Küba’da sokaklar devrimcilere ait

“Cesetlerimizi Çiğnemeden Asla!” No Pasaran! Ya Özgür Vatan Ya Ölüm!

Küba’da yaşananlar karşısında emperyalist ve Küba düşmanlarından önce kendilerine “sol, sosyalist” diyenler, Liberal kesimler nedense bir sevince kapıldılar. Emperyalist haydutlar bile 24 saat sonra açıklama yaparken bu kesimler anında Küba’nın ne kadar anti demokratik, sosyalist olmadığını vb adı altında kin kusmaktan geri kalmadılar. Bu bizleri şaşırttı mı? Tabi ki HAYIR…

Devrim mücadelesinde bu yaklaşımların yabancısı değiliz ama yine de insan insaf demekten kendimizi alamıyor. Bu kesimler üzerinde emperyalist güçlerin yürüttüğü propagandanın ne kadar etkili oldugunu, onun dümen suyundan siyaset yaptıklarını da gösteriyor. Yaşananlar karşısında sorun saldırganken bunu bir kenara itip “Küba sosyalist değil” gibi tartışmaları başlatmak, üzerinden saatler geçmeden hiçte iyi niyet, ya da farklı bakış açısı olarak değerlendirilemez. Bu açıkça saldırganlara “sol’dan” destek ve Küba devriminin yıkımına katkı sunma çabasıdır. Hiçte masumane görülecek bir tutum değildir.

Bu kesimlerin hafızası zayıf, ya da “dün dündür, bugün bugündür” şeklinde işliyor olabilir. Ama biz çok gerilere gitmeden hatırlatalım; Reel sosyalizmin dağılma sürecinde uluslararası güçler medya vastasıyla Nikolay Çavuşesku halkı katlettiğini “Romanya sokakları ceset dolu, morglarda yer kalmadı…” propagandalarının etkisiyle “Nikolay Çavuşesku’nun katlettikleri anısına” nasıl anma etkinlikleri yaptıkları daha dün gibi akıllarda. Sonrasında ne oldu? Tüm eksik ve yanlışlıklarına rağmen direndikleri için katledilen Nikolay Çavuşesku ve eşi Elena Çavuşesku-Petrescu oldu. Ortada başkada bir katliam yoktu. Devrimci Karargâh faşist AKP İstanbul il binasını vurduğunda, AKP ve devletten önce eylemi DİSK, İsrail ve bir kısım Liberaller ‘kınıyordu’. Şimdi de Küba sosyalizminin bir türlü “çökmeyen adası” anlaşılan birilerine fena batıyor.

Küba, devlet kapitalizminin hâkim olduğu bir ülkedir. İktidar, işçi sınıfının değil, bürokrat burjuvazinin elindedir. Kriz içinde olmasının nedeni de budur.”  Bu ve buna benzer yeni bir sürü saçmalığın tek bir sebebi var, o da hazmedilemeyen Küba devrimi. Yaşanan ekonomik sıkıntılar devrimden beri uluslararası güçlerce ve ABD’nin korkunç kuşatması altında olan Küba ve akla hayale gelmeyecek biyolojik-kimyasal saldırılardan suikast girişimleri bir çırpıda göz ardı ediliyor. Emperyalistler, devrim düşmanlarının yaratığı sonuçlar hiç değil, tek suçlu Küba devrimin önderleri, onların “bürokrat burjuva” oluşlarıdır. Aferin suçluyu hemen de buldunuz çok bilmişler.

Bu mantık sahipleri özyönetim direnişleri sürecinde de devletin katliam uyguladığı vahşeti değil de direnişçiler için “sokaklara barikat kurarlarsa böyle olur” söylemleriyle faşist dedikleri devleti aklamaya çalışıyorlardı. Mantık aynı; kendilerinin başarısız ve küçük dünyalarına sığmayan her şey kötüdür, yanlıştır. Ne diyelim, emperyalist haydutları aklamayı, onlardan önce Küba’ya saldırmayı görev edinip onlarla aynı bataklığa yürüme ‘özgürlüğü’ de sizin tercihiniz.

