Moskova ateşi kimleri yakacak?

Rusya, IŞİD’in düşmanlık beslediği ülkelerin başında geliyor. Suriye’ye akan Kafkasyalı cihatçıların temel motivasyonu da Rusya’ya her cephede karşı koymaktı. Bu dürtü onları Ukrayna cephesine de sürükledi.
Orta Asya’nın cihatçı kümeleri de İdlib’de Rus hava saldırılarının hedefinde. Özbek, Tacik, Kırgız ve Uygur cihatçılar da Rusya’ya diş biliyor.
Fakat bugün itibarıyla Rusya asıl büyük savaşı Ukrayna’da veriyor. Ve bu savaş Çeçenler ve Kırım Tatarları başta olmak üzere Rusya’yla hesaplaşan pek çok militan unsuru Batı destekli neo-Nazi taburlarına ortak yaptı.
Rusya’yı içeriden vurmaya dönük saldırıların yeniden tırmandığı ve sınır bölgelerine sızma operasyonlarının düzenlendiği bir ortamda 22 Mart’ta Moskova’da 137 kişinin katledildiği Crocus saldırısı gerçekleşti. Adı “Kiev Kumpasçısı”na çıkmış ABD Dışişleri Müsteşar Vekili Victoria Nuland görevi bırakmadan önce veda konuşmasında Rusya’yı nahoş sürprizlerin beklediğini söylemişti. Müjdenin ne olacağına dair bahisler açılmışken saldırıyı kim üstlenirse üstlensin bunun tartışmayı Kiev’den uzaklaştırması imkânsız. Bir de ABD ve İngiltere büyükelçiliklerinin 7 Mart’ta Rusya’daki vatandaşlarına toplu alanlardan kaçınmaları yönünde yaptığı uyarılar var.
Amerikan yönetimi hiç vakit geçirmeden okları Kiev’den uzaklaştırmaya çalıştı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Adrienne Watson “Saldırının tek sorumlusu IŞİD’dir. Ukrayna’nın herhangi bir dahli söz konusu değil” dedi. Bu acele, Ruslar için pasa dönüştü. Rusların pişirdiği teoriye göre saldırı sadece Ukrayna’nın işi değildi; Batılı güçlerin yardımıyla düzenlendi ve IŞİD bir maske olarak kullanıldı.

***

IŞİD’le bağlantılı olduğu söylenen AMAQ adlı Telegram kanalından yayınlanan açıklamalarda saldırının “İslam Devleti savaşçıları” ya da “hilafetin askerleri” tarafından gerçekleştirildiği belirtilse de ne açıklamalar ne de saldırı örgütün klasik tarzını yansıtıyor. Bir kere uluslararası medyada iddia edildiği gibi “IŞİD-Horasan” adı hiç geçmiyor. Açıklama “Güvenlik kaynaklarının AMAQ’a söylediği” bilgiler şeklinde paylaşılıyor. IŞİD saldırılarının sonunda “şehadet” var, kaçmak yok. IŞİD üyeleri eylem ya da çatışmalarda teslim olmamak için bomba kemerleriyle kendilerini havaya uçuruyor. Amaç kestirmeden cennete uçmak! Onların alamet-i farikası bu. Maksimum kurban hedefinin güdülmesi IŞİD’in dehşet saçma taktiğine uyuyor. Fakat para için öldürmek ve yakalanınca ötmek de IŞİD’in kitabında yok. IŞİD militanlarının aksine saldırganlarda dini dürtü eksik. Otobandan kaçışın kolay olacağı bir hedef belirlenmiş. Bunların hayalinde cennete gitmek, peygamberin sofrasına düşmek ve hurilere kavuşmak yok anlaşılan.

