İsrail-Hamas değil, Siyonist İsrail İle Filistin savaşı

Emperyalist güçler dünyanın dört bir yanını her gün kan gölüne çeviriyorlar. Son bir ay içinde, Azerbaycan vasıtasıyla Artsakh (Karabağ) el değiştirdi ve yüz binlerce Ermeni yerinden edilerek Artsakh hayalet bir şehre dönüştü. Öte yandan, uzun yıllardır önce çetelerin eliyle, sonra da doğrudan işgalci faşist Türk devleti, Suriye ve Kuzey Suriye (Rojava) bölgelerine yönelik sürekli işgalci katliamlar düzenliyor. Bu saldırılar giderek bir yok etme saldırısına dönüşmüş durumda. Bugün ise Siyonist İsrail tekrar Filistin soykırımını uyguluyor.

7 Ekim’de Filistinli örgütlerin, işgalci İsrail’e karşı “Aksa Tufanı” adıyla başlattığı haklı savaşının yetmiş yılı aşan bir geçmişi var. Bu savaşta yerinden edilen, toprakları işgal edilen ve mücadele eden Filistin halkı, Siyonizm’in meşrulaştırıldığı bir dönemle karşı karşıya. Bir yanda faşist Türk devleti, Rojava’da her gün halkın yaşam alanlarına saldırılar düzenleyerek katliamlar gerçekleştiriyor. Diğer yanda faşist Netanyahu hükümeti, işgal altındaki topraklarda İsrailli yerleşimcileri teşvik ederek Filistinlileri evlerinden ederek uyguladığı politikaların sonuçlarına ve kızışan savaşa neden oluyor.

Filistin halkı bir kez daha dünyanın gözü önünde soykırıma tabi tutuluyor. Başta ABD emperyalizmi ve İngiltere, askeri malzemeleri ve savaş gemilerini gönderirken, tüm Avrupa ülkeleri İsrail’in yanında duruyor. İsrail’in soykırım tehditleri ve Filistinlileri katledeceği açıklamaları neredeyse alkışlanıyor. Hamas-İsrail savaşı adı altında soykırımın meşrulaştırılma girişimleri var. İlk olarak, adını doğru koymak önemlidir; yaşanan savaş Hamas-İsrail savaşı değil, Filistin ve Siyonist işgalci İsrail arasındaki bir savaştır.

Bir yanda işgalci Siyonist İsrail, yediği darbenin şaşkınlığını atlatmaya çalışırken, diğer yanda özellikle Filistin’de olmak üzere birçok yere saldırılar düzenliyor. Siyonist İsrail Başbakanı Netanyahu, savaşı başka coğrafyalara taşıma tehditleri savuruyor ve “Ortadoğu haritasını değiştireceğiz” diyor. Bu ne kadar gerçekleştirilebilir, bir yana bırakılsa da, ABD ve Avrupalı emperyalistler yıllardır vekilleri üzerinden savaş yürüterek doğrudan savaşmak yerine savaştırdığı bir politika izliyor. Suriye ve Ukrayna bunun en açık örnekleridir.

Filistin ile Siyonist İsrail arasında yaşanan savaşta sadece Hamas değil, 10 örgüt birlikte organize ediyor. Ancak Hamas, bu örgütler içinde en güçlü olanıdır ve şeriatçı yönü kullanılarak Filistin halkının haklı ve işgale karşı mücadelesi karalanmaya çalışılıyor. (Hamas ve onun dünya görüşü, ayrı bir tartışma konusudur. Onun ideolojisi, dünya görüşü, tarzı vb. konularda ortak noktalarımız yoktur.) Başta İsrail olmak üzere, onun destekçisi emperyalist güçler, uzun yıllar süren Filistin kurtuluş mücadelesi karşısında Aksa Tufanı hamlesiyle yaşadıkları şok karşısında yaptıkları komplo teorileri aslında tam da Mao’nun deyimiyle “kâğıttan kaplan” olduklarını anlamakta güçlük çekiyorlar.

7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı Harekâtı, birçok teyit edilmemiş ifade ve içeriğin yayılmasıyla savaşın ilk günlerinde uluslararası kamuoyunun taraflara karşı tutumlarını belirlemekte kullanıldı. Uluslararası medya da bu olayı hızla yayarak İsrail yanlısı mağduriyet kampanyası başlattı.

Hamas’ın nasıl en büyük güç haline geldiği ve Filistinli özgürlük mücadelesi veren diğer örgütlerin nasıl tasfiye edildiği bilinmektedir. Bu durumu başta ABD emperyalizmi ve İsrail olmak üzere onlar yaptı. Şimdi, kendilerinin büyüttüğü Hamas’ı gerekçe göstererek Filistin halkının haklı mücadelesi karalanmaya çalışılıyor. Hamas ve onun uygulamaları öne çıkarılarak, Filistin halkının mücadelesi kirletilmeye çalışılıyor. Hamas’ı bahane ederek bu soykırıma destek veren veya sessiz kalanlar, bu katliamın bir parçasıdır.

