Halklarımıza; Tüm Devrimci, Demokratik Ve İlerici Güçlere;
Faşist iktidar odakları arasındaki kavga, süren sivil darbe-karşı askeri darbe çatışmasıyla, yeni bir boyut kazandı; rejim krizinin daha da ağırlaşmasının ötesinde sistem çökmeyle karşı karşıya geldi. Erdoğan’ın 7 Haziran seçim sonrasında gerçekleştirdiği Saray darbesiyle iktidardaki konumunu sağlamlaştırmaya çalıştığı koşullarda, Gülenci ve ittifak halindeki diğer ırkçı, faşist güç odakları askeri darbe girişiminde bulundu ve başarılı olamadı. “Yurtta Sulh Konseyi” iktidara el koymayı başarabilseydi, anayasayı rafa kaldıracak, meclisi lağvedecek, siyasi partileri kapatacak, milletvekillerini tutuklayacak ve ülkeyi faşist bir askeri cuntayla yönetmiş olacaklardı. Darbeciler, sadece iktidardaki güç odağını değil, başta Kürt özgürlük hareketi olmak üzere bütün devrimci-demokratik toplumsal muhalefet direniş güçlerini de açıkça hedefleyecek ve AKP-Erdoğan sultasını aratmayacak bir faşist yönelimde ilerlemiş olacaklardı. Erdoğan-AKP iktidarı geçmiş dönemlerde yaptığı gibi ilan ettiği Olağanüstü Hal karşı darbesiyle Kanun Hükmünde Kararnameler, görevden almalar, gözaltılar, tutuklamalar, baskılarla tıpkı sözde karşıtı darbecilerle aynı yolu izlemektedir. Al birini vur ötekine!
15 Temmuz askeri darbe girişimiyle yönetememe krizi had safhaya ulaştı, ırkçı, militarist, faşist cunta ile faşist saray cuntası silahlı çatışmaya girdi. Darbe içerisinde darbe durumunun sürdüğü günlerdeyiz. Diktatörlüğün ordusu perişan durumda! Faşist iktidar klikleri arası çatışmanın, diktatörlüğün savaş güçlerini moral bakımdan çökertti. Yönetememe krizi kaosa dönüşmüş durumda. Birleşik devrimci savaşımız ülkeyi ve toplumu derinleşen bu kaostan çıkartacak tek güçtür. Açık ki mevcut durum kendi içerisinde devrimci olanakları güçlü bir biçimde barındırıyor. Eğer bu fırsat ve olanaklar zamanında, yeterince değerlendirilemezse faşist iktidar blokları arasındaki çatışmalı durum derinleşerek sürecek bu da yıllara yayılacak toplumsal bir çürüme ve siyasal gericilik dönemine yol açacaktır.
Saray cuntası iktidarını pekiştirmek için durumu olabildiğince değerlendirmeye çalışmaktadır. Faşist Erdoğan ve AKP iktidarı, seferber ettiği ırkçı, dinci gürühlar ile sıkıca kontrol ettiği ve bir ordu haline getirdiği polis aygıtına dayanarak daha da kanlı bir diktatörlüğe doğru yürüme niyet ve yönelimindedir. Osmanlı Ocakları, Esadullah Timleri gibi dinci, faşist oluşumlar da bu gerçeği açıkça göstermektedir. AKP, yargıyı da bu yolda tepe tepe kullanacak kıvama getirmiştir. Hükümet ve Meclis zaten kontrolünde. Eğer oluşan durum diktatörlüğün savaş iradesinde bir kırılmaya yol açmazsa süreç daha da sertleşerek devam edecektir.
Ancak Erdoğan ve AKP’nin kader birliği yaptığı karşıtlarını tasfiye ederek, rejimi kendi istediği yönde tahkim etme çabaları sonuç vermeyecektir. AKP’ de, rejim de en zayıf ve güçsüz dönemlerini yaşıyorlar. Sürece tüm ezilenlerin ve halklarımızın devrimci, demokratik müdahalesi darbelerle kendisini sürdürmeye çalışan faşist diktatörlüğü yıkıma götürecektir.
Fakat şuanda Erdoğan ve AKP’ nin OHAL’le tahkim ettiği bir darbe rejimi hüküm sürüyor. ”Darbe karşıtlığı” yalanı altında, MHP’ yle tam bir faşist koalisyon oluşturarak, CHP’ yi de yanına çekerek, OHAL rejimi meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bu da gösteriyor ki, Erdoğan ve AKP’ nin kendisi de hepsinden daha fazla darbecidir ve askeri faşist bir darbenin karşıtı olamaz. Nitekim bugün Askeri darbe girişimi bastırılmış olsa da, Saray darbesi, OHAL’le sürdürülmektedir.
