HALKIN İRADESİNİ KAYYUMLA KAZANAMAZSINIZ

Mezra BOTAN

Şehit Ferhat Kurtay Akademisi – Mahmur Kampı

13 Eylül 2016

 

Devlet yapı olarak her zaman kendini zorla kabul ettirmeye dayanır. Devlet kendine itaat edeni besler, kendine itaat etmeyeni de ezmeye çalışır. Bir devlet herkesi tektipleştirmek ister. Bunu yaparken de kendi yaptığı hukuka sığdırmaya çalışır. Hukuklarının yetmediği yerlerde torba yasalarla anayasaya yama yapmaya çalışırlar. Devlet zihniyeti kendini her yerde ezici bir şekilde hissettirmeye çalışır. Ya benimlesin yada bana karşısın ve teröristsin anlayışı hakimdir. Herkesi tektipleştirmeye çalışmaktadır, onun için devleti en iyi Erdoğan, “Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek dil, tek din” gibi teklerde ifade etmektedir. Devlet ve demokrasi yan yana gelmeyen ve gelmesi mümkün olmayan iki zıttırlar. Demokratik devlet diye bir lafta olur ama pratikte mümkün değildir. Devlet doğası gereği demokrasiyi kabul edemez. Devlet eğer klasik devlet geleneğini devam ettirmek istiyorsa demokrasiye mahal vermez.

 Günümüz Türkiye’sinde de yöneticiler demokratik bir devlet olduklarını iddia ediyorlar. Ama biz demokratız dedikten sonra tek teklere başlıyorlar. Yaradanı yaradandan dolayı severiz diyenler, tanrının ayrı ayrı yarattıklarını tektipleştirmeye çalışmaktadır. Kuru edebiyat yaparak bugünlere gelenler söylediklerini unutup ve mağdur olduklarını söyledikleri konularda bütün bir ülkeyi mağdur ettirmekteler. AKP hükümeti ve Erdoğan halkın iradesini, haklarını, hürriyetlerinin hepsini hiçe saymaktadır. Kendilerini kendilerinde öncekilerden çok daha iyi olduklarını söyleyip ama, icraat ve pratik Türkiye’nin başına gelen en kötü hükümet ve yönetim olduklarını söylemektedir. Türkiye hiçbir zamanda bu kadar çok yalnız kalmamıştır, hiçbir zaman bu kadar çok terörist cihatçılara destek verip dünyada teşhir olmamıştır. AKP Türkiye’nin başına gelen en kötü şeydir.

 

Demokrasi Adına OHAL Uygulamalarını Yaygınlaştırma;

Halkın özgürlüklerini kısıtlayan zihniyet, bu uygulamayı bir demokratik uygulama gibi göstermektedir. Kürtlerin evini, sokağını, şehrini yakıp yıkmakta ama bunu Kürtlere getirdiği demokrasiymiş gibi lanse etmekte. İnsanları işsiz bırakmakta ama bunu dile getirirken sanki insanlara iş verecekmiş havasında söylemekte. Bu zihniyet her hangi bir şekilde yasal veya yasadışı bir şekilde, askeri veya sivil bir şekilde nasıl olursa olsun her yere girmek istemekte ve her yerde egemen olmak istemekte. İlk aşamada propagandayla bir yere girmek istemektedir. Eğer ki bu şekilde giremezse kömür ve makarna gibi şeylerle girmek istemekte. Eğer bu şekilde de giremezse seçimlerde sandıklarda hile ve hırsızlık yapmaktadır. Eğer bu şekilde de giremezse askeri alan veya operasyon alanı olarak ilan etmektedir, bu şekilde oradaki halkı sindirmeye çalışmaktadır. Eğer ki bu şekilde de giremezse o şehri Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin ve benzeri yerleri yerle bir etmektedir. AKP ve Erdoğan bu tüm uygulamaları ülkenin tüm alanlarında aşama aşama uyguladı. Ülkenin bir yanına güler yüz, ülkenin bir bölümüne de sadece kan ve gözyaşı götürdü.

 

Halkın İradesine Kayyum Atanmaz;

Erdoğan ve AKP hükümeti tüm uygulamalara rağmen Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin ve birçok yeri ne yaptıysa da elde edemedi. AKP hiçbir şekilde bazı yerlere giremedi. En sonunda bulduğu yol ise seçilmişlerin yerine bir memuru atamak oldu. AKP Cuntası hiçbir şekilde Sur’a giremedi, Sur’u yerle bir etti, yaktı, yıktı, katletti, DAİŞ teröristlerini getirtip Sur sokaklarında terör estirmesine rağmen elde edemedi ve şimdi de Sur belediye eş başkanlarının yerine kayyum atamaktadır. AKP terörü Cizre’yi yaktı, yıktı, bodrumlarda insanları diri-diri yaktı ama yine belediyeyi elde edemedi ve en sonunda Cizre Belediye Eş başkanı Leyla İmreti önce görevden alıp, sonrada gözaltına aldılar, şimdide belediyeye kayyum atadılar. Nusaybin’i hiçbir şekilde elde edemeyen AKP terörü Nusaybin’i yakmakla, yıkmakla bile elde edemedi ve en sonunda Nusaybin belediyesine de kendi kayyumlarını atadılar. AKP terör devleti 2’si il (Batman ve Hakkari) 24 ilçe ve 2 beldeye kayyum atadı. Bunların 24’ü DBP’li belediyelere atandı. Seçimde yapamadığını darbelerle yapmaktadır. Seçimlerde kendine güvenmeyen ve kayyum atadığı yerleri hiçbir şekilde kazanacağına inanmayan AKP’nin bulduğu tek yol zorla gasp edip kendi memurunu görevlendirme  kalmaktadır. AKP sadece belediyelere değil, gasp ettiği gazete ve TV kanallarına da kayyum atayıp, mal ve mülk varlıklarına el koymaktadır. Ama AKP bunu çok iyi anlamalı ki Cizre, Sur, Nusaybin ve Silopi gibi yerleri değil kayyum, tank ve topla, hiçbir şekilde elde edemezsiniz. 

