Çok hızlı alt üstler yaşanıyor. Bir yanda ırkçı, kafa tasçı faşist şef Bahçelinin ‘barış’ adına yaptığı teslimiyet çağrıları. Ve bunu faşist sistemde beklenti içinde olan liberallerin “bir umut’ olarak kanli eli sıkma hevesleri. Bu çağrıya sarılıp Kürt halkının özgürlük güçlerine ayar vermeye çalışanlar.
Anlaşılacağı gibi tamda; ‘ati ile it izinin birbirine karıştığı’ deyimini teyit eden bir sarmal içine sürükleniyor toplum.
Büyük bir umutla uzatılan kanli ele sarılanların umutları fazla sürmeden kursaklarında kaldı desek hiçte yanlış olmaz.
Önce İstanbul Esenlerde Kürt olan CHP’nin belediye başkanı apar topar göz altına alınarak tutuklandı. Taamda ‘çözüm’ diyenlerin umuduna adeta ezercesine PKK üye olmak ve yârdim yataklık suçlamasıyla tutuklanıyordu. Daha bunun şaşkınlığı yaşanırken yeni kayyum haberleri geldi- DEM Parti yönetimindeki Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne, Batman Belediyesi’ne ve Şanlıurfa’nın Halfeti Belediyesi’ne AKP-MHP faşizmi tarafından kayyum atandı.
Faşist şef Bahçeli’nin yaptığı açıklamadan önce yerine kayyum atanan Mardin büyük şehir belediye başkanı Ahmet Türk’le telefon görüşmesi yaptığı ortaya çıktı. Yani kısacası ‘uzatılan eli sikana’ Kayyum atıyorlardı. Oda yetmedi faşist şef Bahçeli CHP’yi ‘İmralı ile DEM arasına nifak sokmakla’ suçlayarak kayyum atadıkları Ahmet Türkü savunmaya geçti.
AKP-MHP faşizminin ve faşist Bahçeli’nin sözleri üzerine birilerinin nasıl birden ‘barış’, ‘çözüm’ havalarına girdiklerini, nasıl birden yıllardır Kürdistan’da yaşanan katliamları unuttuklarını ve nasıl akıl mantık dışı demeçler verdikleri akıllarda. Aynı demeci verenler Kayyum atanınca gösterilen tepki karşisinda yaşanan terörü iyi görmelidirler. Faşist şef Erdoğan’ in; ‘sokağa çıkmaya cüret etmeyin bedeli çok ağır olur’ tehditlerini de.
Kısacası faşizmle barış masasına oturmaya hazırlananlara AKP-MHP faşist kliğince kayyum atanıyordu.
Görünen o ki dün ülkemizde yaşanan ‘barış’ süreci ve dünya mücadele tarihinde hiç ders alınmadığıdır. Faşist şef Bahçeli yaptığı tüm çağrı ya da açıklamalarda; ‘Kürt sorunu yok terör sorunu var. Öcalan gelsin meclise örgütü feshettiğini açıklasın vb vb’. Buna dört ele sarılanların kanli eli sıkması ve ‘çözüm’ beklerken gaspçı kayyumlar kapılarına dayandı.
Faşizmi ve onun sınıf karakteri doğru tespit edilmeyince, onun bugune kadar ki uygulamalarını bilince çıkarmayınca sonuç kocaman bir hüsran oluyor. İnsanlık tarihi ve özgürlük mücadelesi tarihini doğru okumayınca hüsranlar işte boyle kaçınılmaz oluyor.
Faşizmin iktidar, bir devlet biçimi olduğu ülkemizde, seçimlerin birer aldatmacadan öte olmadığı, yasa, anayasa vb her şeyin sadece bir görüntüden ibret oldugunu unutmamalıyız. Bu gerçekliği kavradığımız oranda da faşizmle bir uzlaşmanın mümkün olmayacağı, onun ‘barış, uzlaşma, çözüm’ dediğinin teslimiyet olduğunu da kavrarız.
2016’dan beridir Kürdistan da faşist devletin temel bir politika haline getirdiği kayyum politikası kavranamamış demektir. Bugüne kadar seçimle kazanılan 150 belediyeye kayyum atayan AKP-MHP faşizmi değimliydi.
Yaşananlar karşısında sistemin partisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ‘bu kötülükle mücadele edeceğiz’ derken faşizm deme cüretini göstermemesi, ya da bilinçli olarak faşizmi perdelemesidir. Faşizme faşizm diyemeyip ‘kötülük’ diyenler umut olamazlar.
Keza, AKP-MHP faşizminin ve eli kanli faşist Bahçeli’nin sözleri üzerine nasıl birden ‘barış’, ‘çözüm’ beklentisine bürünenlerde umut olmayı beceremezler.
Gerçek anlamda, kurtuluşta, özgürlükte ancak mücadeleyle kazanıla bilinir. Mücadeleyle elde edilir. Dünya insanlık tarihinde de sınıflar mücadelesi tarihinde de mücadele ve direniş olmadan elde edile bir kazanım yoktur, olmamıştır.
Sonuç olarak faşizme karşı gerçek kurtuluş, halkların özgür bir yaşam elde etmesinin biricik yolu amansız mücadeledir. Gerçek kurtuluş devrimdedir.