KDP-TC işbirliğiyle Kürt halkının kazanımları yok edilmek istendiği bir süreçte Irak başbakanı Türkiye’yi ziyaret ederken Irak‘ın Kürt kökenli dışişleri bakanı Fuad Hüseyin yaptığı açıklamada; “Türkiye ile PKK ve su meselesini görüşüyoruz” dedi.
Bugün sömürgeci Türk devletinin Başûr Kürdistana yerleşmesi ve işgal üsleri kurması yetmedi, şimdide KDP ile birlikte Kürt kazanımları ve onun en diri kesimi olan özgürlük gerillasını vurma, tasfiye ve kardeş kavgası için provokasyonlar peşinde.
KDP yönetimi işbirlikçilikle varlığına varlık katarken, Kürt halkı işsizlik ve yoksulluk nedeniyle başlattığı gösteriler karşısında iyice panikledi. Göstericilere karşı şiddet kullanmaktan geri kalmayan KDP asayiş güçleri birçok göstericinin ölümüne sebep oldu. Ve sorunun özü yerine PKK’nin bu gösterileri kışkırttığı demagojisiyle kendi ihanetini meşrulaştırma çabasına girdi.
Diğer yandan Erbil-Bağdat arasında yıllardır süren krizler, İran’ın bölgedeki etkinliği, Irak’ın İran ve ABD arasında ki sıkışmışlığı ve ülkedeki istikrasızlık siyaset, ekonomik çöküntü ve KDP’nin Kürdistan petrolünü sömürgecilere peşkeş çekmesi sadece sorunun bir yönü.
Dün dolaylı ya da direkt IŞİD’le işbirliği yapıp başta Ezidi halkı olmak üzere ISİD’e teslim eden KDP’nin bu ihaneti daha akıllarda. Ama Ezidi halkına karşı katliam suç ortaklığı olan ve Ezidi halkını silahsızlandırıp çetelere teslim edenler bugün Ezidi halkının kazanımlarını yok etme peşinde. TC ve uluslararası güçlerin desteğiyle Bağdat hükûmetiyle birlikte Şengal’e yönelik anlaşma vb. altında yatan gerçek budur. Diğer yanda çetelerle birlikte Kürt halkına karşı savaşan kendi kurduğu Roj Peşmerglerini bugünde yeni provokasyonlarda öne sürüyor. Roj Peşmergeleri KDP güdümünde çete bir güç ve tıpkı TC’nin çeteleri kullandığı gibi KDP’de devşirme ve kontra tarzı oluşturduğu Roj Peşmerglerini kullanıyor. Zaten genel anlamda Peşmergeyi bu ihanet suçuna ortak edemediği için direk Barzani’ye bağlı Özel Kuvvetleri ve Roj Peşmerglerini kullanmaktadır. TC’nin serseri mayın gibi çıkarı temelinde oradan oraya taşıdığı çetelerin bu kez de savaşla girmeyi başaramadıkları Başûr’a KDP vasıtasıyla yerleştirmekteler. Tüm bunlara rağmen utanmazca “ISİD ve PKK’nin bölgedeki istikrarı bozuyor” demagojisi peşindeler. Tüm bölgede ki bu gelişmeler kuşkusuz ki başta ABD ve uluslararası güçlerin onayı dışında değil. Onlarda Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme ve alanı işbirlikçilerine teslim etme çabasında.
Bu yaşananlar gösteriyor ki, Kürt ulusal birliği sağlanmadıkça uluslararası güçler ve sömürgeciler böl-parçala politikasıyla Kürt halkına daha büyük acılar yaşatacak. Kürt özgürlük hareketinin geliştiği ve silahlı mücadeleyi yükselttiğinden beri onu sahiplenen Kürt kazanımları açısından bir kazanım olarak ele alması gereken KDP hep tersini yaptı. Geçmişte Bağdat (Saddam dönemi) gerekse sonrasında kendi çıkarlarını Kürt halkının çıkarları önüne koyan KDP TC ile geliştirdiği PKK karşıtı ilişki ve onunla ortak operasyonlarda yer almaktan geri kalmadı. Ve her dönemde bu adımlar Kürt halkının kayıpları ve büyük acılarıyla sonuçlandı.
KDP’nin işbirlikçi tutumunun TC’nin bölgeye dönük hesaplarının belirleyici rol oynadığı ortada. KDP reform girişimi ve ardından geri adım atarak elde ettiği kazanımların bir kesimini kaybetmesine rağmen bunu görmekten çok uzak. O gün işbirliği yaptığı işgalci TC’nin tehditleri karşısında Kürt halkının ulusal birliğine sarılma yerine boyun eğerek TC ile işbirliğine girdi. Çünkü onun tek amacı var; kendi rant iktidarını sürdürmek. Onun bu tavrı TC açısından hem PKK’yi tasfiye hemde bölgede güç olma arayışı bağlamında büyük fırsatları beraberinde getiriyor ve iştahını kabartıyor.
Bugün Rojava Devrimini boğmak ve yok etmek için her türlü hokkabazlığı yapiyor. TC’nin her geçen gün saldırılarını yoğunlaştırdığı bir süreçte, KDP de Rojava sınırına güç yığarak tehdit etmektedir. Dün IŞİD çetelerinin beceremediğini bugün KDP gerçekleştirme peşinde.
TC tarafından Başûr’a yapılan saldırılarda kaç sivil katledildi, kaçı yaralandı, kaçının evi yıkıldı, hayvanları telef oldu? Bu konuya ilişkin net bir rakam yok. Ama işbirlikçiler bunu yapanları değil Kürt özgürlük hareketini suçluyor. Başûr halkı çok iyi görüyor ve biliyorki hergün yaşanan bombardımanların ve katledilen köylülerin suçlusunun işbirlikçiliktir.
Başûr Kürdistan’a yönelik saldırılar, TC ile sağlanan anlaşma çerçevesinde yapılıyor. Bu kayıplar TC ile kurulan ilişki sonucu yaşanıyor. Bunun birinci derecede sorumlusuda Barzani yönetimindeki KDP’dir. Bunun için tüm Kürt kurum ve kuruluşları başta da hükümette yer alan YNK, Goran vb. partiler olmak üzere Kürt halkı bu işbirlikçiliğe pratik tavır almalı, ulusal birlik konusunda pratik adımlar atarak işgalciliğe ve ihanete son vermelidir. YNK ve diğer partiler iyi bilmeli ki, bugün işgalcilerle kolkola Kürt halkının özgürlük talebini boğmaya çalışan KDP bunu başardığı oranda sıra kendilerine gelecektir.
Bu durum sürdükçe Kürt halkının kayıpları ve acıları giderek artacaktır. Bu konuda devrimci sosyalist güçler olarak bizlere de önemli görev ve sorumluluklar düştüğünü unutmamalıyız. Burada ortaya çıkan savaş ve işgalcilerin attıkları adımlar tüm bölge halklarını yeni bir kaos ve acıya sürüklemekte. Aynı zamanda bölge halkları arasında barış ve demokrasi taleplerinin tamamıyla yok edilmesidir.
Kürt halkının her kaybı, her acısı bizlerinde kaybı ve acısıdır, her kazanım ve başarısı da bizlerin kazanım ve başarısıdır.
20 Aralık 2020