DEVRİM YOLUNDA YİTİRDİKLERİMİZİ UNUTMAYACAĞIZ

Bizlere hüznüyle, direniş ve mirasıyla büyük birikimler bırakan bir Mart ayını daha yaşıyoruz.

Mart ayı salt hüzün değildir, umuttur, sevdadır, geçmişten geleceğe uzanan bizlerin yarınlara yürüyüşümüzde rehberdir. Mart ayı devrim mücadelesi yürüten herkes için tarih izdüşümleriyle doludur. Mart ayı içimizi burkan kayıplarımızla birlikte, onların bizlere bıraktıkları destansı direniş ve manifestolarla doludur. Sosyalizmin kuramcısı Karl Marks’ı ve uygulayıcısı Stalin’i yürüklerimize, bilincimize gömdüğümüz aydır Mart. Proletaryanın egemenlere korkulu rüyalar yaşattığı ilk muzaffer başkaldırı Paris Komünü’nün tarihidir. Kürt halkının başkaldırı, kavga, özgürlük simgesidir. Öğrenci gençliğin anti-faşist mücadelesini engellemek için faşizmin gerçekleştirdiği 16 Mart katliamı, faşizmin saldırılarının gelecekteki boyutunun göstergesi olmuştur ve bu katliam karşısında gençliğin tavrı, anti-faşist mücadelede bir dönüm noktasıdır. Kürt halkının katliamlardan geçirildiği, Halepçe’dir, Dersim isyanıdır. Diyarbakır zindanlarında bedenini ateşe veren Mazlum Doğan’dır. Dünya Emekçi kadınlarının, “kavganın da sevdanın da yarısı biziz” deyip destanlar yarattığı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günüdür. 12 Mart Gazı ve Alevi halkımıza karşı bir kez daha katliam provalarının adıdır. Sosyalist cumhuriyetlerin bir bir dağıldığı ve sosyalizmin dünya çapında yenilgi yaşadığı bir süreçte; tırmanışa geçen tasfiyecilik, inançsızlık ve inkarcılık rüzgarları karşısında, davaya ve ideallere sarılmanın simgesi 6 Mart’ta Bedri, Gürcan, Menekşe, Ali, Asiye, Rıfat’ın devrim bayrağını inadına dalgalandırma tavrıdır.

Türkiye ve dünya devriminde yeni ufuklar açan THKP-C ve onun önderi Mahir çayan ile yoldaşlarının  Kızıldere’de yarınlara umudun, insanlığın, yoldaşlığın, dostluğun, gelecek sosyalizme inancın, hesapsız fedakarlığın, adanmışlığın simgesidir.

Bugün içinde geçtiğimiz faşizmin azgın saldırıları karşısında gelecekte geleceğe şiarıyla faşizm karşısında çaresiz değil zengin deney ve bırakım sahibiz. Gerek uluslararsı gerekse ülkemizde, emperyalist-kapitalist sitemin kriz ve saldırılar onun uzantısı ülkemizdeki faşist baskı sürecinde geçmişimizde aldığımız güç ve birikimle faşizmi yenme konusunda bir kez daha bilinç ve karaladığımızın tazelendiği ayıdır Mart.

Mart bizimdir…

6 Mart 1993’te Bedri Yağan, Gürcan Özgür Aydın, Menekşe Meral, Asiye Kasap ile Rıfat Kasap bulundukları daireye baskın yapılarak, Diyarbakır’da özel olarak getirdikleri itirafçı çetelerle birlikte devletin katıl polisleri işkence edildikten sonra bedenlerine sayısız kurşun sıkılarak katledildiler. 7 Mart’a gözaltına alınan Ali Kırlangıçlı Gözaltında Kayıplar listesine eklendi. Mücadele tarihimize 6–7 Mart Başeğmezlığın, düşman karşısında karalığı ve davaya adanmışlığın günü olarak altın harflerle islendi. Kızıldere’nin iz düşümleri ve devamcısı olarak bayrağı dalgalandırdılar…

Mart ayı her zaman yeni direnişlere gebe olduğu gibi, adeta devrimci değerlerin de bir simgesi olmuştur. Egemenler karşısında, tüm bu değerler, devrimciler ve ezilen halklar açısından umudun, geleceğe özlemin simgesi olarak her zamankinden daha çok anlam ve önem kazanmaktadır.

Bugün içinde geçtiğimiz zorlu süreçte insanlığın geleceğini karartmak isteyenlerin karşısında, bu değerlerin her zamankinden fazla sahiplenilmesi gerekiyor. İnsanın insan olmaktan çıkarılıp adeta hayvanlaştırılmaya çalışıldığı, her türlü değersizleşmenin, çürümenin derinleştirilmek istendiği, egemen sınıfların korkulu rüyası olmaya devam eden sosyalizmin emekçi halkların umudu olmaktan çıkarılmak istendiği bir süreçte, sosyalizmi yeniden insanlığın tek seçeneği haline geldiği süreçte Mart’a sürdürülen direniş geleneği, Mart ayının tüm değerlerini yaşamda gerçeğe dönüştürme sürecidir.

Bunun içindir ki bizimdir Mart

Marks’ıyla, Stalin’iyle, Dersim’iyle, Diyarbakır’ıyla, Newroz’yla, 8 Mart’ıyla, Kızıldere, 6 Mart’ıyla, 16 Mart Halepçe ve Beyazıt, 12 Mart Gazı ve Alevi halkımıza karşı bir kez daha katliamıyla bir bütün olarak ülkemiz ve dünya devrim mücadelesine damga vuran Kızıldere manifestosuyla bizimdir!

Ezilen halklarımıza gözdağı vermek için her türlü zülüm uygulayan, geleceğimizi ipe çekmek isteyen emperyalistler ve onların işbirlikçisi kuklalarının oyunlarını bozmak, onların tüm çirkinliklerini ortaya sermek için yaşamlarını feda etmekten zerrece çekinmeyenlerin manifestosudur Mart. Devrimci dayanışmanın, dostluğun, yoldaşlığın simgesidir.

Yeni bir Mart ayında, devrim yolunda yitirdiğimiz tüm şehitleri saygıyla anıyoruz. Onlar yolumuzu aydınlatmaya devam edecek ve zafer onların yarattığı değerler üzerinde şekillenecek.

107 yıl önce Karl Marks’ın mezarı başında Engels şöyle demişti: “Adı ve davası yüzyıllar boyu yaşayacak!”

Tarih, Engels’i doğruladı. Ve  bu Mart’ada, tüm devrim şehitlerini anarken, büyük bir inançla diyoruz ki; insanlık var olduğu sürece onların adı ve davası yaşayacak.

Adaletin, saflığın, temizliğin, insan olmanın, fedakârlık ve adanmışlığın, yaratılan değerleri sahiplenmenin, kavganın ve özgürlüğün ayıdır Mart!

7 Mart 2021

Önceki İçerikDimitris Koufontinas yaşam savaşında!
Sonraki İçerikKadınlar her yerde