24 Temmuz 2015’te AKP topyekün bir özel savaş saldırısı başlattı. Mecliste, seçilmişlerin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Askere dokunulmazlık yasası darbeden bir gün önce 14 Temmuzda onaylandı. Aynı ordu birgün sonra askeri darbe girişiminde bulundu. 15 Temmuzda darbeye girişenlerin Erdoğan karşıtlığı temelinde gelişse bile demokrasiyle hiçbir ilişkisi yoktur, tam tersine topyekün saldırı savaşının da en aktif savunucuları ve Erdoğan’ın gözde kahramanlarıydılar.
Rejimin uluslararası ve bölgesel ilişkilerinde yaşanan kriz, Kürdistan’daki özyönetim direnişinin ezilememesi ve gerilla iradesinin kırılamaması, batıda devrimci durumuın sürmesi ve yine ırkçı-faşist iktidar odaklarından biri olarak Erdoğan ve AKP’nin iktidardaki ağırlığını sürekli arttırması, diğer ırkçı, faşist ve gerici güç odaklarının sürekli güç kaybetmeleri vb bütün bunlar darbe sürecini ve darbeciler arasında kanlı çatışmaları kaçınılmaz kıldı. ABD’nin ve NATO’nun bölgesel çıkarları ve politikaları da 15 Temmuz darbesini besledi. Dolayısıyla bu darbe ABD ve NATO’dan ayrı düşünülemez. Darbecilerin başarılı olamadığını gördüklerinde de tavrını ona göre yeniden belirlemişlerdir.
Topyekün ırkçı, faşist saldırı koşulları darbe çatışmasını hızlandırdı. Özgürlük ve demokrasi güçleri AKP’yi geriletemedikleri için Türkiyenin darbe çatışmasına sahne olmasını, OHAL’li sürece geçişi önleyemedi. 24 Temmuz 2015’te Kuzey Kürdistan’dan başlatılan kirli savaş, böylece ikinci yılına girerken OHAL ile bütün Türkiye ye yayıldı.
Faşist iktidar blokları arasındaki çatışmada halklarımız kesinlikle taraf değildir. Türkiye halkları olarak devrimin olanaklı olduğu bir süreçten geçiyoruz. Son çatışmalarla birlikte faşist iktidar odakları ve faşist rejim en zayıf dönemini yaşıyor.
Bu nedenle işçi, emekçi, kadın, genç, Alevi, Kürt ve bütün ezilenleriyle halklarımız; tüm devrimci, demokrat güçler; askeri ve sivil ırkçı, faşist darbeci güç odakları arasındaki çatışmalar da taraf olmamalısınız. AKP’nin OHAL yönetimine de asla teslim olunmamalıdır. Bu kokuşmuş ırkçı, faşist rejimin siz halklarımıza verebileceği hiç bir şey yoktur. Faşist devlet terörü ve katliamlarla sonuç alamayanlar, birlikte sürdürdükleri kirli topyekün saldırıların altında kaldılar ve birbirine düştüler. Bunlardan asla medet ummamalısınız. Irkçı, faşist güç odakları arasındaki çatışmalar sürüyorsa ve rejim bir çöküş yaşıyorsa, o halde durum devrimcidir. Şimdi devrim zamanıdır!
Tüm devrimci, demokratik güçler, HBDH’nin başlattığı devrimci birlik ve direniş yürüyüşüne katılarak devrimci birliği güçlendirmelidir. En geniş demokratik güçler, kadın, gençlik ve emekçi örgütleri, anti-faşist kurum ve kuruluşlar, halklarımız, Faşizme Karşı Birlik ve Demokratik Direniş Cephesini örmelidir.
Tüm ezilenler, sokağa ve dağa çıkalım ve her alanda hesap soralım. Faşizmin topyekün saldırısına karşı, topyekün direnişe geçelim. Kazanılmış hiç bir mevziyi terketmeyelim, daha da büyütelim. Katliamcı ve terörcü faşist devlete, ırkçı, dinci faşist AKP ve MHP beslemeli sistem güruhlarına karşı silahlanarak Birleşik Direniş Güçleri olarak örgütlenerek öz savunmamızı geliştirelim ve kendi otorite alanlarımızı yaratalım. Özgürlük ve demokrasi cephesini genişleterek, zafere yürüyelim. İliklerine kadar çürümüş, kan ve irin kokan bu köhne sisteme karşı, birleşik devrimci iktidarımızı kuralım.
Kahrolsun Sivil ve Askeri Irkçı, Tekçi, Dinci, Faşist Cuntacılar!
Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Devrim ve Özgürlük Mücadelemiz!
Dağları Gerillayla, Kentleri Birleşik Direniş Güçleriyle Savunalım!
7 Ağustos 2016
Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH)
Yürütme Komitesi