Büyük devrimci ve yazar Vedat Türkali, binlerin katıldığı cenaze töreni ile eşi Merih Pirhasan’ın yanına kendi sesinden seslendirdiği “Bekle Bizi İstanbul” şiiriyle defnedildi.
Sosyalist önder ve yazar Vedat Türkali’nin cenazesi binlerin omuzlarında,”Yaşasın halkların kardeşliği”, “Biji biratiya gelan” ve “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” sloganları eşliğinde Zincirlikuyu Mezarlığı’na getirildi. Yapılan saygı duruşunun ardından Türkali, “Davamızın şairi Vedat Türkali” sloganı eşliğinde 3 yıl önce yaşamını yitiren eşi Merih Pirhasan’ın yanında toprağa verildi.
Defin işleminden sonra 38 yıllık arkadaşı eski milletvekili ve insan hakları savunucusu Akın Birdal bir konuşma yaptı. Türkali’yi unutmayacaklarını ve onun gösterdiği yolda yürüyeceklerini söyleyen Akın Birdal, “Rahat uyusun, yoldaşları hayallerini gerçekleştirecek. Bu topraklara barış gelecek” diye belirtti.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, “Bizden sonraki onlarca nesli besleyecek bir yazar elbette adı sanı kalacak” dedi. Demirtaş, “Barış demenin, özgürlük demenin, ölümü göze almış bir şairden söz ediyoruz. O barış savunuculuğunu en iyi şekilde temsil etmiş yegane isimlerden biri” diye konuştu.
Konuşmaların ardından, Türkali’nin kendi sesinden “Bekle Bizi İstanbul” şarkısı dinletildi.
İstanbul
Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
Binbir direkli Halicinde akşam
Adalarında bahar
Süleymaniyende güneş
Hey sen güzelsin kavgamızın şehri
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Bakışlarımda akşam karanlığın
Kulaklarımda sesin İstanbul
Ve uzaklardan
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
Plajlarında karaborsacılar
Yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
Meyvesini birlikte devşirirler
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
Et tereyağı şeker
Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
Yumurta masalıyla büyütülür çocukların
Hürriyet yok
Ekmek yok
Hak yok
Kolların ardından bağlandı
Kesildi yolbaşların
Haramilerin gayrısına yaşamak yok
Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
Ve sen
Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi
Seni öldürürler
Seni sürerler
Buhranlar senin sırtından geçiştirilir
İpek şiltelerin istakozların
ve ahmak selameti için
Hakkında idam hükümleri verilir
Haktan bahseden namuslu insanları
Yağmurlu bir mart akşamı topladılar
Karanlık mahzenlerinde şehrin
Cellatlara gün doğdu
Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
Bir kalem yazın vardır
Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
Söylenmez
Haramiler kesmiş sokak başlarını
Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
Haramilerin elinde
Ve mahzenlerinde insanlar bekler
Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bulutların ardında damla damla sesler
Gülen çehreleri ve cesaretleriyle
Arkadaşlar çıktı karşıma
Dindi şakalarımın ağrısı
Bir kadın yoldaş tanırdım
Bir kardeş karısı
Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
Gebeliğin dokuzuncu ayında
Aç kurtların varoşlara saldırdığı
Tipili bir gece yarısı
Sırtında çok uzak bir köyden indirdi
Otuzbeş kiloluk sırrımızı
Zafer kanlı zafer kıpkırmızı
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bekle bizi
Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
Mavi denizlerine yaslanmış
Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
Ve bir kuruşa Yenihayat satan
Tophanenin karanlık sokaklarında
Koyunkoyuna yatan
Kirli çocuklarınla bekle bizi
Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
Bekle dinamiti tarihin
Bekle yumruklarımız
Haramilerin saltanıtını yıksın
Bekle o günler gelsin İstanbul bekle
Sen bize layıksın