

Yıkıldıkça yerine yenisi konulan korku duvarlarının yeniden ve yeniden parçalanarak, karanlıkların aydınlatılmasında mücadeleden başka yol yoktur. Korku, karamsarlık, popülist politikaların cazibesine kapılmadan asıl olarak korku ve karamsarlığın duvarlarının birlikte verilen bir mücadeleyle yıkılmaya başlandığını, mücadele ile daha da özgürleştiğini ve insanın kendini daha özgür ve özgüvenli hissedebildiğini göreceğiz…

Evet, mücadele insanları sadece eğitmiyor, yenilemiyor, geleceğe hazırlamıyor, en önemlisi insanı özgürleştiriyor. Korkusuz yürüttüğü mücadelede insanın kafasının net olunduğunda daha da özgürleşiyor. Kafaları korkuyla, popülist yaklaşımlar ve sistem içinde özgürleşeceği yalanı ile zehirlenmeye gidenlerin panzehiri mücadeleden başka bir şey değildir. Mücadelede her yol özgürlüğe açılıyor. Yaşamını haksızlıklarla ve adaletsizliklerle boğuşmaya, zulme, zorbalığa ve sömürüye karşı mücadeleye adayan insanlar, en ağır baskı koşullarında ve bunu en fazla hissedenler olmalarına rağmen, her zaman toplumun en özgür insanları olarak sivrilmişlerdir. Baş eğmez bir mücadele çizgisini egemen kılan ve süreklileştiren insanların, düşüncelerine, inançlarına ve bunları korkusuzca haykırmalarına vurulabilecek zincir henüz keşfedilemedi…

Mücadeleyi yaşamları kılanlar; sistemin en küçük bir muhalefete göz açtırılmadığı koşullarda, düşünce ve inançlarındaki ödünsüz tutumlarıyla özgürlüğün kapılarını zorlamakla kalmazlar, emekçi halka da özgürlüklerin kapılarını aralayanlar olmayı başarırlar. Onlar, korku duvarlarının en yıkılmaz sanılanlarını yıkarak, özgürlüğe açarlar ve halka özgürlüğü kazanmanın yolunun mücadeleden geçtiğini ve özgürlüğün bedellerle kazanıldığını gösterirler.

İşte mücadelenin yarattığı güzelliklerin ve yüceliklerin kaynağı buralarda aranmalıdır. Sistem içinde, onun sunduğu kaderiyle değil. Hiçbir koşulda zulme boyun eğmemek, düşünce ve inançlarını kararlılıkla hiçbir şeyden korkmadan savunmak, onuruna leke sürmemek, mutlulukların tadılabilecek en güzel ve en yücelerini açığa çıkaracaktır.

İnsan özgürleştirdiği ölçüde kendini daha mükemmel hissetmesini, daha büyük bir iç̧ zenginlik kazanmasını ve halklar için daha büyük sorumluluklar almasını, yeni bir kimlik kazanmasını sağlar.

Bu kimliğin sahipleri her yönden baskıyla sarılmış̧, üzerine ölü toprağı serpilmiş̧ bir toplumun karamsarlık, umutsuzluk ve yılgınlık bataklığının dışına çıkarak, özgürce hareket edebilmenin coşkusunu ve bilincini taşımakla kalmazlar, toplumun bunalım içinde yüzdüğü bu süreçte mücadele ile kendilerine güçlü manevi değerler yaratarak, toplumsal hazzın ve mutluluğun kapılarını ardına kadar açacaktır. Baş eğmeyen ve inançları için her şeyi göze alan örgütlü bir insanın onurunun yarattığı haz, hiçbir şeyin yerine konulamayacak kadar büyüktür. Ve mücadele edenler, kendilerini teslim almak için her yolun denendiği, en olumsuz koşullarda bu hazzı dolu dolu yaşarlar.

Mücadele insanlara korkularını yenmenin, başı dik ve onurla gezmenin, düşünce ve inançlarını her yerde tereddütsüz haykırabilmenin ve insanlara coşku, moral ve bilinç̧ götürmenin yollarını öğretiyor. Halkı derinden etkileyen, sarsan, onları zorla sokuldukları örgütsüzleştirme, sindirme, politikadan uzaklaştırma ve kişiliksizleştirme cenderesinden, mücadeleyi her koşulda sürdüren, inançlarına ve onuruna örgütlü direnişlerle leke sürmeyenlerin tavrıyla olur ancak. Bu aynı zaman da halka özgürleşmenin, korku duvarlarını yıkmanın en çarpıcı örneğini sunacaktır bizlere.

