Faşist Türk devletinin Kürt soykırımına yönelik, Metina, Avaşin, Zap bölgelerinde KDP iş birliğiyle işgal saldırıları sürdürülüyor. Ancak Türk ordusu, Libya’dan, Suriye’den DAİŞ, El Nusra artığı çetelerle, savaş uçağı, SİHA, İHA ve yüksek teknoloji ağır silahlarına, işbirlikçi KDP’nin desteğine rağmen, askeri ve teknik nitelik avantajlarını başarıya dönüştüremiyor. Başure Kürdistan dağlarında ki direniş karşısında faşist Erdoğan ve ordusu bataklığa saplanmış durumda.
Diğer yanda, bu soykırım işgalinin arkasında NATO’nun olduğunu artık gizleyemeyecekleri şekilde ortadadır. Kürtler arası bir savaşı önlemek ve TC’nin işgaline karşı Başure Kürdistana giden çeşitli sivil toplum kuruluşları, aydın, milletvekili heyetlerin Hewlêr hava alanından geri çevrilmesi Almanya’nın ‘’Türkiye’nin çıkarları’’ diyerek Düsseldorf’tan gitmek isteyenlerin uçuşunu engellemesi tesadüf değildir.
Tüm bunlar yaşanırken emperyalizmin savaş aygıtı, vurucu gücü NATO haydutları da Bürükselde toplandı.
Yeni görev alan Biden’ın ABD’si, NATO haydutlarını toplayarak, dünya halklarının özgürlük arayışı karşısında emperyalist-kapitalist sistemin çıkarları temelinde cephesini güçlendirmekte. Diğer yanda ise, Çin ve Rusya karşısındaki parçalı duruş yerine ortak strateji oluşturma çabasında. Aynı zamanda Ukrayna ile savaşı kışkırtarak Rusya’nın arka bahçesini ABD hakimiyet mevziisi haline getirmek istiyor. AB ile ilişkileri düzelterek, Çin ve Rusya’ya karşı dünya çapındaki hakimiyet rekabetinde başarılı olma çabasında.
Ama asıl bizleri yakından ilgilendiren ise (ki kuşkusuz bu haydutların dünya haklarına karşı her adımları bizi ilgilendirmekte) faşist Türk devletine bir yanda ayar verilmesi, diğer yanda uyguladığı soykırım savaşına güç vermeleridir. Bunun içinde bugüne kadar NATO’yu el altından tehdit eden TC, bir yanda Rusya ve İran ile iş tutma politikasının sonunun geldiği gerçekliğidir. Yeni süreçte Türkiye’yi daha aktif kullanma peşinde olan emperyalist haydutlar, NATO zirvesinde Erdoğan’ın yalakalığı karşısında onlarda Erdoğan’a yalaklıkta geri kalmadılar.
Faşist TC, Akdeniz’den Libya’ya, Kıbrıs’tan Ukrayna’ya ve S-400 konusunda, ABD stratejisine uymak için geri adım atmak dışında seçeneğinin olmadığının farkında. Çünkü çok iyi biliyorlar ki, artık ABD-Rusya çelişkisinden yararlanma imkânı tükendi.
NATO Zirvesi bildirisinde, “Türkiye için güvenlik tedbirlerine katkılarımızı artırdık. Bunun tam olarak uygulanmasına bağlılığımız sürmektedir” vurgusu yapıldı. NATO bir bütün olarak emperyalist güçlerin Kürt sorunu karşısında da açık tutumlarını bir kez daha ortaya koydular. İşbirlikçi hain KDP ve TC üzerinde Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye, bu başarıldığı oranda da Rojava devrimine tasfiye saldırısında ABD ve AB emperyalistlerinin desteğiyle KDP ve TC eliyle gerçekleşeceğidir.
Bugüne kadar ABD ve başını Almanya’nın çektiği güçler zaten Kürt özgürlük hareketine karşı TC’nin yanındayken, Rojava devriminin tasfiyesi konusunda aceleci davranmayacaklardır. Onlar için şimdilik öncelik PKK’nin tasfiyesidir.
Erdoğan’a daha önce Trump’ın “aptal” demesi bu zirvede Erdoğan’ın Biden’nin elini öpüyor pozisyonundaki fotoğrafta olduğu gibi her dönem efendilerinin uşaklarını aşağılayarak hizaya getirdiği gerçeğidir. “Erdoğan ile kolay anlaşabiliyoruz ve dediklerimizi yapıyor” diyen efendileri, bu alışveriş karşısında onun da “havalı” görüntü vermesine izin veriyorlar ama diktatör bu zirvede değil havalı görüntü vermek, el etek öpen bir fotoğrafla döndü. Tarihte de bunun çokça örneği mevcut. Johnson ünlü mektubunda ne diyordu Türk askeri için “23 sentlik asker” işbirlikçilerinin ‘dünya lideri’ safsatalarının sonucu bu işte.
Haydutların NATO zirvesi bir kez daha gösterdi ki, emperyalist güçler ve onların yerli uşakları çıkarları gereği halklarımıza ve bölgeye yeni kan, gözyaşı, yokluk, yoksulluk, savaş, talan yaşatacaklarıdır. Başta da Kürt direnişine karşı olmak üzere Afganistan’dan, Ukrayna’ya “23 sentlik asker” dedikleri Türk ordusu ve onun iş bilirliğindeki çeteleri kullanacaklarıdır.
İçte ise baskı uygulamalarını daha da artıracaklar. Halklarımıza, emekçilere, bir bütün olarak toplumsal muhalefete karşı baskının daha da artacağının göstergesidir.
Emperyalist haydutlar ve onların işbirlikçi faşist uşaklarının gündemleri açık. Onların ve sistemin rezilliklerinin de katliamcı politikaları bitmiyor, bitmeyecekte. Çünkü bu emperyalist-faşist sistemin yaratabileceği hiçbir güzellik yok. Efendilerinin faşist şef Erdoğan’ı gözden çıkaracağı beklentisi içinde olan reformistler ve liberaller hayal kırıklığı yaşasalarda, unuttukları onların yapabileceği en güzel şey bugüne kadar tekrar tekrar ortaya serilen katliamcı-talancı pislikleridir. Bunun karşısında ara yollar aramak, barış demokrasi vb çabaları ancak Emperyalistlere zaman kazandırmak ve işlerini kolaylaştırmak olur. Emperyalizme-faşizme karşı mücadeleyi yükseltmek ve devrim perspektifi dışında bir yol yoktur. Emperyalizme-faşizme karşı TEK YOL DEVRİM!
15 Haziran 2021