***

Soruşturmanın nereye çıkacağını bilmiyoruz ama saldırganların Ukrayna istikametine kaçarken sınırdan 139 km uzaklıkta Bryansk bölgesine bağlı Hatsun köyünde yakalanması Moskova’nın Kiev bağlantısını kurmasına imkân veriyor. Saldırganların yakalandığı yer Beyaz Rusya sınırına da yakın. Fakat Moskova’dan gelen yol çatallanıyor; kuzey kolu Beyaz Rusya’ya, güney kolu Ukrayna’ya gidiyor. Saldırganların durdurulduğu yer Ukrayna yolu üzerinde.
Sonuçları iyi hesaplanmış bir saldırıya benziyor. Tacik oldukları söylenen tetikçilerin göçmen işçi havuzundan seçilmesi Rusya’nın bütünlüğüne en büyük tehdit olarak görülen ‘milliyetçiliği’ kışkırtıp etnik-dini fay hatlarını tetikleme, ülkeyi istikrarsızlaştırma ve çok milletli federasyonu bölme senaryolarını akla getiriyor. Rusya lideri Vladimir Putin’in ilk açıklaması saldırının Kremlin’de nereden tutulduğunu göstermesi açısından iki mühim nokta içeriyordu. “Teröristlerin milliyeti yoktur” dedi. Bu saldırganların Müslüman kimliği üzerinden tanımlanmayacağının göstergesi. Rusya nüfusunun yüzde 20’sini Müslümanlar oluştururken özellikle Kafkasya’daki cumhuriyetler öteden beri Batı’nın odaklandığı ‘özel proje’ alanına giriyor. Putin açıklamasının devamında saldırının Rusya’nın birleşik halkının gücünü sarsamayacağını belirterek “Hiç kimse çok uluslu toplumumuza zehirli nifak tohumları ekemeyecektir” ifadelerini kullandı. Rusya düşmanlarını kendisine çeken Varşova ve Kiev merkezli girişimler, Rusya’yı içeriden patlatmaya dönük senaryolara kafa yoruyor. Burada geçen ekimde Dağıstan’ın başkenti Mahaçkale’de İsrailli Yahudileri linç etmek için havaalanını basan kalabalığın nasıl seferber edildiğini hatırlayalım. BBC’nin Teyit ve Küresel Dezenformasyon Ekibi’nin derlediği bilgilere göre Yahudi yolcuların uçuş bilgilerini paylaşarak insanları baskına çağıran Utro Dagestan adlı Telegram kanalıydı. “Kafkasya’da işgalci rejime son” sloganını kullanan Utro Dagestan 2016’da Rusya’dan Ukrayna’ya kaçan eski milletvekili İlya Ponomarev ile bağlantılı. Utro Dagestan’dan “Bizim kanalımız” diye bahseden Ponomarev, Ukrayna’daki işgali protesto etmek amacıyla Dağıstan’daki İslamcılara mali destek verdiğini saklamıyor. ABD Kongresi’nin finanse ettiği Radio Free Europe’un (RFE) yayınlarını takip ederseniz, “Rusya’nın sendelemesi halinde Kırım ve Kafkasya halkları başta olmak üzere baskı altındaki milletler özgürlüğe kavuşacak mı” sorusunun yanıtını arayanlara çok rastlarsınız. RFE yazarlarının Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşan Çeçenlerin komutanlığını üstlenen Abdulhakim Şişani kod adlı Ruslar Eciyev’i özgürlük savaşçısı olarak parlatması boşuna değil. Eciyev, Çeçenya’da Kafkasya Emirliği’nin önde gelen komutanlarından biriydi. 2013’te Türkiye üzerinden Suriye’ye geçip İdlib’de Ecnad el Kafkasya’yı kurdu. IŞİD’in Suriye yapılanması Nusra’nın devamı olan Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) müttefikiydi. Sonra Türkiye üzerinden Ukrayna cephesine kaydı. Rusya’daki seçimleri istikrarsızlaştırma hedefiyle sınırdaki Belgorod bölgesine yönelik saldırılarda öne çıktı. Benzer hamleler Kursk ve Oryol bölgelerinde de tekrarlandı. Bu saldırılarda Kafkasyalıların rolünü gururla paylaşan kişi, Londra’daki sürgün hayatına mola verip kendini Ukrayna’daki Çeçen savaşçıları organize etmeye adayan Çeçen-İçkerya’nın son başbakanı Ahmet Zakayev idi.
Fakat bütün çaba ve öngörülere rağmen Ukrayna savaşı Rusya’nın etnik ve dini çatışma dinamiklerini harekete geçiremedi. Çeçenler Ukrayna’da her iki tarafta savaşıyor. Bu da etnik-dinsel ayrışma potansiyelini baskılıyor. Crocus saldırganlarının yakalanmasında Çeçenya Başkanı Ramzan Kadirov’a bağlı birlikler rol oynadı. Kremlin’den Çeçenlere oradan da bir madalya gelebilir!

