Deprem değil rant düzeninin katliamını, Asla unutmayacağız

6 Şubat Maraş merkezli depremleri üzerinden bir yıl geçti. AKP ve MHP faşist iktidarı, halkın yaralarını sarmak bir yana bu yaşananları ranta çevirme peşinde. Toplanan yardımlar, halkta deprem vergisi olarak alınan paraları çalanlar, kızıl ayin kan, çadır satması yetmedi yıkılan şehirlerin ve arazilerin üzerine leş kargaları gibi uçuştular. Meydanlarda söyledikleri yalanlar; “bir yılda tüm konutları yapacağız” diye sözler verdiler, vaatlerde bulundular; fakat geçen sürede yapacağız denilen 317 bin konuttan ancak yüzde 13’üne yaptılar. Bir yıl oldu depremzedelerin yaşam koşullarında değişen pek bir şey olmadı. Değişen bir şey varsa oda kısmen çadırlarda konteynerlere geçmektir ki oda çok küçük bir kesim.

Depremin birinci yıl dönümünde yaklaşan yerel seçimlerin derdine düşenler, halkın yaşamını, canını hiçe sayarak yine rant kavgasında. Depremin yıl dönümü nedeniyle deprem bölgesine giden faşist şef Erdoğan Hataydı halkı tehdit etti; “”Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı” diyor faşist şef, kısacası oy yoksa yardımda yok” Peki senin elinde olan yerel yönetimlerinin olduğu deprem bölgelerde durum farklımı diye sorsak, nafile çünkü her şeyleri yalan ve rant üzerine kurulu.  Bu iktidar, bu sistem halkın değil bir avuç kan emicinin sistemi oldugunu kendi ağızlarıyla itiraf ediyorlar.

Bunun içindir ki deprem bölgesinde halkımız bir kışı buza tutmuş çadırlarda, yağmurla, çamurla, açlıkla koyun koyuna acılar içinde geçirdi. Ve bir kez daha halkımız seçimlerde oy tehdidiyle yüz yüze. Bu sistemin haklara sunacağı bir şey olmadığını kendi ağızlarında itiraf ediyorlar. Ayakta kalma, yaşam savaşımından kazanan taraf olarak çıkan olmak istiyorsak, halkların dayanışmasıyla umudunu yitirmeden, örgütlenerek yaralarını tedavi etmeye çalışmalıyız.

Depremle birlikte devletin ilgisizliğinin altında kalan depremzedeler ilk haftalarda ufak tefek bazı yardımlar aldılarsa da geçen zaman vicdanlardaki sızıyı çabuk unutturdu ve iyiden iyiye yalnızlığa itildiler. Ta ki, depremin yıl dönümüne kadar. 6 Şubat propaganda malzemesi yapılmak ve sonra yeniden unutulmak üzere bir günlüğüne hatırlayacaklar.

Depremin birinci yıl dönümünde, zorlu yaşam koşullarını iyileştirmek için hiçbir şey yapmayan, bir de üstüne bürokrasileriyle, yolsuzluklarıyla, “torpilli”leriyle yapılabileceklerin önünde engel oluşturan faşist rantçı sistem, yüzsüzlükleriyle “vatandaşları”nın arasına deprem illerine gidiyorlar. Ama hiçbirinin bir derde çare olmak ya da bir sorunu çözmek gibi bir çabası yoktur. Onlar kendi reklamlarını yapmanın peşindeler. Ortada duran gerçekliği bizzat bu gerçekliği yaşayanlara güllük gülistanlık bir tablo çizerek, ne büyük fedakarlıklar ve hizmetler yaptıkları yalanlarıyla süsleyerek anlatıyorlar

Onların tüm derdi yolsuzluklar cennetinde, en fazla rant elde etme kavgasının deprem bölgesinde daha bir hırsla sürdürüldüğüne her kes tanıktır. Üç-beş kuruş rüşvet karşılığı akıl almaz imar planlarına imza atanlar, rant için çıkarılan imar afların yarattığı sonuç olan on binlerce ölümden en ufak bir rahatsızlık duymadıkları gibi bunu yeni bir yerel seçim çalışmasıyla daha da artırarak sürdürüyorlar.

Daha fazla kâr uğruna malzemeden, el emeğinden çalarak yaşadıkları evleri halkımıza mezar eden inşaat şirketlerine bölgedeki yeni inşaatların ihalelerinin verilmesinde sakınca görmüyorlar. Mevzuat ihale dışı bırakılmalarına olanak tanımıyormuş!.. Ama aynı mevzuat, bir suçlunun suçunu ört bas etmesi telaşıyla, 150 bine yakın ölümün, binlerce kayıp çocuğun akıbeti, onlarca şehrin yerle bir olmasını görmüyor.

Deprem bölgelerinde devletle sistemin ürettiği soyguncular-rantçılar arasında sıkışan halkımız yitirdiği umutlarını yeniden yakalayabilmek için kabaran öfkesiyle sorumluların karşısına dikilmeliyiz, kendisini bu koşullara mahkûm edenlerin yakasına yapışmalıdır.

Depremin değil sistemin rantçı politikaları onlarca şehri ve on binlerce insanimizin katliamına sebep olanların yalanları, iki yüzlükleri ortada. Yeni bir yerel seçimde bu rantçı sistem ve onun düzenine karşı öfkeyi örgütlemeye, hesap sormaya yöneltmeliyiz. Sistemin rantçı seçim hokkabazlıklarının bir parçası, ya da halkların ümutlarının, değerlerini pazarlık masalarına sürülmesine göz yummamalıyız.

Kendisini İnsani değerlerini yitirmemiş, bencilliğin iliklerine kadar işlemesine izin vermemiş, dünyanın dört bir yanındaki, iyi yürekli insanların desteklerine, yardımlarına bile göz diken, açıkça hırsızlık yapan sistemden hesap soralım. Acılarımız, ölülerimiz üzerinden siyasi rant elde etmek isteyenlere hak ettikleri cevabı verelim.

Öldüren deprem değil, rantçı, faşist sistemdir…

Hep birlikte bu faşist sistem ve rant düzeninden hesap soracağız…

Unutmak yok, affetmek asla!

Önceki İçerikHatay Depremzede Derneği: Biz sadece ölmedik, öldürüldük de…
Sonraki İçerikErzincan’da tasarlanmış, planlanmış cinayet