Drone ve İHA’lar savaş kurallarını değiştirdi

 

Zalim ve zorbaya karşı kıt imkanlar ve silahlarla direnenlerin, ceberut devletlere karşı silahlı ayaklanma yolunu seçenlerin ve üstün silahlarla donanmış ordulara karşı geleneksel vur-kaç (veya gerilla) taktiği uygulayan hafif silahlı militan hareketlerin günümüz şartlarında çatışma yöntemlerini değiştirmeleri için drone ve İHA’lar bir fırsat olabilir.

Uçurum kenarında ölümcül oyunu oynayan taraflardan hepsinin veya sadece birinin uçurumdan aşağıya düşmesi kaçınılmazdır. Suudi yönetimi, bu düşüşün adayı gibi. Suudi Arabistan’ın Abqaiq’teki tesislerine yönelik 14 Eylül tarihli saldırının yol açtığı ilk hasar tespiti aceleyle açıklanmıştı ve eksikti. Gerçek şudur: Doğalgaz dolum/boşaltım tesislerinin yüzde 50’si tahrip edilmiş, petrokimya fabrikalarının üretim kapasitesi düşmüştür. Günlük maddi zarar 500 milyon, aylık toplamı 15 milyar dolardır. Amerika ve Kanada’da muhalif yazılarıyla tanınan ve Gold Goats’n Guns (Altın Keçi Silahları) yayıncısı Tom Luongo, ilgili makalesinde, Suudili yetkililerin karşı karşıya kaldıkları felakete değinmiş: (Bakınız, “Will the Yemen War be the End of Saudi Arabia?” Global Research sitesi, 20 Eylül 2019).

Bir başka değerlendirme: “Suudiler, savaşı kazanacaklarına dair bir yanılsamaya düşmüş değiller. Onlar da, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi, Yemen savaşının kazanılmaz olduğu kararını çok önceden verdiler. O zamandan beri bir çıkış arıyorlar. BAE yetkilileri, olayları doğru kavramıştı. ABD, Körfez’deki müttefiklerine herhangi bir güvenlik güvencesi vermeye ne hazır ne de istekli. BAE, Yemen’deki maliyetli ve ihtiyatsız müdahalesine bir son verecekse, derhal harekete geçmesi gerektiğini hissetti. Yemen’den çıkış, son derece gerekli olmasına karşın BAE’nin geri çekilmesi, Suudileri oradaki güvenilir bir müttefikten yoksun bırakacaktı. Husiler üzerindeki baskıyı tekrar azaltacak, onlara Suudi Arabistan’a daha çok roket ve İHA yollamaları için manevra alanı açacaktı.” (Ahmed Aboudouh, Independent Türkçe sitesinde yayımlanan 20 Eylül 2019 tarihli makalesi)

Savaş, artık kırılma noktasında. Askeri imkânlar açısından zayıf olan taraf (Husi güçler), geleneksel çatışma silahlarına karşı drone ve insansız hava araçları (İHA) kullanıyor.

Slovenyalı Marksist sosyolog, filozof ve kültür eleştirmeni Slavoj Zizek, Suudi Arabistan petrol tesislerine yönelik saldırıların, “savaş kurallarını bozup yeniden yazdığına” işaretle yorumuna felsefi bir boyut katmış: “Suudilerin Yemen’i yerle bir etmesi -ve Husiler’in kaçınılmaz olarak verdiği karşılık- bilindik jeopolitik oyunların ayrılmaz bir parçası… Birkaç gün önce, Suudi ARAMCO şirketinin ham petrol işleme tesislerine drone saldırısı düzenlendiğinde bizim basın bu olayı defalarca ‘kırılma noktası’ olarak tanımladı. Ama durum gerçekten böyle miydi? Küresel petrol tedarikini tedirgin etmesi ve Orta Doğu’da büyük bir silahlı çatışmayı daha olası kıldığından, bir anlamda evet. Ancak bu iddianın içerdiği zalim ironiyi kaçırmamak için dikkatli olmakta fayda var… Husiler’e atfedilen eylemi kınasak bile, endişeli ve çaresiz bir halde ellerinden gelen yollarla karşı atağa geçmelerine gerçekten şaşırabilir miyiz? Sonunda Suudi Arabistan’ı gerçekten zayıf noktasından yakalamanın yolunu bulmuş olabilirler…