Öncelikle, bu savaşta büyük bir dezenformasyon yaşanmaktadır ki bunu başta İsrail olmak üzere onun destekçisi uluslararası güçler yapmaktadır. Savaşın başladığı ilk günlerde “Hamas’ın uyguladığı vahşet” olarak sunulan görüntülerin yüzde doksanının daha ilk haftada yalan olduğu bir dezenformasyon olduğu ortaya çıktı. Birçok görüntünün bilgisayarlarda hazırlandığı, Suriye’de DAİŞ’in katliamlarından ve çok eski görüntülerden oluştuğu saptandı.

Sorgulama ve araştırma eksikliği içinde olanların bu görüntülerin etkisi altında emperyalist güçlerin oyununa gelerek bu katliamı ve soykırımı meşrulaştırmaları ve Hamas’ı bahane ederek işgalci Siyonist İsrailli meşrulaştırmaları ve suç ortaklığı yaptıklarını unutmamaları gerekmektedir.

Bu tür oyunlar ve senaryoların benzerini çokça yaşadık. Doğu Bloku ülkelerinin dağılma sürecinde Romanya ve Çavuşesku ile ilgili benzer senaryolar sergilendi. “Çavuşesku’nun katliamı; Romanya sokakları ceset doldu, morglarda yer kalmadı…” gibi uluslararası medya kampanyaları düzenlendi, daha sonra bu iddiaların gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Benzer bir durum ABD’nin Irak işgalinde yaşandı. Ancak sonrasında bu iddiaların ve görüntülerin hiçbirinin Irak’a ait olmadığı açığa çıktı. Maalesef, insanlarda hafıza ve vicdan eksikliği olduğundan, bu tür olayların hiçbir anlamı olmuyor.

İşte bugün, Siyonist İsrail ve Filistin halkı arasındaki savaşta da benzer bir durum yaşanmaktadır. Sosyal medya trollerinin yaydığı görüntülerle hareket edilerek, İsrail ve onun destekçileri meşrulaştırılıyor. ABD başkanı “önüme gelen katledilen çocukların fotoğraflarını görünce dehşete kapıldım” dese de Beyaz Saray bunu yalanlayarak “böyle bir fotoğraf bize ulaşmadı” diyor. İsrail’deki muhalefet ve bazı basın organları, Netanyahu ve onun faşist yönetiminin politikalarının bu sonucu yarattığını ve sorumlusunun Netanyahu hükümeti olduğunu söylüyor, ancak bazıları bu dezenformasyon etkisi altında kalarak İsrailli katilleri ve uygulanan vahşeti, soykırımı meşrulaştırıyorlar.

Siyonist İsrail devletinin kuruluşundan bu yana, her türlü katliama uğrayan, soykırıma maruz kalan, toprakları işgal edilen, yerinden edilen Filistin halkının haklı mücadelesi, Hamas’ı veya onun dünya görüşü kullanarak karalanamaz. İşgalcilere karşı verilen meşru mücadele karalanamaz.

Türkiye’deki devrimci hareket ve önderleri her zaman Filistin halkının haklı ve meşru mücadelesini desteklemiş, içinde olmuştur. Birçok Türkiyeli devrimci, Filistinli yoldaşlarıyla aynı saflarda savaşarak ölümsüzleşmiştir. Bu haklı mücadele, bu geleneğin gelecekte de devam etmesi gerekiyor.

Arap ülkeleri ve Türk-İslam sentezi propagandası yapan İslamcılar tarafından Filistin davasının sahiplenilmesi çifte standart ve emperyalizmin bir projesidir. Kürtlerin ve Rojava’da katliamları destekleyen veya görmezlikten gelenlerin Filistin halkının mücadelesini sahiplenmesi ikiyüzlülüktür. Aynı şekilde, Filistin halkının haklı mücadelesini sahiplenirken, Kürdistan ve diğer baskı altındaki halkların topraklarını savunması ve işgale karşı çıkması da meşrudur.

Mücadelenin dışında sadece hümanist bir yaklaşım benimsemek, “İnsanın öldüğü hiçbir dava haklı değildir” demek, gerçekçi bir bakış açısı değildir. Belki hoş gelebilir, ancak insanlık tarihi, özgürlük ve eşitlik için ağır bedeller ödenmeden ilerleyemediğini göstermektedir. Bugün bu sözleri dile getirenler, elde edilen özgürlüklerin bedelini ödeyenlerin mirasını taşıyorlar. Dünya tarihinde insanlığın bedel ödemediği, savaşmadan kazandığı tek bir zafer yoktur.

Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı ve meşru mücadelesi karalanamaz!

Yaşasın Filistin halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi!

Yaşasın Filistin halkının, kanı ve canı pahasına sürdürdüğü özgürlük mücadelesi.

14 Ekim 2023

Önceki İçerikDağlık Karabağ’dan kalkan son otobüsle Ermenilerin göçü bitti:
Sonraki İçerikPropaganda saldırısı: Anaakım medya sahte Fı̇lı̇stı̇n hı̇kâyelerı̇nı̇ nasıl yayıyor? – Alan Macleod