Çözüm sokakta, çözüm mücadelede, birlik dayanışma mücadele günü 1 Mayıs’ta emeğin gücünü gösterelim!
Emeğinden başka hiçbir şeye sahip olmayan emekçiler açısından özel bir gündür 1 Mayıs. Yaşamı yeniden üretenlerin, işçilerin, köylülerin, memurların, aydınların, sanatçıların, kadınların, gençlerin, tüm emekçilerin birlik, dayanışma, mücadele şiarlarıyla kendi varlıklarını, güçlerini ortaya koydukları bir gündür.
Fabrikalardan, tarlalardan, işyerlerinden, varoşlardan alanlara akıp “Yaşasın 1 Mayıs”, “Bijî yek Gulan” sloganını haykırmanın, emperyalizme, kapitalizme, faşizme sömürü ve zulme direnmenin günüdür 1 Mayıs.
Ekmeğimizi, aşımızı, umudumuzu, kısacası ellerimizle, emeğimizle yarattığımız yaşamı gasp etmek isteyenlere karşı mücadeleyi daha da yükseltmenin adıdır.
Burjuvazi işçi sınıfının, emekçilerin gücünü en somut biçimiyle 1 Mayıs’larda görür. Bu nedenle her 1 Mayıs egemen sınıfların kabuslar içinde titrediği tarihsel bir gündür.
Emperyalist-kapitalist sistem emekçi halkların tüm kesimlerini açlığa, yoksulluğa mahkûm ediyor. Bu da yetmiyor, geleceğimizi de ipotek altına alıp yok etmeyi hedefliyor. Dünyanın her yanında giderek kapitalizme ve sömürü düzenine karşı işçi sınıfı ve ezilenlerin direnişi yükselmekte.
Emperyalist haydutlar ve ülkemizdeki faşist yönetim, geleceğimizi yok etmek, daha çok köleleştirmek için yaşamlarımızı daha da karartmak için adımlar atıyorlar. İçinde bulundukları açmaz ve her geçen gün derinleşen krizi aşmak üzere her gün yaşamamızı daha da karartacak kararlar alıyorlar. İflas eden neoliberal politikalarının iflasıyla ülkemizin yer üstü ve yer altı tüm kaynakları Arap şeyhlerine ve emperyalistlere peşkeş çekilmekte.
Yolsuzlukların, hırsızlıkları iyice ayyuka çıkmış, çürüyen bu sistemin yöneticileri şatafatlı yaşamlarını her geçen gün daha da büyütmekteler. Giderek çeteleşen devlet, yaşanan deprem ve yüz binlerce insanımızın ölümüne seyirci kalırken, bunu da ranta çevirmekten geri kalmadılar. Her gün yaşanan zamların faturasını işçi-emekçi halkımıza keserek elimizde avucumuzda kalan son kırıntılara da göz diken egemen sınıflar, hergün daha da yükselen enflasyon, müthiş bir yükseliş içine giren zamlara rağmen, işçilerin karşısına refah, ülkenin daha da zenginleştiği vb pervasız nutuklar atabiliyorlar. Artık dayanılmaz hale gelen yaşam koşulları karşısında yükselen tepkiler ise terör dalgasıyla karşılanıyor. Sokaklara çıktığımızda coplar, panzerler, gözaltılar bekliyor bizleri. Yaşanan is kazaları (katliamları) dediğimizde, işten atma tehditleriyle sindirmeye çalışıyorlar.
Diğer yandan, oligarşinin teslim alma politikalarına boyun eğmeyi reddederek direnen devrimci tutsaklar, cezaevleri hücrelerinde tüm halkımızdan tecrit edilip ölüme, sakatlıklara terk ediliyor. Bugüne kadar onlarca tutsak şehit düşerken, onlarcası da sakat bırakıldı. Yüzlerce tutsak ise geri dönülmez bir noktada, ölümün eşiğinde, oligarşinin emperyalizm destekli saldırısı önünde bedenleriyle barikat oluşturma savaşını sürdürüyorlar.
Tüm bunlar emperyalizmin küreselleşme adı altında piyasaya sürdüğü neoliberal politikalar ve iflas eden bu uygulamalarının birer parçasıdır. Emekçileri köleleştirmeye çalışmakla, soframızdaki son kırıntıları gasp etmeye yeltenmekle yetinmiyor. Bir dönemler bolca İnsan hakları, demokratikleşme demagojileri arasında kapitalizmin ilericiliği masallarını anlatıp, ideolojilerin, sınıfların ve sosyalizm gerçeğinin tarih sahnesinden bir daha geri dönmemecesine silindiğini iddia ediyorlardı. Bu yolla ideallerimize, umutlarımıza, geleceğimize saldırıyorlardı. Hakkı, hukuku adaleti, onuru, kişilikleri, kısacası insana ait olan her şeyi imha etmeye giriştiler. Ama onların tüm ideolojik saldırıları ve politiklerinin iflasıyla dünyada her gecen gün sosyalizm umudu hızla gelişmekte, büyümekte.