***

Putin faturayı Ukrayna ve destekçilerine keseceğini ilk açıklamasında gösterdi. Saldırganları Nazilere benzetti. “Kaçmaya çalışıyorlardı, Ukrayna tarafından devlet sınırını geçmeleri için bir pencere hazırlanmıştı” dedi. “Teröristlerin arkasında duran herkesi cezalandıracağız” diye ekledi. Bu pozisyonun karşısında Amerikan tarafında bir telaş hali kendini ele veriyor. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Watson saldırı bilgisini Rus yetkililerle paylaştıklarını söyledi. Fakat TASS’a göre bu bilgi geneldi ve spesifik herhangi bir şey içermiyordu. Yani saldırıların önlenmesi açısından faydasızdı. Putin geçen salı Amerikan uyarısını “korkutma ve istikrarsızlaştırmayı amaçlayan açık şantaj” olarak nitelese de güvenlik güçlerinden önlemleri artırmasını istemişti.
Rus Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova da Watson’ı 1963’den beri çözülemeyen Kennedy suikastına atıf yaparak iğneledi: “Keşke kendi başkanları Kennedy’nin suikastını da bu kadar çabuk çözebilselerdi. Ama hayır, 60 yıldan uzun bir süredir onu kimin öldürdüğünü bulamadılar. Belki de IŞİD yapmıştır? Crocus saldırısına ilişkin soruşturma tamamlanana kadar, Washington’dan Kiev’i aklayan her ifade kanıt olarak kabul edilmelidir.”
Zaharova, “IŞİD yaptı” korosuna katılan Alman İçişleri Bakanı Nancy Faeser’ı da payladı: “Merak ediyorum, bu kadın ne zaman Kuzey Akım’daki terör saldırıları hakkında aynı güvenle bir şeyler söyleyecek? Bir buçuk yıldır kendi mülklerinin tahrip edilmesiyle ilgili tek bir teori ortaya atılmadı. IŞİD bile icat edilmedi.”

***

Kiev’in yanı sıra Ukrayna’da savaşan “Rusya’nın Özgürlüğü” gibi gruplar, Crocus saldırısından Rus gizli servislerini sorumlu tutuyor. 1999’da Buynaksk, Moskova ve Volgodonsk’da 307 kişinin öldüğü apartman bombalamalarını hatırlatıyorlar. “FSB işi” diye anılan bu saldırılar İkinci Çeçenya Savaşı’na gerekçe yapılmış ve Putin’e liderlik yolunu açmıştı. O vakit FSB ajanları Ryazan’da bomba yerleştirirken yakayı ele vermişti.
Rusya 1999’un koşullarından çok farklı bir yerde. Putin daha geçen hafta yüzde 77.5 katılımın yakalandığı başkanlık seçimlerini yüzde 87.3’le kazandı. Yükselmek için asansöre ihtiyacı yok. Otoritesi tehlikede değil. Savaş ve yaptırımlara rağmen ekonomi direngenliğini koruyor. Rusya’yı tecrit stratejisi Batı’nın elinde patladı.
Moskova’daki saldırı istihbarat zafiyetinden hareketle güvende olmadıkları ve işlerin kötüye gittiğini düşünen Ruslar arasında Putin’e olan inancı örseleyebilir. Elbette Putin, Ukrayna’da şiddetini artırmak, asker göndermeyi kafasına koymuş Fransa’ya “aklını başına topla” demek, Taurus füzelerini verip vermemeyi tartışan Almanya’nın kulağını çekmek, Polonya’ya parmak sallamak ve ABD’yi köşeye sıkıştırmak için bu saldırıyı tanrının lütfuna dönüştürebilir. Ayrıca Suriye’de cihatçılarla yarım kalmış işi tamamlamak için daha fazla güç kullanabilir. Türkiye ile varılan ‘gerilimi düşürme’ mutabakatında delikler açabilir. Burada köşeye sıkışacak ülkelerin başında Türkiye geliyor. Suriye cehennemine sunduğu ‘otoban’ hizmetinden sonra cihatçıların sağda solda her saldırısında Türkiye bağı kaçınılmaz olarak kuruluyor. Tabii Putin bu özel dönemde Türk-Rus ilişkilerinin kazandığı değere atfen oyunu asla ‘bozuşma’ modunda sürdürmeyebilir.

Fehmi Taştekin

Gazete Duvar

Önceki İçerikKürt halkına karşı ırkçı-faşist saldırılar karşısında kenetlenelim
Sonraki İçerikSosyal reformistlerin seçim sefaleti