(…)
Özlenen ateş yakılmıştı sonunda
Elden ele bütün dünyaya taşınmıştı
Kıvılcım dansıydı gözlerdeki sevinç
Kavga dağlarda bilinci kuşanmış
Zindanlarda dirence sarılmıştı
Ve haykıran dudaklar
Her ihanet vakti çöl çöl yarılmıştı
Bir ağıttır belki Ağrı’da Zilan deresi
Dersim’de Lac deresi bir kanlı şiir
Oysa bir destandı Diyarbakır kalesi
Ve Diyarbakır zindanında
…
Mücadelemizin öncüleri Mahir, Deniz, İbo ve ardıları mücadelemizin yol göstericileri şehitlerimiz yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
Ülkemizde mücadele, sol sosyalizm adına mücadelenin önüne çöreklenen reformizm, revizyonizme, sistemle iç içe barışık yaşama, halklarımızın kurtuluşu adına sistemin dümen suyunda kürek çekenlere karşı bayrak açan yürünmesi gereken yolu bizlere gösterenlerdiler. Mahirler Kızıldere’de, Denizler darağacında, İbrahim faşizmin zindanlarında düşman karşısında devrimci kararlılık duruşun nasıl olması gerektiğini canlarıyla bizlere gösterdiler. Salt bunu göstermekle de kalmadılar. Devrimciler arası ve devrimci örgütler arasında rekabetçiliğin değil, devrimci dayanışmanın, halkın çıkarlarının her şeyden önce geldiğini de gösterdiler. Düşman karşısında ‘ben’ diyen değil biz diyenlerimizdiler. Onlar yaşamlarıyla, pratikleriyle devrimin öncüsü ve devrimciliğin ne olması gerektiğini bizlere göstermekle yetinmediler, yürünecek yolun gösterenleri oldular.
Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist (TKP-ML) ve Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu’nun (TİKKO) kurucusu İbrahim Kaypakkaya’nın işkencelerde ser verip sır vermeyerek ölümsüzleşmesinin üzerinden 47 yıl geçti. Onu katledenler çoktan unutulup gittiler ama İbrahim Kaypakkaya halklarımızın yüreğinde ve beyninde hep yaşadı, yaşıyor.
Başta yiğit, devrimci İbrahim Kaypakkaya’ya olmak üzere faşizm ve sömürgecilik karşısında halklarımızın özgürlük, sosyalizm mücadelesi ve Kürt halkının bağımsızlık kurtuluşu için sömürgecilik karşısında bayraklaşan Deniz Dezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, İbrahim Kaypakkaya, Haki Karer ve 12 Eylül faşizm karşısında boyun eğmeyen Dörtler Ferhat Kurtay, Mahmut Zengin, Eşref Anyık ve Necmi Öner şahsında Mayıs ayında ölümsüzleşen tüm devrim ve sosyalizm mücadelesi şehitlerini saygıyla anıyoruz.
Onlardan devraldığımız mirasla bugün başta AKP-MHP faşist ittifakı olmak üzere faşizme-emperyalizme karşı halklarımızın bağımsızlık, özgürlük, sosyalizm mücadelesini zafere taşımak en büyük sorumluğumuz ve devrimci görevimizdir. Onları anmak, onları sahiplenmek düşman karşısında mücadeleyi geliştirmek onu zafere taşımaktır. Bunu başardığımız oranda onların devamcısı ve onları gerçek sahiplenicisi olacağımızı asla unutmamalıyız.
Mayıs ayı şehitleri yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor!
Devrim şehitleri ölümsüzdür!
Yolumuz devrim yolunda ölümsüzleşenlerin yoludur!
17 Mayıs 2020