Kanla yazılıyor tarih en önde yürüyenler, ateş çemberine ilk atılanlar düşüyorlar en önce. Umutla, inançla, dirençle besliyorlar toprağı. Karanfiller, yediveren gülleri, kardelenler daha gür, daha canlı boy versinler diye kanlarıyla suluyorlar.
Her yoldaşım, umudum, sevdiceğim; geleceği halkımın
bir sevincine yüreğimi veresiyim…
Hey gülüm, dostum, candaşım
bir gülüşüne canımı veresiyim…
Böylesine sakınırım seni ve gülüşünü ve sevincini
kendimden bile sakınırım sımsıcak umutlarını
Varsın gülüşüne binlerce kurşun sıksan ölüm
Unutmayasın ki umuda kurşun işlemez gülüm…
Evet gülüşüne binlerce kurşun sıkılan kızıla çalmış kor yürekleri anıyoruz bugün.
Bakın şu güneşten düşen ateşe
Milyonlarca kırmızı yürek yanıyor
Sen de çıkar göğsünün kafesinden yüreğini
Şu güneşten düşen ateşe fırlat
Yüreğini yüreklerimizin yanına kat…
Ölüm ürkütmesin seni
Umutsuzluğu cellatlara bırak
Yılgın türküler söylemek de
Çünkü yürüyor umudun ordusu
Umutsuzluğu kurşuna dizerek…
Bir nehir gibi halkın umudu. Ve o nehri besleyen sular vardır. Karanlığın bekçileri, umudun cellatları durdurmak isterler bu suları. Engeller dikerler önüne, çağlamasın, kurusun isterler. Ama bilmezler ki, durmaz bu akış. Önü kapanan sular birikir, kabarır, taşar ve yıkar geçerler engelleri, eklenirler nehrin gümbürtüsüne. Ve hep birlikte ulu dağları, ıssız vadileri aşıp ulaşırlar okyanusun enginliklerine.
İşte böyledir halkın umudu da. Milyonlar düştü bu kavgada. Acıya kesti yürekleri. Çoğaldıkça çoğalır, çağladıkça çağlar acılar. Ve çoğalan acı, günü geldiğinde taşar, sarsar yeryüzünü. Milyonlarca, milyarlarca yüreğin yeryüzünü sarsmaya hazır uğultusu depremler yaratır, yıkar köhnemiş iktidarları. Kimileri düşer kavgada, yenileri alır yerlerini, canına can, sesine ses katar.
Deli bir ırmak gibi akmalı
Adına yaşamak dediğimiz sarsıntılar
Sarsıntılar akmalı anılar diye
Ve ölüm
bir gök gürültüsü gibi gelmeli gelecekse…
İşte böyle geldi ölüm bizimkilere. Çünkü bizimkiler inançları uğruna ölümün eşiğine bükülmeden duranlardır.
Kardeşler, halkın kardeşleri!..
Başlayınca bu yolun onurlu yolculuğu,
Ancak yaşamakla varılan duygu da konaklar.
Ve ancak yürüyerek söylenir şarkılarımız..
Çünkü adım, adım direnişti ezgisi.
Birlikte diz bağında, dudakta ateşlendi
Ve koşa-kucaklaya
Ve yumruklaya, yumruklaya
Haklı ve mazlum olanın uyuşuk omzunu
Uyarmak için kuvvetli ve zalime karşı,
Nice sarp yerlerden geçildi buraya kadar.
Ve buradan daha da dikleşerek
Dinmeden, dinlenmeden
Dişe-diş, dövüşe, dövüşe YÜRÜNECEK!..