Kızıldere Şeyh Bedreddin’lerden, 15 Haziran 1915’de İstanbul Beyazıt Meydanı’nda idam edilen Ermeni Sosyalisti Paramaz (Madteos Sarkisyan) ile 19 yoldaşından, Mustafa Suphilere. Kürt, Ermeni, Süryani, Ezidi, Alevi halklarının yok sayılması, katliam ve soykırımdan geçirilmesi. Ülkemizin emperyalizmin kuklası haline getirilmesi ve faşizmle yönetilmesi karşısında halkların özgürlük ve kurtuluşu için Türkiye devrim yolunun tanımlanmasıdır…
68 öğrenci gençlik hareketi ve onun öncüsü DEV GENÇ mücadelesinin öncüleri, köylünün toprak sorunu, işçi sınıfının örgütlenme, hak alma mücadelesi ve 15-16 şanlı Haziran direnişinden süzülüp gelenlerin Marksist-Leninistlerin (M-L) gittiği yoldur Kızıldere…
Kızıldere’ye giden yol ülke gerçekliğimizin ve halklarımızın kurtuluş yolunun kilometre taşlarının inançla, karalıkla M-L ideolojisiyle şekillenmesidir…
Kızıldere; 30 Mart 1972 ülkemiz sınıflar mücadelesi için, emekçi halklarımız için, bağımsız özgür ve sömürüsüz bir dünya için dövüşmenin adıdır. Yani Kızıldere sosyalizmin adıdır.
Kızıldere; Emperyalizme, faşizme karşı halklarımızın direniş bayrağının yükseltildiği gündür. Kızıldere’de ölümsüzleşen ON`larımız yok edilememiş, ON`ların toprağa düşmesiyle ülkemiz topraklarında yok edilmezcesine boy veren ve sonraki kuşakların yolunu aydınlatacak olan devrim ve sosyalizm meşalesini tutuşturmuşlardır. Onların yaktığı bu meşale, bugün 50. yılında hala yolumuzu aydınlatmaktadır.
Bizler ON’lardan öğrendik; Devrimciliğin, inanmak, öğrenmek, bilmek ve yapmak olduğunu. Bu dört kavramın bir arada ve aynı anda bulunması, birbirini tamamlaması ve geliştirmesi, aynı zamanda devrimciliğin, devrimci mücadelenin pratikte ete kemiğe bürünmesi, yaşam karşısında bir anlam ifade etmesi demektir.
Kızıldere’ye giden yolu döşeyen inanç; Marksist-Leninist ideoloji ve pratiğin evrensel tezleri ve tarihsel deneyleriyle ülkemiz topraklarıyla en geniş kapsamlı buluşmasıdır. Bu buluşmanın somut ifadesi olan Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir, Ulaş Bardakçı öncülüğünde onun öncü partisi THKP-C ile ideolojide, politikada, örgüt anlayışında, mücadele tarz ve temposunda yeni açılımlar sağlanmış, devrimci mücadele ve devrimci kimlik bir anlamda köklü biçimde yeni baştan tanımlanmıştır.
Çünkü Kızıldere’ye giden yolu oluşturan bilinç ve felsefenin temelinde; THKP-C`nin Marksizm-Leninizm’in evrensel tezleri ışığında ülke devrimini hedefleyen, bu ülkenin koşullarından yola çıkan, iktidar bilincine sahip yeni bir devrimcilik anlayışının oluşturulmasıdır, bunun ideolojik-siyasi-örgütsel temellerinin atılmasıdır.
THKP-C Kızıldere; Faşizm karşısında tereddütsüz devrimci sorumluğun ifadesidir. Deniz, Yusuf, Hüseyin darağacına götürülmek istenirken THKP-C, THKO yoldaşlığının ete kemiğe bürünmesidir. Faşizme karşı mücadele ve devrimci dayanışma, yoldaşlaşmanın adıdır Kızıldere. ON’lar masa başlarında, dergi sayfalarında boş gevezelik, grupsal çıkarlar değil, devrimin ve siper yoldaşlığının ne olması gerektiğini yaşamlarını ortaya koyarak, pratikleriyle bu değerleri yaratmanın adıdır Kızıldere.