Halkın kafasını kaldırmasını, gerçekleri görmesini, hakkını aramak ve almak için mücadele etmesini istiyorsak, hangi yoldan geçmesi gerektiğini de öğrenmiş̧ ve öğreten oluruz. Bizden öncekiler, öncülerimiz ve dünya insanlık tarihinde yürütülen özgürlük mücadelelisi, yaşamın her yanına canlarıyla, kanlarıyla mücadeleyi ekenlerin kazandıklarına çokça tanıklık etti. Gün geldi binler, on binler onların düşünce ve inançları yönünde filiz verdiler. Haklı bir mücadele uğruna dövüşülmesinin, halkı etkilememesi mümkün değildir. Statükolara takılıp kalmadan hak alınamaz psikolojisi içindeki kararsızlara, teslimiyeti seçenlere, bunu sisteme enjekte edenler ve döneklere rağmen; mücadeleyle hakların her koşulda alınabileceğini, statülerin yıkılabileceğini, onlara hiçbir tüzük, yasak, talimatnamenin işlemeyeceğini göstermiştir. Zindanlarda, işkence hanelerde, mahkemelerde mücadeleleriyle özgürlüğe yol alanlar, kendi yasalarını yaşam ilkeleri ve iradeleriyle birlikte kabul ettirdiler düşmana.

Sadece burjuvazi yasa yapıp işletmez. Mücadele edenler de örgütlü güçleriyle burjuvazinin karşısına kendi kural ve yasalarıyla çıkarlar.

Etraflarını çevreleyen zor koşullara aldırmayarak doğru bildiklerinden şaşmayanlar, toplumun özgürlüğünü kendi elleriyle kazanan temsilcileri olarak saygın bir yer edinmekle kalmadılar, kesintisiz mücadelelerinin kazanımlarını, haklarını almak isteyen insanlara taşıdılar. Che’nin ifade ettiği gibi, “kitleleri örgütlemek ve mücadele biz sosyalistlere daha mükemmel olmanın yollarını öğretiyor.”

Yıllarca yaşanan şeriatçı faşist sistem ve onun tek adam diktatörlüğü karşısında halkların öfkesi iyice doruğa çıkmıştır. Yaşanan deprem katliamıyla birlikte bu öfke daha da kabarmıştır. Deprem katliamında yüz binleri aşan ölümler ve yıkılan, yok olan şehirler karşısında bir bütün olarak bu faşist sistemde molozlara gömülmüştür.

Asıl olarak bugün yapılacağı söylenen seçimlerde sonuç ne olursa olsun, hakim sınıfların çıkarlarını ve çökmekle yüz yüze olan sistemin kimler tarafından yürütüleceği ve yeniden restore edebileceği seçimidir. Bu durumda sonuç ne olursa olsun, bir bütün olarak halkların, emekçilerin, gençliğin ve Kadınların bir kazanımı olmayacaktır. Sunulan sahte umutlar ve vaatlerden, bu şeriatçı faşist iktidar da ilk yıllarında daha ileri özgürlükler vadetmedi mi?

İşte bu süreç̧, yaşananlar ve ortaya çıkan öfkenin seçim vb ile sönümlenmesine ve sisteme monte edilmesine göz yumamayız. Kitlelere gidebilmek, onlara gerçekleri anlatmak ve onları kazanabilmenin, örgütleyebilmenin ve dönüştürebilmenin en elverişli olduğu bir süreçteyiz. Ve bunu en iyi şekilde değerlendirebilenler, kitleselleşmenin ileri noktalarına hızla ilerleyeceklerdir.

Unutmamalıyız, kitle hareketleri ve kitle mücadelesinin başarısı, devrimcilerin kitleleri ne ölçüde politize ettiği ve doğru politikalar uyguladığı ile orantılıdır. Bugün kitlelere doğru politikalar taşınabildiği ve ekonomik bilincin politik bir bilince dönüştürüldüğü, kitlelere kavratılabildiği oranda devrimci mücadele her boyutuyla ileriye ve doğru hareket edebilecektir.

Bunu başarmanın ve bir adım daha ileri taşımanın olmazsa olmazı ise mücadele ve örgütlülük, bunlarla birlikte kendimizi eğitmek, özgürleştirmektir.

15 Nisan 2023

Önceki İçerik“Onları anlatmak mümkün değil”
Sonraki İçerikBölge devrimcilerinden Sudan halkıyla dayanışma çağrısı