Son günlere damgasını vuran seller, yangınlar, kadın katliamları, Kürt katliamları ve linçleri. Ama her zaman olduğu gibi görülemeyen Kürdistan, yok sayılan Van’da ki sel felaketi… 28 Temmuz’dan bu yana 125 üzerinde yangın çıktı. Adana’da, Antalya’da, Mersin’de, Muğla’da, İzmir’de, Muş’ta, Dersim’de… Ama bugün yaşanan her sene yaz aylarında çıkan yangınlardan çok farklı. Bu kez daha zor söndürülebilir olduğu ve buna karşın, her zaman ki gibi devletin duruma kayıtsız kaldığı, yaşanan felakette rant peşinde olduğu ortada.
Karadeniz’den Van’a ve ülkenin her tarafına uzanan sel ve yangın felaketleri karşısında sarsılan toplum şaşkın ve çaresiz durumda. Yıllardır içten içe yanan ülkenin bugün her yanını alevler sarmış durumda. Kürdistan da yıllardır yakılmadık, yıkılmadık yer kalmadı. Bu faşist devlet ülkeyi ateş çemberine dönüştürdü. Erdoğan faşist yönetimi yangınlara müdahale etmek yerine, yangınla ilgili paylaşımlara soruşturmalar peşinde.
Tüm toplum bir kez daha gördü ki, devlet sadece isteyen ve alan. Yine yardım kampanyaları başlattılar. Dün yaşanan felaketlerde toplanan yardımları nasıl hortumladıkları daha akıllarda. Haklarını yemeyelim, yaptıkları tek yardım yangın ve sel bölgesindeki insanlarımızla alay edercesine faşist şef tarafından kafalarına atılan çay paketleri unutulmayacak.
En ufak hak aramasına onlarca TOMA yollayanların, Kürdistanın her karış toprağını özgürlük mücadelesini yok etmek için yüzlerce uçakla sürekli bombalayanların yangını söndürmek için uçakları yok. Ama faşist şef her gün kendisine yeni özel uçak alıyor. Orman yangınlarında canlarını, evlerini, mallarını yitirenlerin çoğu yoksul emekçilerdir. Elbette yangın söndürme uçağının olmamasına, devletin sorumluluğunu yerine getirmemesine isyan edecekler. Halk çok iyi biliyor ki, onlar bunu yaşarken faşist Erdoğan’ın 10 üzerinde özel uçağa sahip olduğunu. Tabii ki bunların aldıkları paralar bizlerden toplanan vergiler, sömürülen haklarımızın alın teri ve yağmalanan ülkemizin yer altı ve yer üstü zenginliklerinin gasp edilmesinden elde ediliyor.
‘’Dünyanın en gelişmiş ülkeler seviyesine yükselen ülke, dünya lideri ve kendi uçağını, arabasını üreten, uzaya gitmek için hazırlık yapanların’’ yangınlara müdahale edecek uçakları yok. Ama halkın tepesine aşağılarcasına atılacak çayları var. Tüm yalanları ortada. Onların katliam, baskı ve yok etmek için her türlü teknik ve araçları var, ama bunlar yaşatmak ve korumak için değil…
Kapitalizmin ve bu faşist sistemin insanları sömürüp, katlettiği gibi doğanında bunun dışında kalması düşünülemez. Onlar kendi çıkarları ve rantları için her şeyi yok etmeyi tarihler boyu misyon edindiler.
Yaşanan yangınlarla ilgili ortaya atılan spekülasyonlar, yaratılmak istenen provokasyonların hepsinin amacı bu faşist sistemin çürümüşlüğü ve sorumluğunun gizlenmesi olduğu kadar da, onun nasıl çürüdüğü ve çöküntü içinde olduğunu gizlemektir. Bu sistem artık her yanıyla dökülüyor. Çürümüşlüğü ve yönetemezliği ortada. Bu sisteme çıkarı olanlar dışında toplumun ezici çoğunluğu isyan ediyor. Şu veya bu şekilde tepkilerini dillendiriyorlar.
Yaşanan her doğal felaket karşısında yardım eden değil yardım toplayan ve bunu da rantçılarına dağıtan bu faşist sistemin dikiş tutacak hiçbir yanı kalmamıştır. Bu felaketler ve sistemin yarattığı katliamlar daha da artarak devam edecektir. Çünkü kendi asalak, sömürücü sistemlerini ayakta tutmak ve yaşatabilmek için başka hiçbir seçenekleri kalmamıştır.
Onlarda bunu iyi bildiğinden tüm bu yaşananların gerçek nedenlerini değil, Kürt halkını hedef göstererek ortaya çıkan öfkeyi yine Kürt halkına yöneltme çabasındalar. Kendi beslediği faşist ve dinci güruh eliyle bu öfkeyi Kürt halkına yöneltirken bunun karşısında kenetlenmek ve bu oyunlarını boşa çıkarmak için seferber olmak durumundayız. Topyekûn geleceğimiz karartılmaya ve yok edilmeye çalışılıyor.
Yaşananlar karşısında kimse boş hayallere kapılmamalı. Seçimle bu faşist iktidarın değişeceği, haklarımızın sorunsuz bir yaşama kavuşacağı hayalciliği değil, gerçek kurtuluş bu faşist, çürümüş devleti tarihin çöplüğüne gömmektir. Faşist devletin desteği ve yönlendirmesiyle faşist güruhların katliamları, linçleri, kadın cinayetleri, işsizlik, yokluk, yoksulluk tüm hızıyla devam ederken tüm burjuva klikleri ve partileri onu ayakta tutma çabasındayken hangi demokrasi, hangi seçimle çözülecek?
Her geçen gün halklarımıza vadeliden sistem içi çözüm hayallerinin yerle bir olduğu ve sistemin krizinin derinleşerek sürdüğü ve süreceği de gün gibi ortada değil mi?
Tüm yaşananlarda Kürt halkının ve mültecilerin hedef tahtasına oturtulması neyi çözecek? Tam tersine, yeni büyük sorunlar ve daha büyük acılar getirecektir. Hiç kimse kendisini kandırmasın, Kürt halkı katledilirken, linç edilirken, her gün kadın ve doğa katliamları artarken, mülteciler düşman ilan edilirken kimse özgür ve rahat olamaz.
Faşist devlet her yönüyle dökülüyor ve artık onu ayakta tutacak, besleyecek bir dayanağı kalmamıştır. Bu sebeple halklarımızı ve kendimizi seçim, demokrasi vb boş hayallerle kandırıp faşizme nefes alma imkânı tanımayalım. Faşizme karşı tüm güçlerimizi ortaklaştırarak, dar grupsal çıkarları halkların geleceğinin önüne koymadan, bolca sözde birlik çağrıları değil faşizmi yenmek ve devrim mücadelesini yükseltmeye kilitlenmeliyiz. Halklarımızın ve ülkemizin tek kurtuluşu budur.
Çünkü onlar şairin dediği gibi; “Ağaç görmüş yakmışlar / Kanat görmüş kırmışlar / Şimdi de düşmüşler insan izine / Nerde insan / Nerde ışık vurmuşlar… (H. H. Korkmazgil)
4 Ağustos 2021