 

Kayyumlar İşgalci Gibi Belediyelere Girip Kürtçe Tabelaları İndirmektedir;

Halkın belediyelere girdiği zaman yaptığı ilk icraat belediyeleri işgal etmişçesine belediyenin tüm pencerelerini duvarlarına Türk bayrakları asmaktadır. Belediyelerde kendilerine biat etmeyen çalışanların işlerine son verip kendilerine yalakalık eden tırşıkçıları yerleştirmektedirler. Kayyumlar büyük bir askeri ve polis eşliğinde belediyeleri işgale gelmekte, buna karşı iradesini ve belediyelerini savunan halka polis ve asker saldırmakta. Bu ne çarpık bir zihniyet, askerler İstanbul Büyükşehir Belediyesini bastığında darbekar, askerlere karşı direnen halkı vatansever diye adlandıranlar, Batman ve Hakkari başta olmak üzere kayyumların atandığı diğer yerlere de askerler girince demokrasiyi getirmiş havası verilmekte. Bu darbeye karşı iradesini ve belediyesini savunan halkı da terörist diye adlandırmaktadırlar. Aynı senaryo ama adlandırma ve etiketlendirme çok ayrı. İşgale geldikleri çok belli olan kayyumlar polis ve asker eşliğinde belediyelere girmekte ve belediyelerin etrafı zırhlı araçlarla halktan ayırmakta. Halkla atanmış kayyumun arasına zırhlı araçlarla duvarlar kurulmakta. AKP ve zihniyetine sormak isterim, siz bu kayyumları halka hizmet etmeleri için atamadınız mı, hatta siz demediniz mi, eski belediye başkanları halka hizmet etmesini bilmiyorlar, biz gerçek belediyeciliği getireceğiz demediniz mi, peki niye halkın içinde değil de, zırhlı araçların arkasında saklanmaktadırlar. Belediyelere giren atanmış kayyumların anti-Kürt ve ırkçılığı hemen öne çıkmaktadır. Kürtlerden nefret eden insanları kayyum diye Cizre, Silopi, Nusaybin, Hakkari, Batman, Sur ve diğer yerlere atadılar. Bu şahıslar orayı işgal eden öncü birlikler gibi atandıkları yerlere bayraklarını dikmekteler. Kürt belediyeciler çok dilli belediyeciği yaşama geçirmişlerdi. Belediye tabelalarında Türkçe, Kürtçe ve değişik dillerde hizmet vermekteydiler. AKP’li atanmış belediyecilerin yaptıkları ilk şey Kürtçe tabelaları indirmek oldu. Bu uygulamalarda da görüldüğü kadarıyla Kürtçe’den nefretleri aleni bir şekilde dışa vurmaktadır. Sırf Kürtçeye değil Derik Belediyesi’nin tabelasında olan Ermenice yazıyı da indirdiler. Yani bu faşist devletin zihniyetinde Türkçe ışında başka bir dile yer yok, Türk dışında başka bir insana da yaşam hakkı yoktur. Kürtçe ve diğer dillere karşı olan bu zihniyet yaptığı her şeyi barış ve demokrasi adına yaptığını iddia etmektedir. Kürtlere Kürtçe konuşma ve kullanma hakkı tanımayan zihniyet kalkıp kendi resmi Twitter hesabından Kürtçe bayram kutluyor. Kürtlere Kürtçeyi yasaklıyor ama kendisi şov için kullanıyor. Ey Erdoğan kayyum atamakla bir yeri kazanıp zafer yaşamıyorsun. Kendine güveniyorsan bir erken seçim yapıp o kayyum atadığın bölgelerde nasıl tabela partisi olduğunu göreceksin. Seçim meydanında zafer kazan namertlikle değil, senin o atanmış belediye başkanın halkın arasına inemez, kendine belediye başkanıyım dedirtemez. Hiçbir şekilde kendini kabul ettiremez. Erdoğan, eğer sen belediyelerde yapılan hırsızlık, dolandırıcılıkları görmek istiyorsan kendi belediyelerine bak, kutu-kutu paracıkları götürüyorlar, DAİŞ çetelerine  belediyelerin tüm imkanlarını peşkeş çekiyorlar. Onlara kayyum atayın. Ayrıca bu ülkede kayyum atanması gereken tek makam Cumhurbaşkanlık makamı ve Hükümetteki makamlardır. Ülkeyi siz yönetemiyorsunuz, bir belediye başkanı bile sizden daha iyi görevini yapmaktadır. Belediyelerimize de, irademize de, şehrimizi de, dilimiz ve kültürümüze de dokunma ve pis ellerini çek artık…

 

Önceki İçerikSiper yoldaşı, mücadele arkadaşımız, THKP-C MLSPB savaşçısı Kadir Tandoğan (Muhammed Arslan)’nı kaybettik
Sonraki İçerikMLKP gerilla komutanlarından Canbay Dersim’de şehit düştü