Katliam, soykırım, inkar ve asimilasyon üzerine inşa edilen faşist TC devletinin katliamları zincirinin halklarında biridir Aralık ayı. Aralık ayında farklı tarihlerde gerçekleştirilen Maraş, 19 Aralık Hapishaneler ve Kürt halkına karşı gerçekleştirilen Roboski katliamı.
Kuşkusuz ki faşist devlet tarafında gerçekleştirilen bu üç katliam sadece bir güç gösterisi olarak değerlendirilemez. Bu katliamlar kuruluşunun felsefesi olan “tek devlet tek millet ve tek bayrak” olarak şekillene milliyetçi şoven tekçi kanlı devletin bekası için “istikrarını tescillediği” operasyonlardır.
İçinde yaşadığımız Emperyalist-Kapitalist sistemin karakteri gereği her zaman kendisine karşı tehlike hissettiği muhalif güçler ve baskı altında tuttuğu ezilen ulus ve halkları katlederek, sürgünler yaşatarak, yaşam alanlarını işgal edip, mal varlıklarını talan ederek varlığını sürdürmüştür, sürdürmektedir. İşte ülkemizde gerçekleştirilen katliamlarda bundan farklı değil, ayni felsefe ve hâkim anlayışın soncudur.
Osmanlıda katliamcı geleneği devralan Türkiye Cumhuriyeti onun mirasının süredurucusu olmuştur. Yukarıda da vurguladığımız gibi “tekçilik” üzerine inşa edilen milliyetçi faşist devlet bu mirasla TC tarihi boyunca devam etmiş, etmektedir. Toplumsal muhalefetin gelişmesine orantılı olarak gün gelmiş, Ezidi, Süryani, Rum, Alevi, Kürt halkını ve ezilen halklar ve inançlar, hakların öncü güçleri katliam, saldırı ve soykırıma uğramıştır.
Bu anlamda ülkemiz ve haklarımız açısında tarihin önemli bir kesitinde yer alan Aralık ayına da 1978 Maraş katliamı ,19 Aralık 2000 Hapishanelere yönelik “Hayata Dönüş Operasyonları” 28 Aralık 2011 Roboski, da TC devletinin kanlı operasyonları olarak tarihe geçti.
Bugün ayni zihniyet katliam, yok etme, baskı ve asimilasyon politikalarını farklı şeklîlerde sürdürüyor. Alevi halkına, Kürt halkına ve devrimci tutsaklara yönelik yok etme asimle ve teslim alma politikaları devam ediyor. Alevi halkına özlük haklarını tanıma yerine “Alevi açılımı” adi altında asimilasyonu dayatıyor, demokrasinin kılıçı gibi katliam tehditlerini güncel tütüyor. Hapishanelere doldurduğu on binlerce tutsağa karşı her turlu zullümü reva görmekte, hapishaneleri ölüm evlerine çevirmiş durumda. Kürt halkına karşı düşmanlık ve yok etme konsepti 4 parçaya bölünen Kürdistan’in tüm parçalarında uygulamakta. Kürdistan dağlarını adeta Nazilerin gaz odalarına çevirmiş, her gün Kürt özgürlük iradesi karşısındaki çaresizliğinde kimyasal kullanmakta. Her türlü baskı yok etmeyi Kürt halkına karşı kullanmaktadır.
Kuşkusuz ki tarihimiz ’de yaşanan ve bugüne kadar gelen bu katliamları anımsayarak, yitirdiklerimizi anarakken, öfkemizi bilemekte. Ancak farklı şekilde devam etmekte olan bu katliam ve yok etme politikaları karşisinda bu öfkeyi örgütlüğe, mücadeleye çevirmek temel görev ve sorumluğumuz olgunu bir an bile akıllarda çıkarmamalıyız.
Çok iyi biliyoruz ki, acıların ve katliamların son bulması, sömürünün, yağmanın ve talanın son bulduğu, eşitliğin sağlandığı, doğa ve tüm canlıların haklarının korunduğu; ırk, dil, din ve cins ayrımı gözetmeden herkesin ortak yaşayacağı Sosyalizm için mücadelesini zafere taşımak dışında bir çözüm yoktur.
Bir Aralık ayında daha bedel ödediğimiz, yaşanan katliamlarını acılarını yüreklerimizde hissettiğimiz bu günlerde bu katliamlarını hesabını sormak ve yeni katliamların önüne geçmeni tek yolunun bu katıl, faşist soykırımcı devleti yıkmak dışında bir seçenek olmadığını bilince çıkarmak zorundayız.
Katliamların hesabını sormak ve yeni katliamların yaşanmasının önüne geçmenin tek yolu devrimdir.
Maraş, 19 Aralık ve Roboski katliamlarını unutmadık unutturmayacağız!
18 Aralık 2022