Yemen’den Çin’e tüm bu vakalarda oyunun parçası olanla gerçek manada oyunu değiştiren çatışmaları ayırt etmeyi öğrenmek gerek. Bunlar ya işlerin normal halinin (İsrail’in Batı Şeria’nın büyük bölümünü ilhak etmesi) devamı olarak maskelenen daha kötü durumlara doğru meşum dönüşümler ya da ortaya çıkmakta olan yeni bir şeylerin umut verici belirtileridir. Baskın liberal görüş, kafayı ilk seçeneğe takmıştır ve ikincisini büyük ölçüde görmezden gelir.”(Slavoj Zizek, Independent Türkçe, 23 Eylül 2019)

‘KAHRAMAN İHA’LAR’, SÜPER SAVAŞA KARŞI

Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn tarafından oluşturulan Arap Koalisyon güçlerinin Mart 2015 yılından beri havadan ve karadan bombalamak suretiyle viraneye çevirdikleri Yemen’deki iç savaşın karşı tarafında yer alan Ensarullah (kamuoyunda İran’ın desteklediği Husiler diye biliniyor) askeri yönetimi, Mayıs 2019’da misilleme olarak Suudi Arabistan’ın Doğu Batı Ham Petrol Hattı bölgesinde bulunan petrol boru tesislerine (rafineri ve dolum tesisleri) yedi adet silahlı insansız hava aracı (SİHA) diye tanımlanan yeni teknik silahlarla vurdu. Suudilerin gözbebeği veya “siyah incisi” sayılan ARAMCO şirketinin petrol üretim ve dolum tesisleri, özellikle ülke ekonomisinin belkemiğini oluşturuyor. Hac ziyaretinden gelen gelirler bile, ikinci sıradadır.

Konuyu yakından izleyenler ile uzmanlar, “Yemen Savaşı’nda üç önemli gelişme olarak tespit ediyorlar: Bir; Husiler, askeri misilleme olarak silahlı insansız hava araçları (SİHA), drone ve seyir füzeleri kullanarak her bakımdan asimetrik ve dengesiz yürütülen (Arap Koalisyonu lehine ve Husiler aleyhine) bu savaşın gidişatını değiştirme başarısını gösterdiler. İki; petrol tesislerini vurmak suretiyle Suudilerin ekonomik kaynaklarını tahrip etmenin yanı sıra, dünya petrol piyasalarını siyaseten de etkilemeyi hedeflediler. Üç; geleneksel vur-kaç taktiğine dayalı gerilla tarzı yıpratma savaşının yerine, 21’inci yüzyılın yıpratma savaşında yeni teknolojik askeri ürünler (drone, İHA, SİHA, seyir ve balistik füzeleri gibi) kullanmayı başardılar. Husi lideri Abdülmelik el Husi, “Hava kuvvetlerimiz, 17 Ağustos’ta 1100 km uzaklıktaki devasa el Şeybe petrol rafinerilerini vurmakla, ilk defa düşmana (Arap Koalisyonu) karşı gerçek bir misillemede bulunmuş oldular” diyerek yeni yıpratma veya teknolojik savaşın duyurusunu yaptı. Askeri uzmanlar şunu anlamaya çalışıyorlar: BAE ve Suudi Arabistan yönetimleri, söz konusu stratejik tesisleri korumak amacıyla satın aldıkları modern savunma silahları (Patriot füzeleri, radarları, uçaksavar füzeleri, avcı uçakları, vs.), nasıl oluyor da bu yeni icatları (seyir füzeleri ve SİHA) tespit edemiyor, savuşturamıyor, önleyip imha edemiyorlar.” (Ray el Yom gazetesinden derlenen birkaç haber/yorum, 17 Ağustos 2019)

