“Yiyin efendiler yiyin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”
Yiyin sonunuz yaklaşıyor, yiyin öfke cesarete, cesaret sonunuz hazırlıyor…
Şehirler yerle bir oldu, insanlarımız enkaz altında inleye inleye, soğukta, açlıkla ölümü bekledi. Enkazlardan çıkabilenler çaresizlikle tırnaklarıyla enkazları kazıdı sevdiklerine, komşularına ulaşmak için..
Ama siz hırsızlar, katiller, kendinize devlet dediğiniz o kokuşmuşluğunuzla ortalıkta yoktunuz. Ortaya çıktığınızda ise baskı terörüyle çıktınız.
İnsanlarımız yek vücut acıları paylaşırken, her yanda feryatlar yükselirken siz rant hesabı yaptınız, hırsızlıklarınıza devam etiniz.
Halkımızın öz dayanışmasına saldırdınız. Feryat figan içinde insanlarımıza giden yardımları yağmaladınız, kurumlara kayyum atadınız.
Her yanda “devlet nerde” feryatları yükselirken işte siz hesaplarla hırsızlık peşindeydiniz.
Böyle durumlar için oluşturulan ve tamamıyla halkın vergileri, bağış ve emeğiyle oluşan sizin rant haline dönüştürdüğünüz Kızılay nerde diyenlere küfürler, hakaretler yağdıran, hırsızların başı bu kurumu Emine ve Binali’siyle paylaşma kavgasındaydı. Ortaya çıktı ki sadece o da değilmiş. Ortalıkta olmayan Kızılay elindeki çadırları satarak rant sağlama peşindeymiş. Hani depremi fırsat bilen soysuzlar var ya, kiraları iki katına çıkaran, gıdalarda kat kat fiyat artıranlardan da beter olduğunuz bir kez daha ortalığa serildi.
Bizim acılarımızdan rant sağlamaya devam ediyorsunuz. Lokmamızdan kestiğiniz deprem vergilerini çaldınız. İşte depremde ortalıkta olmayan Kızılay’ın nerde olduğu ortaya çıktı. Binali ve Emine kızıl ay için içinde oldukları rantı paylaşma kavgaları ve çadırları satmakla meşgulmüşler.
Günlerdir çadır bekleyen, sokaklarda kalan insanlarımıza ayıt olan çadırları satıyorlarmış…
Çadır fabrikaları olduğu halde depremzedelerin çadır ihtiyacını karşılamayanlar, ilk günden beri yardım faaliyeti yürüten Ahbap’a depremin üçüncü günü 46 milyon TL karşılığında çadır satmış. Bununlada yetinmemişler, deprem bölgesine giden Türk Eczacılar Birliğine de çadır temin etmesi gerekirken parayla satmışlar.
“Biz o akşam herkes can derdinde soğuktan donarken ‘Bu çadırları satın almalı mıyız ya da almamalı mıyız?’ lüksüne sahip değildik olamazdık da. Ve satın alıp bölgeye gönderdik. Yaptığımız her işlem kanuni ve doğru. Sonra öğrendik. Kızılay Çadır ve Tekstil A.Ş. Kızılay’ın alt iştiraki olan tüzel kişilikmiş. “ ( Haluk Levent )
Evet bunlar hissizliğin ötesinde, hiçbir onurları, insan denecek zere kadar bir yanları olmayan asalaklardır. Depremin ardından depremzedelere doğrudan çadır temin etmekle yükümlü olan bu kurumu babalarının çiftliğine çevirenler, bununla da yetinmeyip paylaşamadıkları için birbirine düşmüş katiller sürüleri.
İnsanlarımız yaşam mücadelesi verirken onlar dağıtmaları gereken çadırları satma pazarlığı peşine düşmüşler.
Bu kadar da değil, ülke dışında deprem nedeniyle yardım olarak yollanan çadırları da dağıtılmayıp depolara saklanan çadırlar AFAD logosu yapıştırılmak için bekletiliyormuş.
Bunla da bitmiyor, bu hırsızların çabaları, yardım ve kurtarmada olmayan ve geldiğinde de işi gücü kurtarma çalışması yapan ekipleri engelleyen AFAD ve her şey AFAD üzerinde olacak deyip kayyumlar atayanlar daha büyük rantlar peşindeymişler.
Enkazlar altında daha binlerce insanımız varken onlar telaşla enkazları kaldırma derdine düştüler. İnsanlarımızın yakınlarının feryat figanları arasında, eşinin, dostunun cenazesini almasını dahi çok gördüler. Kepçeleri enkaza sokup insanlarımızın bedenlerini parçaladılar, maloz muamelesi yapıp malozlara gömdüler…
İnsanlarımız enkazlar altındayken onlar enkazlarını başında ihale pazarlığına başladılar ve yaptılar. TOKİ, üç gün içinde Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Adana ve Kilis’te sekiz ihale yaptı. Tüm ihaleler kapalı kapılar ardında yapıldı. Yani yandaşa ranta dönüştürüldü, tabi yandaşla birlikte aslan payını kendisine alarak…
Telaşları vardı, tepkiler giderek yükseliyor, onlar bir an önce daha çok çalmak için acele etmeliydiler. Daha cenazeler kalkmadan depremler devam ederken yeni konutları inşaa ihaleleri çoktan yaptılar. Onlar için tek önemli nokta, doymaz egolarını tatmin etmek ve daha çok çalmaktır…
Evet beyler çalın, çırpın ülkeyi yağmalamanız yetmedi size. Şimdi deprem ve onun yarattığı yıkım üzerinde, acılarımız ve ölülerimiz üzerinde çoktan başladınız yağmaya…
Çökmeye başladınız, o sapık tarikatlarınıza ve fetva veren sapık diyanet başkanızla çocuklarımız üzerinden hesap yapmayanı, çocuklarımıza uzanan ellerinizi kiracagiz …
Ama sakın unutmayın, siz yağma, çalma, çırpma derdindeyken öfke büyüyor. Öfke kapınıza doğru sel olup akmak içinin damla damla birikiyor.
Halkımız “nerde bu devlet” diye feryat ediyorsunuz ya, işte devlet bunların peşinde sizlerin yaşamları, acılarınız üzerinden yağma, hırsızlık derdindeler.
Şimdi umutsuzluğu değil, umudu büyüteceğiz hep birlikte ve onları layık oldukları tarihin çöplüğüne gömelim…
Ve siz hırsızlar, kan emiciler, unutmayın korkuyla teslim almak istediğiniz insanlar korkuyu yok ediyor.
Siz korkun beyler korkun cesaret bulaşıcıdır.
Korkun çünkü bu kokuşmuş sisteminizi sizinle birlikte gömmeye geliyoruz…
Hakim sınıflar ve onların işbirlikçileri; Korkun, biz çok iyi biliyoruz ki, bu kokuşmuşluk sadece AKP-MHP çetelerinin değil bir bütün sizin bu faşist sisteminizdir…
26 Şubat 2023