Faşist rejim ülkeyi karanlığa gömmek istiyor, herkesin yalanlarına ortak olmasını istiyor. Rejimin yöneticisi AKP-MHP ülkeyi tam bir kaosa sürükledi. Faşist rejim ülkeyi yönetilebilir olmaktan çıkarttı. Eskisi gibi yönetmekte zorlanan iktidarın alanı giderek daralıp zayıflamakta. Bu gidişat karşısında hâkim sınıflarda sessiz ve tepkisiz değil. Kendi yıkımlarını önleyecek ve gelecekte sistemi temsil edecek iktidar arayışları sürmekte. Çünkü iktidarı teslim ettikleri politik İslamcı faşist AKP-MHP ülkeyi tam bir kaos ve yıkım sarmalına hapsetti. Gelinen noktada iktidarın rıza üretme, kitleleri aldatma-oyama yeteneği artık tamamen aşındı. Kuşkusuz ki bugün yaşanan tablo AKP’nin çöküş sürecini hızlandırdı. Bu süreci durdurmak ve tersine çevirmek için Kürdistan’a yönelik savaş ve Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya dahil olması, Yunanistan’la kriz vb durumları kullanarak içte milliyetçi şoven duygularla gündem saptırılmakta. Diğer yanda ise faşist yasa, yasak ve yöntemleri derinleşerek ilerliyor. TBMM’ye getirip komisyondan geçirdikleri faşist dezenformasyon yasa tasarısı yeni bir sansür yasası olarak karşımıza çıkıyor ve politik İslamcı faşist rejimin tahkim edilmesi anlamı taşıyor.
Ana akım medyayı kendi tekelinde toplayan faşist iktidarın halklarımızı manipüle etmeyi başaramamıştı. Havuz medyasının kustuğu tüm yalanlar, giriştiği tüm dezenformasyon etkisiz kalmıştı. Sosyal medya iktidarın ana akım medyası karşısında yeni bir medya gücü olarak öne çıktı. Onların yalanları ve politikalarının teşhirinde önemli bir rol oynamaya başladı. Bu gerçeklik karşısında faşist iktidar bugün yeni internet yasasıyla halklarımızın elindeki bu imkânı etkisiz kılmak istiyor.
Kaos ve krizle yönetemez duruma gelen iktidar, halka ve özgür basına yönelik susturma politikasını tüm yoğunluğuyla sürdürüyor. İktidarın susturma politikası çerçevesinde her zaman olduğu gibi önceliğinde muhalifler ve Kürtler gelmektedir. Bu sebeple her gün tutuklanan ve darp edilen basın emekçilerine 16 Kürt gazetecinin daha tutuklanması eklendi. Faşist iktidarın politikalarını teşhir eden, yalanlarını deşifre eden muhalif gazeteciler toplumun dili, gözü ve kulağı olduğu için onlar açısından susturulması gerekenlerdir.
Faşist rejim çıkmaza girdikçe saldırı politikalarını da tüm topluma yaymakta. Her kesime yönelik olarak sürdürdüğü susturma politikasına salt muhalif ve gerçeklerin peşinde olan basın emekçilerine değil halkının ruhu olan müzik ve Kürt müziğini engelleme, müzisyenlerini susturma yönünde sistematik bir saldırı içinde. Kendisiyle olmayan sanatçıların konserleri iktidarın baskılarından dolayı iptal edilmekte, sanatçılar saldırıya uğramakta, kovuşturmaya ve hapse maruz kalmaktalar.
Siyasal alana yönelik saldırı ve susturma terörü uzun yıllardır tüm hızıyla sürüyor. Siyasal-demokratik mücadele yürüten toplumsal mücadele dinamikleri çok ağır saldırılarla hep yüz yüze kalmaktadır. Muhaliflerin çoğu zindanlarla tehdit edilmekte, zindanlar dolup taşmaktadır. Siyasal ve toplumsal kurumlar üzerinde eşi görülmemiş bir zulüm, tarihsel olarak hep estirile geldi.
Bu zulmün, insanlık dışı uygulamaların temelinde yatan ise faşist iktidarın eskisi gibi yönetmekte zorlanan ve toplumsal hegemonya alanı giderek daralıp zayıflayan AKP-MHP faşist iktidarı kendi bekası için çare arıyor. Politik İslamcı faşist şeflik rejimini iktidarda tutabilmek amacıyla tüm siyasal biçim ve imkanlara başvuruyor. Kuşku yok ki, faşist iktidar siyasal karakterine uygun yol ve yordamlara müracaat edecektir. AKP-MHP bloku da tam olarak bunu yapıyor. Faşist yasa, yasak ve yöntemlerde derinleşerek ilerliyor. TBMM’ye getirip komisyondan geçirdikleri faşist dezenformasyon yasa tasarısı yeni bir sansür yasası olarak karşımıza çıkıyor ve politik İslamcı faşist rejimin tahkim edilmesi anlamını taşıyor.
Sosyal medya alanıyla ilgili pek çok yasal düzenleme yapan faşist iktidar, bu kez internet haberciliğini hedef alıyor. Devrimci, sosyalist, yurtsever ve muhalif internet/dijital basınını hedef alan kopkoyu sansür yasasıyla emekçilerin, yoksulların ve bir bütün olarak muhaliflerin sesi susturulmak isteniyor. Muhaliflerin haber alma hakkı yok edilip gasp ediliyor. Aynı biçimde düşünce ve ifade hakkı, siyasal propaganda hakkı ortadan kaldırılıyor. Siyasal iktidarı hedefleyen her eleştiri ve teşhiri dezenformasyon olarak değerlendiren yeni internet yasası, sol-sosyalist ve devrimci basının gerçekleri yazmasını ve yaymasını engellemeyi amaçlıyor. Faşist dezenformasyon yasası haber, ifade ve propaganda hakkının sınırlarını yeniden belirliyor. Sansürü ve Oto sansürü dayatıyor. Faşist şeflik rejiminin belirleyip dayattığı internet yayınının sınırlarını tanımayan ve gerçekleri yazan özgür basın emekçilerine hapis cezaları öngörüyor.
Faşist devletin temsilcisi AKP-MHP faşist iktidarına tüm saldırı politikaları ve sansür yasası olarak gündeme getirdikleri dezenformasyon yasa tasarısı karşı devrimci-sosyalist basın, özgür basın dün nasıl susmadıysa bugünde susmayacak. Onların sıkıştıkları, ya da toplumsal muhalefetin yükseldiği her dönem baş vurdukları sansüre ve hapis cezalarına boyun eğilmedi. Önümüzdeki dönemde özgür basın ve sömürülen kitleler, muhalifler faşist şeflik rejimine ve onun temsil ettiği faşist devlete karşı mücadele, direniş ve gerçekleri haykırmaktan vaz geçmeyecektir. Özgür basın, devrimci-sosyalist basın Kürt ulusunun, kadınların, işçilerin, gençlerin, tüm toplumun sesi olmayı sürdürecektir.
25 Haziran 2022