Düzen Solcularının Kürt düşmanlığı ve Sol düşmanlığı

Seçimlerle birlikte yine düzen solcuları ile birlikte bunların tutumu ve konumlamalarını fırsat bilenler, bir bütün olarak Sol’a ve Kürt özgürlük mücadelesine karşı düşmanca bir yaklaşım sergiliyorlar.

Bir yanda;

‘’Sol, sosyalistler Kürtlerin peşinde sürükleniyor…

Kürtlerin güdümüne giren Sol, sosyalistler güdük kalmaya mecburdur…

Sol Kürtlerin peşinden sürüklendiği için güç olamıyor” vb vb zırvalamaları!

Diğer yanda ise;

‘’HDP Türk Solunun kamburundan kurtulmalı…

Kürtler Solcuları sırtında taşımaktan vazgeçmeli…

Türkiye Solu tasfiyecidir ve bunlar getirilip Kürtlerin başına bela edildi…

HDP Türk Solu’na teslim oldu” vb vb…

Günay Aslan haddini aşarak, daha da ileri gidip, “Ergenekon’un avukatlarıyla iş birliği yapan, Türkiye Solu şeytanla bile iş birliği yapar, tasfiyecidir… Ergenekon bize operasyon çekiyor bunlar üzerinden… bize gülüyorlar…’’ ve fazlasını saçmaladı.

Öncelikle “Türk Solu“ kimler ve kimlere deniyor… Kürt “aydınları”nın bir kısmı ve bazı kesimlerce sıkça kullanılan bir deyim. Bu deyim genellikle Kürt halkının ulusal talepleri ve mücadelesi karşısında, şoven, milliyetçi bir hatta kalan ve kendisine “Sol“ diyenler ile düzenin partisi CHP ve kontrgerillacı Doğu Perinçek’e yönelik kullanılıyor. Gerçeklik böyleyken, dönem dönem ortaya çıkan ittifaklar veya ayrışmalarda, bu kesim üzerinde dillendirilen “Türk Solu” kavramına sarılarak, bir bütün olarak Türkiye Devrimci Hareketine (TDH) karşı bir saldırı ve hakaret olarak kullanılmaktadır.

Yukarıda da vurguladığımız gibi, Sol ve sosyalist değerleri kullanarak “Sol” diye kendisini tanımlayan kimi düzenin solcuları, Kürt halkının özgürlük mücadelesinden ve HDP’den uzak, karşıt konumlanmasını, kimse Türkiye Devrimci Haraketline mal ederek, bunun üzerinden bir bütün olarak TDH’ye saldırıda bulunamaz. Bu düzen „Solcularının’’ politikalarını, esasta Kürt düşmanlığı temelinde gelişen, devletle aynı hatta buluşan şovenistlerdir.

Dolaysıyla, her tartışmada ve sorunda TDH’yi bu torbaya atıp, aşağılamak, ya da saldırı hedefine koyanlar TDH ile birlikte özünde Kürt özgürlük mücadelesi ve Kürt halkının bir bütün mücadelesine zarar vermekteler, düşmanlık yapmaktalar.

Bir yıl önce benzer konuda yine gündem olan tartışmalar karşısında Ferda Çetin’in yazısından bir alıntıyla devam edecek olursak,

Söz ve oy ile hesaplanmayacak bu destek (Kürt özgürlük mücadelesi ve Türkiye Devrimci Hareketi) işkence hanelerde, zindanlarda, Kürdistan dağlarında, Rojava’da, Şengal’de canını ortaya koyarak ve onlarca şehadetle kanıtlanmış, stratejik değerde çok kıymetli bir ortaklıktır. Bunun seçim ve oy hesaplarına tedavül edilmesi ise sadece yanlış değil, ayıptır. “ (Ferda Çetin 19 Ocak 2022 Y.Ö. Politika)

TDH tarihi boyunca Kürt halkının ulusal kaderini tayin ve Kürt halkına karşı tüm saldırı, katliam, soykırımlar karşısında gücü oranında hep yanında olmuştur, kendi sorunu olarak görmüştür.