Tüm kuşatma ve saldırılar karşısında 60 yıla aşkındır Küba devrimi direniyor. Bu kuşatılmışlık karşısında atılan bazı adımların Küba devrimine zarar vereceğini ifade eden de Fidel Castro’nun kendisiydi. Yaşanan kuşatılmışlıkta halkının ihtiyaçlarını karşılayabilmek için başka çarelerinin kalmadığını ama devrimi her şeye rağmen koruyacaklarını ifade ediyordu. Bunlar dostane ve yapıcı bir temelde tartışılır, eleştirilir tabi ki. Ancak Küba saldırı altındayken buna karşı çıkmak yerine Kübaya saldırmak eleştiri değil, ancak yok eden saf olur. Yukarda ifade ettiğimiz gibi, emperyalistler kadar hazmedilemeyen bir Küba devrimi var ortada.

Küba’da yaşananlara dönecek olursak…

Küba’nın San Antonio de los Baños, Holguín, Matanzas, Camagüey ve Santiago de Cuba kentlerinde gösteriler oldu. Eylemlerde göstericiler ABD bayraklarıyla sokaklara çıktı.

Gösteriler üzerine Küba başkanı Diaz-Canel ABD’nin bu kışkırtmasına karşı halkı devrime sahip çıkmaya çağırdı. Küba Devlet Başkanı ve Küba Komünist Partisi Birinci Sekreteri Miguel Diaz-Canel, Havana’da eylemlerin yapıldığı bölgeye giderek halkla görüştü. Görüşmenin ardından canlı yayında halka seslenen Diaz-Canel, ABD yaptırımları nedeniyle adanın içinde bulunduğu zorlu koşulların altını çizdi. Ülkenin içinde bulunduğu krizi fırsata çevirmek isteyenlere izin vermeyeceklerini belirten Diaz-Canel, “Küba’da sokaklar devrimcilerindir, sokağın kime ait olduğunu göstereceğiz” diyerek herkesi sokağa çağırdı. Canel’in, “Amerikan imparatorluğuna bağlı olan devrim karşıtı paralı askerlerin istikrarsızlık yaratmasına izin vermeyeceğiz. Devrimci bir tepkimiz olacak” şeklindeki çağrısıyla birlikte ülkenin dört bir yanında sokağa çıkan binlerce Kübalı “Fidel Benim!” “Ben bir devrimciyim” ve “Devrim’i destekliyorum sloganları eşliğinde devlet başkanıyla birlikte yürüyüş gerçekleştirdi.

Net ve kararlı duruş, sokakların devrim taraftarlarınca doldurulması, protestocuların geri çekilmesini sağladı şimdilik. Diaz-Canel’in sokakta yaptığı açıklamalar, kararlı ve kapsayıcı tonu, karşı-devrimci planlar yapanların hesaplarını bozuyor.

Tüm dünyada olduğu gibi Küba’da yokluk, küresel salgın vb. nesnel şartların ağırlığı, Emperyalistlerin kışkırtmasıyla birleşince karşılık buldu. Ve böylesine bir hareketlenme ortaya çıkardı. Emperyalist haydutlar başta da ABD ve Küba düşmanları bu küçük halkada tutunmaya çalışarak Küba devrimini yıkmaya çalışıyor.  

Bugün içinden geçtiğimiz süreç hızla sert ve tereddütsüz bir çatışma sürecini dayatıyor. Emperyalist haydutlar ve onlarım işbirlikçileri yaşananlar karşısında bir bütün olarak yönetememe krizi içinde. Bu da onları daha çok saldırganlaştırıyor. Bu sert süreçte “sol’da” bu saldırganlara eleştiri adına moral desteği sunanlar da renklerini gizleyemiyorlar. Bu her cephede saldırılar karşısında devrimci sosyalist güçler, ezilen halklar da direnişi örgütlüyor. Bu genel çatışma ve direniş içinde Küba’da Che ve Fidel’in yoldaşları olarak ifade ettikleri gibi; “Devrimi teslim etmeyeceğiz”

Ezilen halklar, Küba halkı boyun eğmeyecek, emperyalizm yine yenilecek, Küba yine kazanacak… Halklar kazanacak…

13 Temmuz 2021

Önceki İçerikGÖÇ(MENLİK) AİDİYETİ[*]
Sonraki İçerikYerçekimsiz ortamda Küba eleştirisi