Türkiye-Yunanistan arasında son olarak Ege’de ekseninden başlayan gerilimin pek çok boyutu var. Öncelikle iki ülkede de sağcı faşist yönetimlerin seçimler öncesinde milliyetçilik kartını oynamasının yanında asıl olarak meselenin küresel boyutu da söz konusu. Ukrayna savaşıyla Rusya’yı çevreleyen ABD için Ege ve Doğu Akdeniz’deki üsler önemli birer sıçrama tahtaları. Girit’in yanında Türkiye sınırındaki Alexandrapoli kentine yapılan askeri yığınak ve adaların silahlandırılması Ankara’nın tepkisini çekiyor. Kıta sahanlığı, adaların statüsü, silahlanma, Doğu Akdeniz’deki deniz anlaşması derken iki ülke arasında gerilim ve restleşmelerin sonu gelmiyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Libya-Türkiye hidrokarbon anlaşmasını eleştiren Atina için “Öyle bir acınacak duruma düştüler ki diğer ülkelere gidip ağlıyor, yalvarıyorlar. Yunanistan ise Türkiye’de duyduğu rahatsızlık karsisinda benim arkamda ABD, AB var deyip durmayın. Kalimera diyoruz. Karşında güçlü bir Türkiye var” ifadelerini kullandı. Atina ise Türkiye’nin gerilimi tırmandırarak bundan yararlanmaya çalıştığını ileri sürdü. Karışlıklı açıklamalar ve suçlamalar sürerken meselenin asıl perde arkası örtbas ediliyor.
İki ülke arasındaki gerilim kuşkusuz sürpriz değil gerek iki ülkenin hakim sınıflar gerekse başta ABD emperyalizmi olmak üzere uluslar arsı güçler her ihtiyaç duyduğunda Ege Denizi, Kıbrıs, Doğu Akdeniz gibi sorunları 50-60 senedir devam eden çözümsüzlüğe sürükleyerek kullanmaktadır.
Öncelikle her iki ülke ve uluslar arsı güçler açısında konjonktüre göre bu tür sorunlardan birinin ön plana çıktığını ifade etmeliyiz. Bu açıda da Ege’de son günlerde yükseltilen gerilim şaşırtıcı değil. Baştarda ifade etiğimiz gibi sorunun iki boyutu var. Birincisi; Her iki ülkede ihtiyaç duyduğu her dönem milliyetçiliği sürekli kullanmaktadır. Ülkemizde ki faşist iktidarda seçimlerden önce milliyetçilik kartını oynayarak gerilimi tırmandırmak istiyor.
Diğer yanda ise ABD emperyalizmi açısından Rusya’ya karşı ve Ortadoğu’da aktif olabilmek için Karadeniz-Akdeniz hattını tutmak stratejik öneme sahip. Bu bölge ABD’nin küresel stratejisi açısından paha biçilemez. Bu hat, Ukrayna savaşıyla birlikte daha da önemli hale geldi. ABD açısından Akdeniz hattını tutmak çok önemli. ABD buradaki konumunu kaybetmemek için adaları silahlandırırken Yunanistan ile olan ilişkilerinde daha sıcak bir konuma getirmekte. Faşist Türk devletinin diş politikada izlediği pragmatik tutumu ve Rusya ile yakın ilişkileri vb nedenle ABD bir yanaylarda Ankara’ya karşı Atina kozunu oynamakta.
Bir yanda başta ABD emperyalizm ve uluslararası emperyalist güçlerin çıkar ve hakimiyet çatışması diğer yanda ise her iki ülkede önümüzdeki yılın yaz aylarında genel seçimler yapılacak. Her iki ülkenin egemenlerin karşılıklı olarak milliyetçiliği körükleyerek “dış düşman” vurgusuyla oy devşirmeye yönelik gerici propagandaya öncelik vereceği kuşkusuzdur. “Dış düşman” söylemiyle tırmandırılan iki ülkenin milyarlarca dolarlık silahlanma harcamasının yükü “ulusal çıkarlar ve güvenlik” adı altında işçi ve emekçilerin sırtına yıkılmakta.
Sürekli kışkırtılan ve kullanılan adalar vb sorunlar aslında Egenin iki yakasında yaşayan halkları arasında bir sorun olmadığı kesin. Bunun için iki ülke halklarda ülkelerinin egemen sınıfları ve emperyalistlerin planları ve savaş kışkırtıcılıklarına karşı ortak talebi; Tüm üslerin kapatılmasını, silahlanma yarışına son verilmesi NATO ve ABD kışkırtıcılığının daha çok bağımlılık, yokluk yoksulluk demek olduğunu vurgulamalı.
Ege’nin iki yakasında asırlar boyunca kardeşçe yaşayan halklarımızın “ulusal değer ve çıkarlar” adına tekellerin karlarını artırmaya yönelik rekabetleri ve anlaşmazlıklarıyla emperyalist ve gerici savaşlardan hiçbir çıkarı yoktur. Tersine, Türkiye ve Yunanistan emekçilerinin başta ağır sömürü, hak gaspları, işsizlik, yoksulluk ve güvencesizlik olmak üzere temel sorunlarıyla bunlar karşısındaki talepleri ortaktır.
Yunanistan ve Türkiye halkları onların bu oyununa gelmeyecek. Sermayenin düşmanlık ve savaş politikalarının peşine takılmayacaktır. İki ülkenin devrimcileri, demokrasi güçleri, işçi ve emekçiler ortak tutumla onarlın bu oyununu bozacaktır. Halklarımızın ortak hedefi, emperyalist anlaşmalar, rekabet ve savaşlara, yabancı güçlere sağlanan üsler kapatılması ve askerlerinin ülke dışına çıkarılması için ortak mücadeleyi örgütlemektir.
13 Ekim 2022