Altı Hokkabaz Bir Arad

AKP-MHP faşist partilerinin yönettiği Türkiye devleti içine girdiği çok yönlü kriz içinde debeleniyor. Türkiye oligarşisi ve onun iktidarı altındaki zeminin hızla kaydığını görüyor. Sistemin krizini aşmak ve yeniden organize etme çabaları bir türlü yerli yerine oturmuyor. Sistemi yeniden güvenceye almak ve krizini atlatmak için gündeme getirdikleri başkanlık sistemi (tek adam rejimi) de değil sorunlarını çözmeyi sistemi daha da çıkmaza soktu. Bugün gelinen aşamada iyice yıpranan AKP-MHP iktidarı sürdüre bilmek için umudu muhalefet blokunu bölme çabasında iken işler değişti. Türkiye oligarşisi ve emperyalist güçler açısında ise sorun sistemi kimlerle sürdüre bilecekleri ve çıkmazı nasıl aşa bilecekleridir.

Türkiye oligarşisi ve uluslararası emperyalist güçler bu çabalarını sürdürürken, sistemi kime nasıl teslim edecekleri arayışına 6 parti bir araya gelerek açıkladıkları ‘Mutabakat Metin’iyle aday olduklarını açıkladılar.

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve Demokrasi ve Atılım Partisi’nin üzerinde uzlaştığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni” 6 siyasi partinin genel başkanlarının katıldığı törenle kamuoyuna açıklandı.

Bu bir araya geliş ve açıklama da her ne kadar ülke ve halklar dense de asıl olarak Türkiye oligarşisi ve uluslararası güçlere yöneliktir. Onlara “biz adayız sizlerin çıkarlarını en iyi biz temsil ederiz” deniyor ve onlara güvence veriliyor.

Bu bir araya gelenlerin halklarımıza suna bilecekleri hiçbir şey yok. Çok fazlasına gerek yok onların sicilleri ortada bugüne kadar dedikleri ve yaptıkları ortada. Dünya halklarına kan gözyaşı, zulümden başka bir şey getirmeyen NATO için daha birkaç gün önce Kılıçdaroğlu ne diyordu; “Biz NATO’nun bir parçasıyız. Dolayısıyla kendimizi bu ittifakın dışında göremeyiz. Bu konuda taahhütlerimiz var. Biz NATO’yu sadece bir savunma aracı, kurumu olarak da görmüyoruz. NATO artık bugün 21. yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de bir güvencesi” bugüne kadar NATO hangi ülkeye huzur, barış, demokrasi getirdi?

Yoksa Sivas’ta Alevi canlarımıza karşı girişilen katliamda; “gazanız mübarek olsun” deyip saldırı emrini veren ve Alevi canlarımızın, aydınlarımızın diridir yakılmasındaki sorumlu Temel Karamollaoğlu “mu?

90’ların içişleri bakanı gözaltı kayıpları, yargısız infazların ve Kürdistan’da yakılan yıkılan köylerin, asit kuyularına atılan insanlar sorumlusu olan, bunu savunan, ‘’bugün olsa bugünde yaparım’’ diyen Meral Akşener mi?

AKP’nin dışişleri bakanı, daha sonra başbakanı birçok uygulamasının mimari ve uygulayıcısı olan Davutoğlu’mu? o değilmiydi Beyaz Toroslarla tehditlerden bulunan?

Yoksa uzun yıllar AKP`nin halklarımızın kanını emen, yokluk ve yoksulluğunun mimari olan ekonomiden sorumlu Babacan mı?

Çok uzatmaya gerek yok dünü beli olanların yarında belidir. Ortak yaptıkları açıklamada “savaşa” hayır diyenlerin ne kadar iki yüzlü sahtekâr oldukları ortada. Kürt halkına karşı savaşa, savaş teskerelerine el kaldıranlar, Rojava’nı Şengel’ın, bombalanmasına el kaldıranlar savaşa hayır diyor. Efrin’e atılan bombaların üzerine imza atanlar savaşa hayır diyor. Ve buna inanmamızı istiyorlar.

Barış diyorlar, demokrasi, özgürlük diyorlar, kayyumlara hayır diyorlar diyarlarda diyorlar daha arada 24 saat geçmede parlamentoda HDP millet vekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasına el kaldırıyorlar.

Türkiye oligarşisi çökmekle yüz yüze olan sistemini kurtarma derdinde. Sistemini teslim edeceği ve onu sürdürecek, sahiplenecek temsilciler peşinde. Buna aday olan 6 partide oligarşiye ve efendilerine sesleniyor ve güvence veriyor; “size en iyi biz hizmet ederiz” bunu yaparken de bir kez daha halklarımızı aldatma peşindeler.

Unutmayalım düzen partilerinin bizlere sunabileceği hiçbir şey yok, olmazda olanların tüm derdi hizmet etikleri sınıfın çıkarlarını savunmaktır. AKP-MHP faşist iktidarının girdiği çıkmaz ve yıpranmışlık karşısında sisteme yeni kan pompalama derdindeler. Umut kendi gücümüzde, mücadelede. Umut örgütlenmede, bu asalak çürümüş sistemi ve onun parlamentosunun bizlere sağlayacağı hiçbir şey yok, orada halkın değil bir avuç azınlığın çıkarları temsil edilmekte.

Düzen partileri yenide aldatma peşinde, altı hokkabaz bugün bunun peşinde. Onların halklarımıza sunacağı bir şey yok ama bizim kendi örgütlü gücümüzle kazanacağımız çok şey var. Unutmamalıyız ki örgütlenme ve sokağın gücü düzenin güçsüzlüğüdür. Biz örgütlendikçe sokakları tuttukça düzenin güçsüzlüğünü ortaya serdikçe, düzen daha da güçsüzleşecek, emekçi halk mücadeleye çekildiği oranda kazanan biz olacağız.

1 Mart 2022

Önceki İçerikUkrayna savaşının arka planı ve bazı gerçekler
Sonraki İçerikRuslara karşı Batı’da cadı avı