“Milli petrol şirketi Suudi ARAMCO’nun en büyük rafinerisi Abqayq ile ülkenin ikinci büyük petrol sahası Huwaris’teki tesislerin 14 Eylül’de silahlı insansız hava araçları (SİHA) ile bombalanmasının yankıları sürüyor. Saldırının gerçekleştiriliş şekli ve yarattığı tahribat Batı basınında geniş yer buldu. Yemen merkezli Şii Husiler, rafineri ve tesislere yönelik saldırıda 10 adet SİHA kullandıklarını açıklamış, ancak başka detay vermemişlerdi. Reuters haber ajansı, hedefteki rafineri ve petrol tesislerinin Yemen’in başkenti Sana’ya bin kilometreden fazla mesafede olduğunu belirtti. Amerikan Washington Post gazetesi, ABD’li yetkililerin Suudi Arabistan’ın en stratejik petrol rafinerisi olan Abqayq’ta 17 tesisin saldırı sonucu tahrip olduğunu yazdı.” (Hürriyet, 16 Eylül 2019)

SAVAŞIN YENİ İCATLARI: DRONE VE İHA’LAR!

Husi Kuvvetleri Savunma Bakanı Orgeneral Muhammed Nasır el Atıfi, 7 Temmuz tarihli açıklamasında “askeri sanayimizi her geçen gün geliştiriyoruz” demişti. Aynı hareketin askeri sözcüsü Yahya Serie, bir demecinde, “Günde altı adet SİHA ve seyir füzesi üretebildiklerini” vurguladı (Ray el Yom, 15 Eylül 2019). O zamanki tespitlere bakılırsa, Husi kuvvetlerinin elinde Kudüs-1 seyir füzesi, Samad-1 (keşif amaçlı) İHA, Samad-3 ve 2K SİHA modeli silahlar vardı. Birleşmiş Milletler raporlarına bakılırsa, Husi silahlı birimleri, UAV-X modeli insansız hava araçları (İHA) kullanıyorlar. Husiler, geliştirdikleri bu silahları 7 Temmuz’da başkent Sana’daki fuarda sergilemişler.

Suudi Arabistan Bakanlığı ile Arap Koalisyon yetkileri, saldırıda kullanılan araçları tespit etmişler: “İHA’LAR ve alçak uçuşlu birkaç (seyir ve balistik) füze. Uzaktan kumandalı İHA’lar, yeni bir küresel devrim niteliğinde. Sivil ve askeri amaçlarla kullanılabiliyor. Uber ve Amazon gibi büyük şirketler, ulaşımı kolaylaştırmak gayesiyle İHA’ların sivil yönünden istifade ediyorlar. İHA’lar çevresel maksatlarla da uçuşlar yapabiliyor. Genellikle küçük olup Global Hawk gibi son derece büyük boyutlara sahip türleri de bulunan bu uçakların en tehlikeli yanı, şu ana kadar gözetlenemeyen yeni bir ziyaretçi (araçsal silah) oluşlarıdır. Modern askeri personel, güvenlik açısından bu tehlikenin zorluğu ve yeniliğini kabul ediyor. Askeri yayınlar yapan Defense News dergisine göre İHA’lar; uçaklar, büyük savaş uçakları ve balistik füzelerle çatışmak için tasarlanmış yepyeni bir tehdit kaynağı. Başka bazı raporlara bakılırsa, İHA’ların sahip olduğu tehlikelerden bir diğeri de geleneksel savaş uçaklarına kıyasla ucuz olmalarıdır. İntihar görevlerinde yaşamsal hedeflere saldırılar düzenleyebilir ve bomba atışı yapabilirler. İHA’ları kontrol etmenin zorluğunu dair birkaç örnek: Ocak 2015’te ABD yönetim merkezi Beyaz Saray’ın avlusuna birkaç İHA uçağı düşmüştü. Ağustos 2018’de Venezuela ordusu törenlerine katılan Devlet Başkanı N. Maduro’yu hedef alan bir suikast girişimi oldu. İsrail kumandalı İHA’lar, İran Devrim Muhafızlarına ait Irak’taki bir kamp ile Beyrut varoşlarının derinliklerinde bulunan Şii Hizbullah merkezlerine saldırdılar.” (Mişari Zeydi, “İran İHA’ları ve Havadaki Tehlike”, Şark’ül Avsat Türkçe, 20 Eylül 2019)

Pilot, yakıt, kalkış-iniş için havaalanlarına ihtiyaç duymayan hatta büyük binaların geniş damlarına/teras katlarına bile inebilecek kadar küçük hacimlidir İHA’lar. Mesela paraşüt veya kızaklar (veya kaykay tekerlekleriyle) yere konabilen küçük İHA aracının boyu 1 metre 77 santimetre, ağırlığı 9.9 kilogramdır. Bazılarının yapım maliyeti, birkaç bin dolardır. Daha gelişmiş türleri (ABD Triton, MQ 4 C) ise onlarca milyon dolara ulaşabiliyor.

