Maraş, 19 Aralık Zindan, Roboski Katliamlar ülkesi Türkiye

Türkiye Cumhuriyeti tarihi halklar açısında kan, göz yaşı katliamlar tarihidir. Tekçilik üzerine var edilen cumhuriyet kuruluşunda günümüze varlığını, baskı zulüm, yok etme üzerine inşa etmiş ve sürdürmektedir. Ermeni, Pontus, Ezidi, Süryani, Kürt, Alevi, solcu, sosyalist kısacası kendisinde olmayan, kendisi olmak isteyen herkesi yok etme üzerine kurulu faşist bir sistem. 

Bir yanda insanlık ve ülkelerin tarihleri topluma ve onun gelişimine sunduğu değerler ve yaptığı katkıları ile doludur. Bir yanda ise insan ve ülkeler vardır ki, tarihleri katliam ve kan yazılıdır. Faşist Türkiye Cumhuriyeti tarihide işte böylesi bir tarihtir. Farklı diler, kültürler, yaşamlar işçi-emekçi-kadın-gençliğin arayışı, devrimcilerin varlığı onun için suç kabul edildiği her farklığın ve muhalifin terörist sayıldığı bir ülke. İşte özgürlüğün, eşitliğin, adaletin olmadığı, hiçbir farklılığın kabul edilmediği, tekçilik üzerine inşa edilmiş bir ülkede yaşıyoruz.

Bu katliam ve soykırımların devamı ve önemli bir parçasıdır Aralık katliamları.  

Bir anlamıyla yaşanan tarihsel süreçlerde birer dönüm noktasını ifade etmektedir; Maraş, 19 Aralık zindan ve Roboski katliamları. Her dönem olduğu gibi çıkmaza girdiği noktada faşizmin toplumu ve onun öncülerini teslim alma yok etmek için başvurduğu yöntemdir; katliam…

Ülke genelinde giderek yükselen toplumsal muhalefet ve devrimci yükseliş karşısında telaşa kapılan faşist devlet sivil ve resmi faşist güçlerinin devreye sokarak 24 Aralık 1978’de Maraş’ta kitlesel katliam düzenledi.  Maraş’ın seçilmesi kuşkusuz ki tesadüfü değildi. Maraş Kürt Alevi toplumunun, devrimci mücadeleye destek veren, faşizme ve adaletsizliğe karşı devrimcilerin yanında yer alan toplumu katliamla sindirilmek istenmiştir. Hedef devrimci, demokratik mücadelenin önünü almak, gelişmesini engellemekti. Maraş Katliamı ile Alevi kesime ve tüm toplumunun direnişçi karakterinin devrimci hareketle buluşması engellenmek istenmiş, gözdağı verilmek istenmiştir.

Türkiye ve Kürdistan tarihinin tanık olduğu en kanlı zindan katliamlarından biri olan 19 Aralık 2000’de gerçekleştirilen zindan katliamıdır. Devrimci tutsakların her dönem zindanlarda teslim alma ve sindirme, siyasal kimliklerinde arındırmak faşizmin temel politikası olmuştur. 12 Eylül askeri faşist cuntası tüm toplumu sindirirken zindanlarda ki devrimci tutsakları teslim alamadığı gibi zindanlarda ki direniş dışarıya, topluma güç ve moral taşımıştır. Bunun içindir ki faşizm çok iyi bilmektedir ki zindanlarda devrimci tutsakların sesini boğmadıkça dışarıda toplumun sesini boğamaz. F tipi hücre saldırısıyla başlattığı ve 19 Aralık 2000 yılında adeta alay edercesine “hayata dönüş” adı altında devrimci tutsaklara yönelik katliam başlattı onlarca devrimciyi, yakarak katletti, yaraladı sakat bıraktı, F tiplerine kapattı. Korkulu rüyası olan tutsak devrimcilerde kurtulmaya çalıştı. Ama nafile tüm çabaları, katliamlarına rağmen devrimci tutsakların onurlu, başeğmez direnişi sürüyor…

Bugün 19 Aralık katliamını lanetlediğimiz bu günlerde faşist devletin zindanlarda devrimci tutsaklara karşı yeni katliam planladığı, baskı ve terörü artırdığı, infaz tehditleri, sürgünlerle, yasaklarla, işkencelerle onları teslim almaya çalıştığı, baskıların yaşandığı ve direnişlerinde sürdüğü bir dönemde 19 Aralık’ta ölümsüzleşenlerimizi anıyoruz. Devrimci tutsaklarla dayanışmayı yükseltmek onların sesi, nefesi olmak devrimci görev ve sorumluğumuz oldugunu bir an bile akılda çıkarmamalıyız…

Her dönem Kürt halkına karşı katliam, soykırım ve asimilasyondan başka bir politikası olmayan faşist sömürgeci devlet onun özgürlük tutkusu karşısında her çaresiz düştüğünde 28 Aralık 2011 tarihinde Roboski`de olduğu gibi katliama başvurmuştur. Roboski`de çoğu çocuk 34 insanımız katledilmiştir.  Kirli savaşın kirli askerleri ve yöneticileri bu kez de Roboski’de uçaklarıyla kustular kinlerini, Karanlığın cellatları, insanlar, Kürt halkı korksun, dağa ve dağdakilere destek olmasın, savaşan kendi insanlarına el uzatamasın istiyorlardı.

Devlet onlara korkun, sinin, boyun eğin derken, korkmayana, sinmeyene devletin getirdiği “cezaydı” Roboski’ye. Çünkü Kürdistan’da politika, terör ve katliamlarla yürütülüyordu.

Roboski katliamı ile Kürt halkının yurtsever-demokratik mücadeleye katılımı, Kürt özgürlük hareketi öncülüğünde serhildan hareketinin önü alınmak istenmiş, bir kez daha baskı ve katliamla Kürt halkı özgürlük mücadeleden uzaklaştırılmak istenmiştir. Roboski katliamı ile Kürt soykırımı güncellenmiştir. Koçgiri, Zilan, Dersim, Halepçe vb yapıldığı gibi fiziki soykırımla Kürt halkı susturulmak, teslim alınmak istenmiştir. Bugünde Rojava’dan, Şengal’dan Başur’dan işbirlikçileri KDP ve çeteleriyle Kürt halkının kazanımları ve özgürlük tutkusunu boğmaya çalışıyor. Ama o Kürt halkının özgürlük tutkusunu boğmaya çalıştıkça kendi faşist, sömürgeci sistemi çöküyor, çürüyor…

İşte böylesi bir ülkede yaşıyor ve mücadele ediyoruz. Bu ülke tarihinin, sayfalarına bu kanlı katliamları işlediği kadar, bunun karşısında can bedeli, destansı devrimci kahramanlığı ve iradenin destansı direnişi de tarihin en güzel sayfalarında yer aldı… Direniş tohumlarını halkın kurtuluş toprağına emanet edenlerimiz oldukça bu kavga bayrağının yere düşmeyeceğine olan bağlılığımız tamdır. Emperyalist, faşist ve her türden gerici akımlar bilsinler ki ne kadar katliam yaparlarsa yapsınlar, geleceğin aydınlık günlerinin yaratılmasına hiçbir güç engel olamayacaktır.

19 Aralık zindan, Maraş ve Roboski; katliamını unutmadık, unutmayacağız!

Aralık 2023

Önceki İçerikFİLİSTİN HEP VARDI, VAR, VAROLACAK DA[1]
Sonraki İçerikSoykırımcı faşist TC yine Rojava’ya saldırdı