25 Mayıs günü ABD‘nin Minneapolis şehrinde George Floyd’un, polis Derek Chauvin tarafından öldürülmesi ve cinayet görüntülerinin sosyal medyadan yayılması bir patlamaya yol açtı. Sadece ABD’de değil tüm dünyada ırkçılığa karşı tepkiler halkların isyanına dönüştü.
Dünya halkları ayakta;”kahrolsun ırkçılık, kahrolsun faşizm, kahrolsun polis terörü, kahrolsun sistem, George Floyd benim, nefes alamıyorum”…
Bu salt ırkçılık ya da George Floyd’un öldürülmesi sorunu değildi. Bu halkların kapitalizm karşısında biriken öfkenin patlaması. Tarihsel ve sosyal olarak başta ABD olmak üzere en alttakiler olarak görülen farklı kimlik ve renkte olanlar, ezilenlerin yokluk yoksulluğa, yaşam koşullarının her gecen gün daha da kötüleşmesine, yaşam alanlarının giderek daralması, nefes alamaz hale gelmesi sisteme karşı isyan ateşini tutuşmasıdır.
Hemen hemen dünyanın her yerinde protestolar bir çığ bibi büyüyerek yayılıyor. Tüm ülkelerde George Floyd’un katledilmesiyle birlikte her ülke kendi yaşadığı sorunları ve özgürlük taleplerini de öne çıkararak sisteme karşı alanlara döküldü.
Dünya genelinde korona yasakları geçerli iken ve bu süreci fırsata çevirme çabasında olan hâkim sınıflar süreci bahane ederek özgürlük alanlarını, hakları kısıtlamak için kollamaktalar. Onların korana yasakları ve ölüm korkusuyla halkları eve kapatma şartlarına rağmen yüz binlerce insan sokaklara çıkarak hem ABD’deki ırkçılığı, hem de kendi ülkelerindeki ırkçı politikaları, sorunlarını ve özgürlük talepleriyle protesto gösterilerine başladı.
İngiltere’de ırkçılık karşıtı eylemler sürerken bu eylemlerde Bristol kentinde 18. yüzyılın başlarında ölen köle taciri Edward Colston anısına dikilen bir bronz heykel eylemciler tarafından yıkılarak nehre atıldı.
Dünya halkları ve sistem açısından yeni süreç denen bu dönem sert çatışmaların yaşanacağı, baskı ve şiddetin ön planda olacağını gösteriyor. Dünya genelinde halklara karşı tırmandırılan savaş ve hak gasplarına karşı hızla örgütlenmek ve mücadeleyi yükseltmekten başka bir çözüm yoktur. “Boğuluyorum” çığlığına yanıt olmak ve bu katiller sürüsünü kendi şiddetlerinde boğmaktan başka yol yoktur. Enternasyonal dayanışma dünya ezilen halkların özgürlük köprüsü olduğu gerçekliğiyle birlik, dayanışma ve mücadeleyi yükseltme zamanı…