Ne Seçimi? Katil Erdoğan İstifa!

Ülkede bir seçim süreci yaşandı. Ama bitmedi bu süreç, çünkü AKP muhalefete düşmeyi kabullenemedi ve Başkanlık siteminin tutmaması RTE’nin tüm hesaplarını altüst etti. Bunun için de AKP-RTE ülkeyi yeni bir kaosa ve savaşa sürüklemekten çekinmedi.

Bugün yaşanan sürecin bir darbe olduğu açıktır. Iktidarnz pdlitikaları aslında açık faşizmin uygulanmalarıdır. Adı ne konursa konsun, herkesin hem fikir olduğu şey bu sürecin bir darbe olduğudur.

Ülkeyi adeta bir savaş alanına çeviren, kendi yasalarını bile yeri geldiğinde yok sayan, ülkeyi olağanüstü bir rejim uygulamasına sokan faşist AKP yönetimi sorumlu olsa da esas yönetim dudakları arasından çıkan her cümle bir yasa, bir emir olarak uygulanmakta olan darbe şefi Erdoğan’a aittir.

Bunun karşısında halkın direnişi ve tepkisi her geçen gün yükselmekte, Kürdistan ilLerinde Demokratik Özerklik ilanları her geçen gün çoğalmaktadır.

Faşist rejim hükümeti ve onun başı darbeci Erdoğan’ın bu kadar teşhir olduğu koşullarda, toplumsal muhalefetin bu kadar yükseldiği bir dönemde AKP yeniden secimle sürecin altından kalkmaya çalışmaktadır. Yeni seçimle diktatörlüğünü meşrulaştırma ve güçlendirme umudu içindedir.

Seçim sonrası ortaya çıkan hiç bir partinin tek başına hükümet olmaması üzerine AKP kaybedenlerle ülkeyi yönetiyor. Tüm hükümet kurma çalışmaları Erdoğan’ın istemi doğrultusunda başarısız oldu. Yeniden erken seçim kararı alınırken bile tüm kararları Erdoğan almaktadır. Hatta bununla da yetinmeyerek Yüksek Seçim Kurulu’nun yetkisini dahi kendi eline alarak onun yerine seçim tarihi açıklaması yapabilmektedir.

Şimdi yine AKP’nin inisiyatifinde ve onun belirlediği koşullarda yeniden seçime gidilecek. Her şeyin AKP’nin ‘ben belirlerim’ dediği ve yasa gereği her partiden oy oranina göre bakan alınacağı bu seçim hükümetinde de AKP kimsenin iradesine ve düşüncesine değer vermemekte, siyasal haklarını tanımamaktadır. “Kimin bakan olacağına ben karar veririm. Bu konuda hiç bir partiyi ve yönetimini muhatap almam” diyor.

CHP ve MHP bu hükümete bu şekliyle bakanlık vermeyeceklerini kamuoyuna açıkladılar.

Bu konuda bizler açısında önemli olan HDP’nin tutumudur.

Ancak HDP, AKP’nin seçime tek başına istediği şekilde gitmesini engellğeme adına bu hükümete bakanlık vereceğini açıkladı.

Bu AKP’nin istediğine engel olmak değil, tam tersine AKP’nin bu diktatoryal ve keyfi, anti demokratik uygulamalarını meşrulaştırmak olur. Her fırsata HDP’yi saldırı tahtasına oturtan, ırkçı faşist saldırıların hedefi yapan AKP’ye karşı bu tutum uzlaşmacılıktır. AKP uygulamalarını meşrulaştırma, AKP’nin siyasal ömrünün uzamasına yardımcı olmaktır.

Diğer yandan ise burjuva liberaller ve sistem solcuları, gündemdeki seçimlerde HDP’yi baskı altına almak için saldırı oklarını Kürt özgürlük mücadelesine yöneltmiş durumdalar. Onlara göre, olur da seçimde HDP oy kaybı yaşarsa bunun suçlusu ve sorumlusu Kandil olacaktır.

Bu HDP yanlısıymış gibi söylemler aslında diktatörlük karşısında yükselen mücadeleyi yeniden siteme entegre etme kampanyasıdır. Katliamları, Kürdistan da insani insan olmaktan utandıran tabloyu görmeyen, görmek istemeyen bu kalemşorlar her zaman olduğu gibi sınıf çatışmasının kızıştığı anlarda klasik tavırla sistemin soldan destekçiliğine soyundular.

Bugün doğru tutum AKP ve faşist darbe uygulamaları, saldırıları karşısında içi boş “Barış” sloganlarını ete kemiğe büründürmek, altını doldurmaktır. Bunun yolu da bu seçim hükümetine bakan vermek değildir. “Hemen Şimdi Barış, Erdoğan İstifa!” sloganı öne çıkarılmalıdır. Artık asker cenazelerine dahi katılamayan Erdoğan ve onun bakanlarına karşı toplumda yükselen muhalefeti sandığa bağlamak, sandık umuduna bu öfkeyi  hapsetmek tarihsel bir hata olacaktır.

Seçim gündemine kilitlenmek değil, sokakta ki muhalefetle bütünleşerek onu yükseltmek esastır. Ve bu esasla boykot dahil, seçim sürecine devrimci müdahaleyi esas alan tarzlar üzerine yoğunlaşılmalıdır. Bu koşularda yapılacak seçimlerin meşruluğu ve demokratik olacağını beklemek, ummak saf dillik olur. Diğer yandan her gün bir Kürdistan ili demokratik özerklik ilan ederken ve devletin tüm vahşetiyle bu illere saldırdığı koşularda HDP hangi koşularda nasıl seçim yapacak?

Bir önceki seçim sürecinde HDP’ye yönelik saldırıların daha yaraları kapanmamışken, bugün yapılacak seçimin sağlıklı olacağının garantisi veya belirtisi, güvencesi var mı? Tabi ki kesinlikle böylesi bir ortam, özelikle Kürt halkı ve muhalifler için yok…

O zaman bu maskaralığın ortağı ve ona meşruluk sağlayan değil, Erdoğan’ı istifaya zorlayan, “Darbe değil, eşit demokratik yaşam ve öyle seçim” sloganı ile sokaklara inmek, sokak muhalefetini geliştirmek doğru tavır olacaktır.

Şemdin Şimşir

22 Ağustos 2015

Önceki İçerikGün Faşist Darbeye Karşı Cıkmak, Gün Direnişi Büyütmek Günüdür…
Sonraki İçerikAKP’ LİLEŞTİREMEDİKLERİMİZDEN MİSİNİZ?