TDH önderleri darağacına yürürken, ya da faşizmin infaz mangalarının kuşatmalarında son mermisine kadar çatışıp şehit düşerken son sözleri hep; “yaşasın Kürt ve Türk halklarının mücadelesi, yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği” sloganları olmuştur. Ve yukarıdaki alıntıda da vurgulandığı gibi, başta Rojava olmak üzere, Şengal’de, Medya savunma alanlarında ve Kürdistan’da, TDH birçok kadrosunu ve önder konumdaki kadrosunu şehit vermiştir, veriyor.

Öncelikle HDP sadece bir Kürt partisimidir sorusunu da sormak gerekiyor. Kürt dinamiğinin çok güçlü bir katılımı ve enerjisinin olduğu herkesçe kabul görmektedir. Ama HDP Türkiyeleşme partisi derken, bunun içindeki bileşenleri kimlerdir? Bu bileşen içinde olan devrimci, demokrat ve sosyalist kurumları nereye koyuyorsunuz? Ya da HDP faaliyetinde tutsak düşen, işkencelerde sakat kalanların ödedikleri bedeller değersiz mi?

“HDP Türk Sol’una teslim oldu” yaygarasını koparan cazgırların bir bölümü ise, bir zamanlar PKK’de üst düzey sorumluluk yapmış, sonradan ‘etkin pişmanlık’ göstererek ailelerine ve sisteme dönüş yapan ‘rütbeli’ tatlı hayat kaçkınlarıdır.

Bu kesimler hem PKK’ye hem HDP’ye karşıttır. Bunlar KDP ve Barzani dostu oldukları halde, Türkiye’de seçime giren KDP yanlısı Kürt partilerine tavsiye ve öneride bulunmaktadır. Bu kesimin amacı, HDP’yi destekleyen Kürt yurtseverlerde kafa karışıklığı yaratmaktır.

Son günlerde, “HDP seçmeni ve yurtsever” kimi bireyler de bilmeden ve farkında olmadan bu politikaya hizmet ediyor. “ (F.Cetin a.y)

Evet bir yanda düzen ‘Sol’cuları, bir yanda da yukarıdaki alıntıda ifade edildiği gibi, biriler bu mücadeleyi ve ortaklaşmayı yok etmek, dinamitlemek için kitleleri kışkırtmak ve provokasyon peşindeler.

Sonuç olarak, TİP’le yaşanan sorun ve tartışmalar bizim temel gündemimiz veya sorunumuz değil. Ama bedel ödeyenler ile ilkesiz, kuralsız bir araya gelişler sonucu ortaya çıkan sorunlardan bir bütün TDH sorumlu tutulamaz, kimse devrimci harekete mal edemez, saldıramaz. Bunun üzerinde tepinerek eleştiri adı altında TDH’ye saldırı ve hakaret boyutuna varacak söylemler kabul edilemez. “Rojava’ya gitmek sınıfa ihanet. Kürt Özgürlük hareketiyle o alanda ilişkilenmek sınıfa ihanet” diyenleri unutmadık. Türkiye Devrimci Hareketi unutmaz! Üniversitede görevliyken, devrimci ve yurtsever öğrenciler eylem yaptığında kapıları kilitleyip polis çağıranları millet vekili yapan, aday gösterenlerin ilkesiz, kuralsız pratiklerinin günah keçisi TDH yapılamaz.

Bu temelde bunu yapanların bilinçli, ya da bilinçsiz başta Kürt halkının özgürlük mücadelesine zarar verdiklerini iyi bilmelidirler. Ve “Türk Solu” kavramıyla halklar için bedel ödeyen, canını feda eden devrimcileri, milliyetçi-şovenlerle aynı kefeye koyup aşağılayamaz, saldıramaz.

Her nerden gelirse gelsin, bu tür saldırılar ve değerlendirmeler Kürt halkının özgürlük mücadelesi ve Türkiye Devrimci Hareketinin yürüttüğü ortak mücadele ve faşizm karşısındaki birlikteliğini lekeleyemeyecek ve yok edemeyecektir.

3 Nisan 2023

Önceki İçerikOn’lar, Kızıldere’nin 51. yılında bir çok ilde anıldı.;
Sonraki İçerikTÜRKİYE’DE KADIN MÜCADELESİNİN “GAYRIRESMÎ TARİH”İ-