Rojava devriminin 8. yıldönümünde dünya halkları için açılan bu yeni tarihi umut olan devrim ve direnişi selamlıyoruz…
Emperyalist-kapitalist sistemin tüm dünya halklarına kabul ettirmeye çalıştıkları; “devrimler bitti, tek şansınız kapitalizm” safsatalarına bir balyoz darbesi gibi inen Rojava devrimi yeni umut ve direnç noktası oldu.
Başta faşist Türk devleti olmak üzere tüm gerici güçler bu devrimi boğmak ve yok etmek için yoğun bir saldırı dalgası başlattılar. Bunu da Rojava devrimiyle simgeleşen ve devrimin başlangıç noktası olan Kobanê’yi işgal etmeyi, orayı yok etmeye yöneldiler.
Uluslararası güçlerin kuşatması ve onların yaratıp, beslediği çetelerin saldırıları karşısında direnişçilerin şiarı çok netti; “…Nasıl ki düşmediyse Stalingrad, yenilmediyse Moskova, düşmeyecek Kobanê, düşmeyecek Rojava, direniş yenilmeyecek…” diyen özgürlük savaşçıları YPG, YPJ, Türkiyeli devrimciler ve uluslararası enternasyonalist özgürlük savaşçıları, canları pahasına devrimi koruyup yaşattılar.
Dünya devrim tarihlerinde uluslararası enternasyonal dayanışmada İspanya iç savaşı ve uluslararası Tugaylar ruhu, bir kez daha tarih sahnesinde yerini alarak farklı uluslardan ve farklı coğrafyadan devrimciler, yan yana, can bedeli, aynı mevzilerde savaşarak şehit düşüyordu.
Yaşadıkları kriz ve kendi iç çatışmaları sonucu kendilerince yeni bir süreç ve savaş başlatan uluslararası güçler, Libya’dan sonra Suriye’yi yerle bir ederek tüm bölgede yeni hakimiyet alanları yaratmaya çalıştılar. Ve tarihte eşi benzeri az görülmüş çeteleri eğitip, donatıp tüm bölgeye bir korku olarak saldılar. Ama hesap edemedikleri bir şey vardı; Kürt özgürlükçülüğünün direnişi ve onunla birlikte ortaya çıkan uluslararası enternasyonal dayanışmaydı. Bu direnişin, saldırı ve yönelimin karşısında dünya halklarının hep birlikte barikat olması ile bu hesapları tersine döndü.
Rojava devrimi, Kürt özgürlükçülüğü ile birlikte dünya çapında yeni bir başkaldırının moral ve motivasyonu oldu. Kadın öncülüğü ve kadınların devrime damgasını vurmasıyla yüz yıllardır yok sayılan, ötekileştirilen kadın dinamiği bu devrimle birlikte dünya çapında bir ivme kazandı. Kadın rengini kapitalizme, erkek egemen sisteme ve faşizme karşı tarih sahnesine daha bir güçlü olarak yeniden çıkardı. Kobanê zaferi ve bir bütün olarak Rojava devrimi emperyalist ve gerici faşist devletlerin dünya halklarına çeteleri vasıtasıyla salmak istedikleri korkunun gerek bu coğrafyada gerekse dünya genelinde yok olması ve yeniden uluslararası devrimci enternasyonal ruhun canlanmasını sağladı.
Başta faşist Türk devleti olmak üzere tüm güçler bu devrimi boğmak için her türlü çabayı sarf ettiler, ediyorlar. Kimileri saldırıyı seçerken, kimi güçler “dost” görünümü altında onu içten çökertme ve hedefinden uzaklaştırmak için her türlü çabayı sarf ettiler, ediyorlar da.
Bugün 8. yılını yaşadığımız Rojava devrimine yönelik saldırılar hala sürüyor. Devrimden sonra özgürleştirilen Efrin, Serekaniye, Girespî ve birçok bölge sömürgeci faşist Türk ordusu ve onun beslemesi çetelerinin işgali altında. Ve faşist TC’nin tüm parçalarda Kürt halkına karşı başlattığı topyekûn saldırı sürerken, can bedeli, tarihte ender görülen bir direnişle özgürleştirilen Kobanê’yi işgal hazırlıklarında.
Tüm saldırılar, Kürt özgürlükçülüğünün direnişine rağmen geriye düşüşler ve bazı alanların geçici kaybı da gündeme gelebilir. Ancak unutulmamalı ki, Rojava topraklarına özgürlük tohumu ekildi, muazzam deneyimler yaşandı. Her şeye rağmen bu kendini yeniden üretmesi ve küllerinden var etmesinin önünü hiçbir güç geçemez.
Bir çağı kapatıp bir çağı açan Rojava devrimin 8. yıldönümünde devrimi selamlarken birlik, mücadele, zafer ruhuyla yaşasın Özgür Kürdistan, Demokratik Türkiye mücadelemiz diyoruz…
Bijî Berxwedana Rojava!
Bijî Şoreşa Rojava!
19 Temmuz 2020