DRONE ÇIKTI, SAVAŞ KURALI BOZULDU

İHA’ların gelecekteki klasik savaş uçaklarının yerini alabileceğini öne süren uzman sayısı az değil. Bu, aynı zamanda büyük devletlerin tekellerinde tuttukları savaş uçakları devrinin artık hükümsüz kalabileceğini de göstermesi bakımından önemlidir. Konuya ilişkin ayrıntılı bilgiler içeren bir makale yazan Omar Necib, özetle şunu diyor: “Gelecek savaşlarda seyir füzeleriyle İHA’ların oynayacakları roller, üçüncü askeri teknolojik devrimin habercisidirler. Devletlerin üstün silah tekeli kayboluyor. Yeni bir teknolojik rekabet alanı açılıyor.” (Ray el Yom, 24 Eylül 2019)

İngiliz gazeteci P. Cockburn’ün yorumu daha ayrıntılıdır: “Drone ve füzelerin Suudi petrol tesislerine yaptığı yıkıcı saldırı sadece Ortadoğu’daki askeri güç dengelerini değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda küresel savaş halinin doğasında da bir değişime işaret ediyor…

14 Eylül sabahı, modern askeri uçaklara kıyasla çok daha ucuz ve basit olan 18 drone ve 7 seyir füzesi Suudi Arabistan’ın ham petrol üretiminin yarısını etkisiz hale getirerek dünya petrol fiyatlarını yüzde 20 artırdı… Bütün bunlar Suudiler geçen yıl savunma bütçesine 67,6 milyar dolar (yaklaşık 390 milyar TL) harcadığı halde gerçekleşti. Bu miktarın çoğu epey pahalı uçaklara ve hava savunma sistemlerine harcanmıştı ki bunlar saldırıyı durdurmada bir hayli başarısız oldu. ABD savunma bütçesi 750 milyar dolar (yaklaşık 4 trilyon TL), istihbarat bütçesiyse 85 milyar dolar (yaklaşık 490 milyar TL) ama yine de Körfez’deki ABD kuvvetlerinin iş işten geçene kadar neler olup bittiğine dair fikri yoktu.

Bir başka deyişle kompleks bir hava savunma sistemine sahip bir ülkeyle böylesi bir sisteme sahip olmayan arasındaki gelecek bir çatışmada, askeri oyun alanı artık çok daha dengeli olacak. ABD, NATO güçleri ve İsrail’in uzun süredir ellerinde tuttuğu koz, herhangi bir muhtemel düşman karşısında hava kuvvetlerinin ezici üstünlüğüydü. Birdenbire bu hesap bozuldu çünkü hava gücü söz konusuysa neredeyse herkes düşük maliyete oyuna girebilir.

Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nden askeri uzman Anthony Cordesman, bu değişimin önemiyle ilgili kısa ve öz olarak şunları yazıyor: “Suudi Arabistan’daki saldırılar ABD’nin Körfez’deki hava üstünlüğü döneminin kapandığına ve onun yüksek isabetli saldırı tekelinin hızla zayıfladığına dair açık bir stratejik uyarıda bulunuyor.’ Yeni nesil drone, seyir füzesi ve yüksek isabetli balistik füzelerin İran envanterlerine girdiğini ve Yemen’deki Husiler’den tutun, Lübnan’daki Hizbullah’a kadar yayılmaya başladığını açıklıyor. Askeri tarihte benzer dönüm noktaları basitçe üretilen bir silahın konuşlandırılması aniden daha karmaşık silahların kullanımını bozguna uğrattığında yaşanmıştır.” (Patrick Cockburn, “Suudi Arabistan’daki Drone Saldırıları Küresel Savaş Halinin Doğasını Değiştirdi”, Independent Türkçe, 25 Eylül 2019)

