Kim kimin adına kimle helalleşiyor?

‘’İnsan kalmanın tek yolu,

İnsanlık dışı bu sisteme karşı

savaşmaktır.’’ (K. Marks)

Oligarşi cephesinde işler yolunda gitmiyor. Kriz ve çelişkiler yoğunlaşarak derinleşiyor. Kimi zaman kavga restleşmeye kimi zaman uzlaşma havasına bürünse de giderek kızıştığı ve kavga Türkiye’yi kimin yöneteceği, hangi kliğin hâkim olacağıdır.

AKP-MHP cephesinin kaybedeceği, iktidar olamayacağı anketler ve kulislerle psikolojik olarak sürekli işlenirken anlaşılan yekpare olmasa da CHP’nin başını çektiği diğer faşist klik olan millet ittifakı hazırlanmaktadır. 

Son günlerde Kılıçdaroğlu’nun çıkışları ile yeni bir dönem açılıyor. Daha düne kadar AKP her sıkıştığında onun imdadına yetişen onun koltuk değneği konumunda olan CHP ve Kılıctaroğlu süreci “Kürt sorunun muhatabı parlamento ve HDP” demesi ardında sınır ötesi teskereye hayır oyu vererek kendisine verilen görevi yerine getirmeye başladı.

Ardında Kılıctaroğlu`nun Kandilin yerle bir etmesem banda Kılıctaroğlu demesinler” çıkışıyla yüklenen misyona ters düştüyse “Helalleşme” çıkışıyla bunun üstün örtmeyi, birilerinin gözünde örtü denebilir.  Oligarşi CHP üzerinde AKP-MHP karşıtı muhalefet ve Kürt halkını CHP etrafında toparlama çabasında. Düzende umudunu kesen ve düzende artik hiçbir beklentisi kalmamış olan halk kitlelerini buttur çıkış ve söylemlerle yeniden düzene bağlama çabasındalar.

Tüm bu gelişmeler karşisinda kendine ve halka, onun öz gücüne güvenmeyenlerin geçmişte hiçte ders almadıklarını bir kez daha tanık olduk. Bir zamanlar faşist şef Erdoğan’da “Dersim katliamı” diyordu, Ahmet Kaya’nın ardında gözyaşları döküyordu. CHP’nin bu ülkede her zaman halktan yana görünüp halkçı görünümü altında tüm katliam ve soykırımların uygulayıcısı oldugunu unutmadık. Bunları sayfalarca uzatmak mümkün, ancak sorun bu değil sorun tüm yaşananlar karşısında devrim, sosyalizm adına yaşanan siyasal körlük ya da hele bu düzende beklenti içinde olmaktır.

Kim kininle nasil helalleşecek? öncelikle böylesi bir şeyin olabilmesi için yaşanan tüm gerçekliğin kabul edilmesi ve gerekliğinin yapılması gerekmiyor mu? bu devletin yaptıklarını daha bugünlerde kendi maşaları açıklamıyor mu? Sedat Peker, Eli kanli Katil Mehmet Eymür’ün anlattıkları başka bir ülkede mi yaşanıyor?

Bugün tüm yaşananların sorumluları ve suçluları bu ülkenin her karış toprağını yabancı güçlere peşkeş çeken, satanlar, halklarimizi açlığa, yokluğa, yoksulluğa mahkûm edenler kendi içlerindeki iktidar dalaşında birbirlerine mesaj veriyor. Onların “helalleşeme” dedikleri birbirlerine güvence verme mesajlarıdır.

Onlar çökmekte olan sistemlerini kurtarma ve düzenlerini yeniden tesisi etme, yaşadıkları krizin içinde çıkma çabasındalar. Onların halklarımıza, halklarımızın geleceğine yönelik suna bilecekleri hiçbir şey yoktur. Bugüne kadar “temiz toplum”, “demokratikleşme”, “insan hak ve özgürlükleri” vb adına halklarimiza sunduklarının sonucu işte bugünkü tablodur.

Oligarşi ve onun temsilcisi burjuva partilerinin kendi sınıfsal çıkarları gereği kendi faşist sistemlerini krizde kurtarma ve yeniden şekillendirme çabasındalar. Onların kendi çıkarları çerçevesindeki bu hokkabazlıklarını anlamak mümkün. Ancak anlaşılmayan ki bizce anlaşılan kendisine “sol” “ilerici” “emekten yana” diyenlerin bu çürümüş baskıcı sömürü düzeninin hokkabazlıklarına halklarımız adına alet olması ve onların dümen suyunda halklarımızın umutlarını sömürmeleridir.

Her yönüyle dökülen bu faşist düzenin tüm çürümüşlüğüyle ortalığa döküldüğü ve hakların düzende umutlarıni kestiği, hiçbir beklentinin kalmadığı bugünkü koşularda halkın ve kendi gücüne güvenmek bu faşist düzende kurtulmak açısında önemli bir tarihsel süreçle yüz yüzeyiz. Bunun karşısında reformist, liberaller ve uzlaşmacı küçük burjuva partilerin sol solculuk adına bu düzenin dümen suyunda kendisini yaşatma ve onun bu hokkabazlıklarına “açık destek” verenleri unutmamalılar ki sınıfsal olarak bu halklara ihanet, sıkışan ve çökmekte olan bu faşist sisteme can simidi olmaktır. Ve gelecekte halklar ve tarih karşısında bu politikalar içinde olanlar tarihsel sürecin suçluları olarak yerlerini alacaklarında asla kuşkumuz yoktur.

Oligarşinin çöküntü içinde olan sitemini kurtarma ve ülkeyi hangi kliğin yöneteceği çatışmasının tarafı değil Halkların emekçilerin, açlığa yoksulluğa ve yokluğa mahkûm edilenlerin, her gün katledilen kadınların, geleceksiz bırakılan gençliğin ve yok edilen doğanın tarifiyiz ve gerçek yüzleşmede ancak devrimle sağlanacaktır.

19 Kasım 2021

Önceki İçerikKadın kırımına, erkek egemen zihniyete karşı devrimi örgütlüyoruz
Sonraki İçerikEKİM DEVRİMİ’NİN 104. YILINDA SINIF VE İKTİDARI YENİDEN DÜŞÜNMEK[*]