Irak devleti Türkiye’nin katliam suçuna ortak oluyor

Dünyanın birçok yerinde uluslar arsı güçler arasında büyük bir kriz ve çatışma yaşanmaktadır. Kuşkusuz ki bunun en önemli odaklarda biride Ortadoğu’da kriz ve çelişkilerin yaşandığı en büyük adreslerden biri de Irak oluyor. Ortadoğu’nun sahip olduğu konum ve yer altı ve yer üstü zenginliklerinden dolayı her dönem uluslararası emperyalistlerin iştahını kabartmış ve bölgesel iş birlikçi güçlerin desteğiyle kapışma alanı olmuştur. Bunun başında ise Irak’a ABD müdahalesi ve Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra siyasi-ekonomik krizde kurtulamaması ve uluslar arsı güçlerin rahatça oyun oynadıkları bir ülke durumunda olması neden olmaktadır.

Bölgede uluslar arsı güçlerin Irak üzerindeki savaşları en çok ABD ve İran’ın bölge üzerinde nüfusunu arttırma çabaları sonucu ortaya çıkıyor. Ülkenin üç yerel dinamiği olan Şii, Sünni ve Kürt aktörler arasında yaşanan iktidar savaşları da Irak’ta büyük bir yönetim boşluğuna neden olurken, bundan yararlanmak isteyen en büyük güç ise Türk devleti oluyor. Türk devleti elini kolunu sallayarak KDP ve KDP’e İstihbaratı desteğiyle Kürt özgürlükçülere, başta da özgürlükçü kadınlara, basın emekçilerine, sivillere yönelik suikastlarla katliamlar yapmakta.

31 Mart yerel seçimleri Türkiye’deki siyasetin dizilişini, Irak ve Suriye’deki gelişmeler de bütün bir Ortadoğu’yu derinden etkileyecek. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine Toplantısı sonrası seçim sürecinden bağımsız ele alınmayacak ifadelerle bunun işaretlerini şu sözleriyle vermişti: “Irak sınırlarımızı güven altına alacak çemberi tamamlamak üzereyiz. İnşallah bu yazın Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız.”

Türk devleti Irak’ta ki söz konusu kesimler arasındaki çatışma, çelişki ve anlaşmazlıklardan yararlanarak, kendi politikaları lehine Irak’taki siyasi krizi daha fazla derinleştiriyor. Aynı zamanda Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne karşı var olan boşlukta yararlanarak, yeni bir savaş konseptinin uygulamakta. Aylardır Ankara, Bağdat ve Hewlêr arasında yapılan onlarca görüşmeler işbirlikçi KDP den sonra Irak Merkezi hükümeti de dahil oldu. Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne karşı süren savaş yeni bir evreye girmiş oldu.

Peş peşe siyasi, askeri ve diplomatik gelişmelerin yaşandığı Irak’ta hareketli günler yaşanırken, Irak genelindeki gelişmeler aynı zamanda diğer bölgeler için de yeni krizler ve savaşın habercisi.

Kriz ve kaosun bitmediği Irak’ta daha önce KDP’nin 20 Şubat’ta Irak Sınır Muhafız Birlikleri adıyla gerilla alanlarına yaptığı askeri sevkiyatla ateşlemişti. KDP güçlerinin Duhok ve Şêladizê başta olmak üzere gerilla alanlarına konumlandırılmasıyla birlikte, Türk devletinin yeni işgal planları devreye konulmuş oldu. Kürdistan özgürlük mücadelesi karşısında istediğini alamayan Türk devleti, bu sefer KDP ile birlikte Irak’ı da bu savaşa dahil ederek istediğini aldı.

Kuşkusuz ki tüm bu gelişmeler Türkiye ABD ve KDP ile Irak merkezi yönetiminin arasında süren görüşmeler, pazarlıklar ve dayatmalar sonucu sağlanmıştır.

Medya savunma alanlarına yakın köyleri bombalanarak boşaltılması ve bu bölgelere Türkiye’nin Suriye’de beslediği çetelerin yerleştirilmesi ile bir tampon bölge oluşturulmak istenmekte. Aynı zamanda Suriye de ki gelişmeler karşısında işgalci TC çeteleri yeni alan yaratmaktadır. Ki Kürt özgürlük gerillalarına karşı bu çeteler asker üniformasıyla zaten savaşa dahiller.

Süreç başta Mesrur Barzani KDP’nin ömrünü uzatmak için ABD’de pazarlıklarına devam ederken, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın ABD’ye ziyareti ise dikkat çeken diğer önemli bir gelişme olmuştu. Kalın’ın ABD’de CIA dahil kimi çevrelerle yaptığı görüşmelerde uluslararası ve bölgesel konuların yanı sıra Irak ve Suriye’deki gelişmelerin ele alındığı kamuoyuna deklere edilmişti. Asıl görüşmenin ABD, KDP ve Türk devleti arasında üçlü bir görüşme şeklinde organize edildiği ve görüşmenin temel gündemlerinin ise KDP’nin Başûrê Kürdistan’da güçlendirilmesinin yanı sıra bir yanda bu politikalara karşı tutum alan IKBY hizaya çekmek iken diğer yanda ise Kürdistan Özgürlük Hareketi’ne karşı süren savaştır.

Kürt halkına ve onun özgürlük güçlerine karşı sürdürülen savaş ve bu savaşın yeni işgal planlarında bu aktörlerin dahil edilmesiyle yeni bir evreye girmiştir. Irak devleti bu savaşa TC saflarında katılara kendi ayağına sıkmakta. Suriye’deki çetelerin Irak topraklarına yerleşmesi ve gelecekte yeni katliamlara zemin sunmakta.

Ülkede yaşanan siyasi ekonomik kriz ve toplumun nefes alma çabası. Faşist iktidarın yaratığı suni gündemler arasında toplum bu savaşta uzak, gündem olmamakta. Bu faşist iktidarın yaratığı bir sonuç. Yaşananlar karşısında toplumun bu yaşanan savaş ve bu savaşın faturasının kendisine çıktığı gerçeği, katliamcı politikaları teşhir ve kardeş haklar ve ülkelerin talanı edilmesi karşısında duyarlığı artırmalıyız.

Gerçek refah ve özgürlük halkların birlikte mücadelesi, işgal katliamlara karşı birlikte mücadeleyle sağlana bilinir.

Önceki İçerikABD’nin Ortadoğu’daki tartışmalı varlığı
Sonraki İçerikAKP-MHP faşist iktidarı ülkeyi talan ediyor, geleceğimizi çalıyor