KUTUP YILDIZI OLABİLMEK…[*]

“Yaşamak görevdir bu yangın yerinde,

Yaşamak, insan kalarak.”[1]

Kısa, net, hükümlü cümleler… Yalın, tereddütsüz, süssüz… Tanıyan için bir süre sonra kitabı mı okuyor, yoksa o tok sesinden kendisini mi dinliyor, karıştırmamak mümkün değil.

Cengiz Gündoğdu’dan söz ediyorum. Ve geçtiğimiz 2021’in Haziran’ında yayınlanan öykü kitabı, Kutup Yıldızı’ndan.[2]

Yalın ve süssüz; doğru. Ama bu çalkantılar ülkesinin yüz yıllık tarihindeki kırılma noktalarını, o yalınlık, o sadelik içinde, deyim yerindeyse birkaç fırça darbesiyle bize duyumsatmayı başarıyor öyküler. Belki de marifetleri bu: binlerce, on binlerce, yüz binlerce insanın yaşadığı acıları, düş kırıklıklarını, yaşamlarından damıttıkları deneyimleri, çıkardıkları dersleri bir-iki sayfada okura hissettirebilmek…

Bazen birkaç öykü boyu sürüyor bir öykü… “İzmir Yolu”nda Kurtuluş Savaşı’na katılmak üzere 1920’de evini terk eden Fikret, bir oğlu olduğunu öğrenemeden yaralılara gönüllü hemşirelik yapan eşi Sabahat’ın kollarında can verir. Sabahat hemşire, adını Fikret koyduğu ve bir başına büyütmeye çabaladığı oğlunun ayak diremesi üzerine 1930’da evlenmekten vazgeçtiği Kenan ile son buluşmasını 1960’da, o ölüm döşeğindeyken gerçekleştirir “Sabahat” adlı öyküde. Oğul Fikret, “komünist” fikirlere sahip olduğu için yakayı kovuşturmalardan, tutuklanmalardan, hapislerden kurtaramaz 1946’da geçen “Tartışma”da… Ve “Fikret” adlı öyküde oğul Fikret’in 1970’li yıllarda sırtından vurularak öldürüldüğünü, karısı Fatma’nın kızı Irmak’a yazdığı mektuptan öğreniriz.

Ya da sol sempatizanı mahalle delikanlısı Kurşun Ali’nin birkaç öyküde nasıl küçük çaplı bir mafya şefine, ardından milletvekiline ve de varlıklı bir iş adamına dönüştüğünü izleriz.

Bir öykülük yaşantılar da yok değil: grevci işçiler, fahişeler, “namus” cinayetleri, 12 Eylül’ün hurdahaş ettiği yaşamlar, aidat isteyen apartman yöneticisini “Fetöcü” diye ihbar eden milliyetçi mukaddesatçılar, 1977 1 Mayıs’ı, ayaklanan köleleri sorgulamalarıyla nam salan “vatansever” işkenceci “Isırgan”…

Yine de Kutup Yıldızı’ndaki öykülerin çoğu tarih boyunca on binlerce yazarı, filozofu, sanatçıyı, aşığı uğraştıran tema üzerine: kadın-erkek ilişkileri. Ama Cengiz Gündoğdu’nun öykülerinde bu ikisinin arasında genellikle bir başka “şey” duruyor: Uğruna aşklardan, “mutlu bir yuva kurma” hayalinden, vasat, ılıman, güvenli bir yaşamdan vaz geçilecek bir dava, çoğunlukla. Cengiz Gündoğdu’nun Kutup Yıldızı öykülerinde genelde erkekler, (ama daha ender olmakla birlikte kadınlar da) bireysel aşktan feragat etmelerine yol açan davaların taşıyıcıları. Bazen “onur” bu davanın yükü, bazen toplumcu estetik, bazen yurt savunması, bazen de sosyalizm. (Aşık olduğu kadına yazdığı, “Eskiden, otelde çalışırken, sizle mutlu olacağımı düşünmüştüm. Ama bugün böyle düşünmüyorum. Bir ülkede sömürü varsa, ezilen varsa, yoksulluk kol geziyorsa, o ülkede bireysel mutluluk mümkün değildir[3] satırları bir siyasi tutsağın, her şeyin özeti aslında…

“Adalet”de örneğin, nişanlısı haksız yere suçlandığı için çeker gider, Nurten’in hayatından… “Ben Yokum”un aşığı, sıradanlığıyla güzeller güzeli sevgilisinin karşısında ezilmeyi reddettiği için evlenmekten cayar… “Bir kez Yaşanıyor”un yazarı, el bebek gül bebek yetiştirilmiş sevgilisinin isteklerini karşılamaya çabalarken, düşüncelerinden, duruşundan taviz vereceği kaygısıyla vaz geçer sevdasından… “Deli Oğlan”ın Gürcan’ı, başı belaya girmesin diye kendisine baskı yapan sevgilisi Belma’ya boyun eğmeyi reddeder… İşgal sırasında Fikret ile Sabahat Kuvayi Milliye’ye katılmak üzere feragat ederler sıcak yuvalarından… “Tuhaf Bir Adam”daki avukat, paralı davaları alması için ısrar eden sevgilisine bir mektupla bildirir, ayrılacağını. Velhasıl, Cengiz Gündoğdu’nun öykülerinin çoğunda, uğruna ayrılıkların, ölümlerin göze alındığı bir ideal var.

Belki de “Kutup Yıldızı” dediği, bu ideal… Her şeyin yer değiştirdiği, akıp gittiği, “katı olan her şeyin buharlaştığı” bir “tahavvül”ler dünyasında, durduğu yerde duran, hiç yer değiştirmeyen ve yolculara, serüvencilere ve dünyayı değiştirmek isteyenlere rehberlik eden…

10 Ağustos 2021

SİBEL ÖZBUDUN

N O T L A R

[*] İnsancıl Dergisi, Yıl:31, No:374, Eylül 2021…

[1] Ataol Behramoğlu.

[2] Cengiz Gündoğdu, Kutup Yıldızı, İnsancıl Yayınları, İstanbul, 2021, 176 sayfa.

[3] “Sıfırdan Başlamak”, s.135.

Önceki İçerik1 Eylül dünya barış günü; Emperyalist barış halklar için kan ve gözyaşıdır.
Sonraki İçerikFaşist devlet var oldukça katliamlar devam edecektir