Sonuç babından şunu söylememiz mümkün: Zalim ve zorbaya karşı kıt imkanlar ve silahlarla direnenlerin, ceberut devletlere karşı silahlı ayaklanma yolunu seçenlerin ve üstün silahlarla donanmış ordulara karşı geleneksel vur-kaç (veya gerilla) taktiği uygulayan hafif silahlı militan hareketlerin günümüz şartlarında çatışma yöntemlerini değiştirmeleri için drone ve İHA’lar bir fırsat olabilir. Lübnan Hizbullah örgütüyle Yemenli Husiler, muhtemelen İran sayesinde bunu başarıyorlar. Ancak benzer şeyi Latin Amerika’da sol silahlı hareketler, Filistin örgütleri ve farklı coğrafyalardaki bazı Kürt örgütlerinin bu yola başvurduklarına dair somut göstergeler yoktur. Oysa tarih boyunca savunma planları ve araçları hep değişmek suretiyle gelişme göstermişlerdir.

Tarihten birkaç örnek: Doğal felaket/afet (vahşi hayvanlar ve kötü iklim koşulları) ve toplumsal facialardan (savaş gibi) korunmak için kazılan Avrupa’daki yer altı tünellerinin (Erdstall tünelleri gibi) tarihi 12 bin yıl öncesine kadar uzanabiliyor. Alman arkeolog Dr. Heinrich Kusch, “Secrets of the Underground Door to An Ancient World” isimli eserinde, bu tür tüneller hakkında geniş bilgi mevcuttur. (Ayrıntılar ve görüntüler için Fikriyat isimli siteye bakılabilir.) 20’nci yüzyıldaki Amerikan üstün savaş teknolojisi ve dönemin B 52 bombardıman uçaklarının amansız/yok edici saldırılarına, doğayı ve insanı imhaya yönelik insansız topraklar (no man lands) yaratma stratejisine karşı, Vietnam komünist önderlerin buldukları en büyük korunma/savunma aracı yer altı tünelleri olmuştu. Mesela Cu Chi Tünelleri, muhteşem bir zekâ ve mühendislik örneği olup, 200-250 km. uzunluktaydı. 1940’larda kazılmış ve tamamlanması 25 yıl sürmüştü. Savaşın gidişatını, Vietnamlı direnişçiler lehine değiştirdi. Çünkü Amerikalılar, tüneller yüzünden bir türlü göremedikleri “hayalet Vietkong gerillalarıyla” karşı bir türlü başarılı olamıyorlardı.

Günümüzde ise Hizbullah güney Lübnan’da İsrail saldırılarına karşı tünellerden istifade etti. Örgüt, bu deneyimini Filistin’deki İslamcı Hamas örgütüne aktardı. Hamas, uzunca sure bu sayede İsrail’e kafa tutabildi. Ne yazık Suriye iç savaşı sırasında ev sahibine nankörlük yapan İslamcı Hamas, petrodolar sahibi dinbaz kardeşleri sayılan Körfez yöneticilerinin (özellikle Katar’ın) parasal rüşvetine kandı; o sırada Suriye’de bulunan silahlı İslamcı hareketlere gizliden gizliye yardım etti; onlara tünel kazma tekniğini öğretti. IŞİD terör örgütü, bu tekniği, birçok yerde (Musul, Rakka, Halep, Cerablus, Menbiç, Rojava vs) kullandı. Görünen o ki, drone ve SİHA araçları, tünel ve mağaraları etkisiz hale getirebiliyorlar.

İlk modern helikopterler, 1939’da (Sikorsky) yapılmış; Vietnam’da çokça denenmiştir. Vietnamlılardan ders alan Cezayirli direnişçiler, sömürgeci işgalci Fransız ordusunun kullandığı savaş helikopterlerini düşürmede üstün başarı gösterdiler. Çünkü helikopterler, savaş uçaklarına göre yere daha yakındılar ve adeta gerillaların kolay av haline getirmişlerdi. Ama drone, İHA ve SİHA silahlarına göre helikopterler de daha az etkili olabiliyorlar.

Faik Bulut

Önceki İçerikTürk devletine karşı meşru savunma hakkımızı kullanacağız
Sonraki İçerik‘Savaşımız özgürlük, onur ve insanlık savaşıdır, yorulmaz’