Ancak baskı ve sömürünün olduğu her yerde başkaldırı ve mücadele de vardır. Örgütlenip mücadele ederek kölelik zincirlerini parçalayanların zaferleriyle yazılmıştır tarih. 1 Mayıs bu mücadele geleneğinin en şanlı sayfalarından biridir. Bunun nedenle, faşizm 1 Mayıs’ta her yıl daha saldırganlaşır. Bu da yetmez, sarı sendikaları ve düzen partilerini devreye sokarak 1 Mayıs’ların nacizane kutlamalar sınırlarına hapsetmeye çalışır.
1977 1 Mayıs’ında onlarca emekçinin katledilmesi, giderek yükselen sınıflar mücadelesinin egemenlerin yüreğine saldığı korkunun sonucuydu. Hemen her yıl yasaklarla, fiili saldırılarla 1 Mayıs’ların kutlanmasını engellemek istemelerinin altında yatan da bu korkudur. Çünkü emperyalizm ve faşizmin Türkiye halklarını köleleştirme hedefli saldırılarını geri püskürtebilecek tek güç işçi ve emekçilerin gücüdür.
Bu 1 Mayıs’ta tek adam diktatörlüğü ve onun faşist sistemini lime lime döküldüğü Maraş merkezli gerçekleşen deprem katliamı ve onun yarattığı yıkımın tüm acılarıyla sürmekte. Diğer yanda gündeme gelen 14 Mayıs’ta gerçekleşecek olan genel seçim gündemi ile karşılıyoruz. Tüm çabanın sermayenin sistemini kurtarmak ve halkların öfkesini, kinini seçim aldatmacasıyla sisteme kanalize etmek olduğu her yanıyla ortada.
Halkların ve işçi sınıfının tüm yaşadıkları baskı, yokluk, yoksulluk ve yıkım karşısında seçimlerin bugüne kadar olduğu gibi, bugün de hiçbir çözüm sağlayamayacağı ortada. Bunun için 1 Mayıs’ta emeğin gücünü göstermek ve gerçek kurtuluşun devrimde, sosyalizmde oldugunu tüm gücümüzle ortaya koymalıyız.
1 Mayıs ideallerimizin ve umutlarımızın karartılmasına hayır demenin günüdür.
1 Mayıs geleceğimizin ipotek altına alınmasına izin vermeyeceğimizi göstermenin günüdür.
1 Mayıs’ta işsizliğe, yokluğa, yoksulluğa karşı, faşizme karşı yaşasın sosyalizm demenin günü.
1 Mayıs’ta faşist baskılara ve işgalci, sömürgeci savaşa hayır, Kürt halkı yalnız değil demenin günü.
Tarih tüm yenilgi ve zorlu süreçlerin kararlılık ve mücadele dinamizmini yitirmeden sürdürülmesiyle zafere dönüştüğüne çokça tanıklık etmiştir. Bugün de yaşanan yıkım ve baskı zulmünü yenecek olan kapitalizmin mezar kazıcısı proletaryanın zafere erişmesinin önünü kesemeyecektir. Yeter ki sahte umutlara, sistemin gölgesine sığınmadan sınıfın bağımsız politika ve ilkeleriyle, mücadele kararlığında taviz vermeden mücadeleyi sürdürelim.
Geleceğe umutla bakmak, özgür bir dünyada insanca yaşama özlemini bir ütopya olmaktan çıkarıp gerçeğe dönüştürmek bizim ellerimizdedir. Kendi gücümüzle, kendi örgütlülüğümüzle ve kendi mücadelemizle fethedeceğiz geleceği.
Yaşanılan tüm acılara, verilen onca bedele rağmen, 1 Mayıs’ları meydanlarda kutlama kararlılığımız; 1 Mayıs’ları birlik, dayanışma ve mücadele gününe dönüştürme hakkından inatla ve cüretle vazgeçmeyişimiz bundandır. 1 Mayıs 1977 de katledilen işçi kardeşlerimiz olmak üzere, 1 Mayıs 1989’da Şişhane’de katledilen Mehmet Akif Dalcı ve 1996’da Kadıköy‘de katledilen Dursun Odabaşı, Hasan Albayrak ve Yalçın Levent’e sözümüzdür, mutlaka ama mutlaka başaracağız, sizlerin uğruna yaşamınızı feda ettiğiniz 1 Mayıs’ı zafere taşıyarak özgür kızıl 1 Mayıslara ulaştıracağız…
Bunun için, her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyadaki tüm sınıf kardeşlerimizle birlikte, alanlarda buluşup zulme ve sömürüye karşı mücadele sloganlarımızı haykıralım.
YAŞASIN 1 MAYIS!
BİJÎ 1 GULAN!
YAŞASIN SOSYALİZM!
YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!
KAHROLSUN FAŞİZM, YAŞASIN MÜCADELEMİZ!
22 Mayıs 2023