Kızıldere; yoldaşlık tanımını, devrimci dostluk, dayanışmayı ve siper yoldaşlığını dar grupsal, örgütsel sınırların içine sıkıştırmamış, devrimci yapılar arasındaki ilişkiyi her türlü bedelin ödenebildiği bir sahiplenme seviyesine taşımanın adıdır.
Kızıldere 30 Mart Türkiye devriminin manifestosudur ve THKP-C’nin ideolojik-politik tezlerinden, pratik çizgisinden ayrı düşünülemez. Bu, etiyle-kemiğiyle Türkiye devrimini düşünenlerin, Türkiye devrimini masa başlarında burjuvazinin nabzına göre şerbet vererek değil, onun çizdiği sınırlar çerçevesinde, parlamentosunda medet umanların değil, elde silah sokaklarda, dağlarda yaratmaya çalışanların; halkı küçümseyip hor görenlerin değil, gücüne ve yaratıcılığına inananların, Türkiye devriminin çıkarları için ölümü göze alabilecek kadar ideolojik-politik ve kişisel güvene sahip olanların manifestosudur.
Kızıldere, etrafları tamamıyla kuşatıldıklarında bile, “Biz buraya teslim olmaya değil, ölmeye geldik!” sloganıyla direnenlerin yoludur.
ON’lar gidilen yolun bilincinde, ödenecek bedelin ne olduğunun iyi bilenlerdendi: “Devrim yolu engebelidir, dolambaçlı, sarptır… Bu mücadele sınıflar mücadelesidir. Burada el titremesine, tereddütte ve kararsızlığa yer yoktur…” diyenlerin yoludur Kızıldere…
THKP-C Kızıldere çizgisi ülkemiz topraklarında, her koşulda direnmenin, teslim olmamanın adıdır. Devrim anlayışından taviz verilmemesiyle düşmanın en güçlü olduğu koşullarda dahi, devrimci onur ve iradeyi temsil etmesiyle, siyasi kimliğini her alanda açıkça savunulmasının adıdır. Düşmanın tüm saldırılarına karşın özgürlük tutkusunu yaratıcılıkla maddeleştirip, mücadeleden bir an bile ayrı düşmeme anlayışıyla varlığını sürdürüp geliştirmenin adıdır.
Devrim, devrimci mücadele geçmiş ile gelecek arasında diyalektik bağı koparmadan yürütebilmektir. İşte bugün içinden geçtiğimiz koyu faşizm koşullarında THKP-C ve 30 Mart Kızıldere’nin çizgisine bağlı olmanın, bu çizgiyi geliştirip sürdürme iddiasının başka anlamı da, yolu da yoktur.
ON’lar; Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna, Saffet Alp mücadelemizin önderleri, kavganız kavgamız, idealleriniz idealimizdir.
Kızıldere; düşman karşısına direnme, geleneğini biz siz ON’larımızdan miras aldık. Gelenekten geleceğe bu mirasla yürüyoruz…
50. yıl oldu bu ülke topraklarına M-L temelde yürünecek devrim stratejisini yok olmamacasına canları, kanlarıyla nakşedenlerin tarihi. Bunun içindir ki, hiçbir güç, her türden, renkten tasfiyecilik ve sapma burjuva akım THKP-C ve Kızıldere’yi, tarihimizi unutturamadı, silip atamadılar sizi geleceğimizden.
Kızıldere şehitleri nezdinde tüm devrim şehitlerini saygıyla anıyor, devraldığımız mücadele bayrağını onurla taşıyoruz!..
ON’lar 30 Mart Kızıldere şehitleri mücadelenin öncü neferleri, kurmaylarıydılar. Bugün mücadeleyi ileri taşımak, faşist sistem karşısında yaşanan tıkanıklıkları aşmanın yolu Kızıldere perspektifini günün koşullarına uyarlayabilmektir. Kızıldere kararlık ve ruhuyla mücadeleyi sahiplenmeyi başarabilmektir.
Kızıldere bir nostalji değil mücadele çağrısıdır!
Kızıldere son değil başlangıçtır!
Devrim için savaşmayana sosyalist denmez!
Tek Yol Devrim!
29 Mart 2022