12 Temmuz Şehitleri Ölümsüzdür…

12 Temmuz Şehitleri Ölümsüzdür…

Ölümüne Direnişin Ahlakı ve Onuru Devrime ve Devrimci Olanlarındır…

Onlar insanlık adına çıkarsız bir kavganın neferiydiler. Onlar insan güzeliydiler. Onlara tüm bu güzel­likleri kazandıran ise, sahip oldukları sosyalist ideoloji, sosyalizm düşünce­sidir. Çünkü sosyalizm mücade­lesinin temelinde, “insan” vardır. Yok edilmek istenen de işte budur. Uğruna ölüne­cek, bedel ödenecek değerlerin olma­dığı bir dünyada, insanlık yok oluyor demektir. Onları sahip oldukları değer­lerden, ideolojiden yalıtarak, salt şehit­lik kavramı içerisinde anmak, onları darlaştırmaktır.   Bunun içindir ki onları sahiplenmenin yolu sosyalizmi sahip­lenmekten, sosyalizm idealine sahip çıkmaktan geçmektedir. 

12 Temmuz 1991’de, İstanbul’da olağanüstü bir gece yaşanmaya başlıyordu. Belli semtlerde yaşayan halk şaşkındı. Belki de ilk kez böylesi bir olayla karşı karşıya kalıyorlardı. Dikilitaş, Balmumcu, Nişantaşı ve Yeni Levent semtleri, kilometrelerce ötelerinden sarılmıştı. Saat 19.30 sıralarındaki telsiz anonsuyla birlikte, neredeyse İstanbul’un bütün polis gücü bu semtlerde toplanmaya başladı. Bu bölgelere giriş çıkışlar yasaklandı. Ne halk ne de gazeteciler buralara sokulmadılar. Evlerinde oturanlardan, yapılan anonslarla dışarı çıkmamaları, cama yaklaşmamaları isteniyordu. Olup bitenler gözlerden ırak kalmalı, her şey bir sis perdesi arkasında gerçekleşmeliydi… Bütün bu önlemlerin üzerinden henüz fazla zaman geçmemişti. Dikilitaş, Balmumcu, Nişantaşı ve Yeni Levent semtleri bir anda bomba ve silah sesleriyle sarsıldı.

Çatışmalar sona erdiğinde ise, adı geçen semtlerdeki üç işyeri ve bir evde bulunan on devrimci Niyazi Aydın, İbrahim İlçi, Ömer Coşkunırmak, Yücel Şimşek, İbrahim Erdoğan, Nazmi Türkcan, Bilal Karakaya, Zeynep Eda Berk, Cavit Özkaya ve Hasan Eliuygun, Ankara’da Fintoz DİKME, Buluthan KANGALGİL ayrı yerlerde ama aynı saatlerde katledildiler…

Biz Kızıldere’de, idam sehpalarında, işkencehanelerde, zindanlarda, sokaklarda evlerde, dağlarda defalarca öldük. Ve istisnasız her seferinde, tüm iletişim araçları kullanılarak “çökerttik”, “yok ettik”, “büyük darbe vurduk” propagandası yapılarak halk kitlelerinin güvensizliğe düşürülmesi, umutlarının tüketilmesi amaçlandı.

Ama kavga, mücadele hep sürdü sürüyor, 12 Temmuz’da, 16-17 Nisan’a, 6 Mart’a 27 Nisan’a Oligarşinin katlettiği bu devrimcilerin adı hiçbir zaman unutulmadı/ unutulmayacaktır! Onların taşıdığı sosyalizm bayrağı, yerlerini dolduranların elinde daha yükseklere kaldırılacak, emperyalizme ve oligarşiye karşı savaşı zafere dek sürecektir!

Devrim şehitleri ölümsüzdür…

12 Temmuz Şehitleri Ölümsüzdür…

Alacağız çocuklar
Bitmemiş bir türkünün
Vakitsiz bir gecenin ortasında
Çalacak kapımızı kara haber
Radyolardan, ekranlardan okunacak matemimiz
Korkak ve sinsi sesleriyle vurulacağız, cellatların
Fotoğrafları yayınlanacak güneşin çocuklarının
Kızıl, kor bir ışık olacak, gözlerinde ateşi göreceğiz
Durmayacağız, ağlamayacağız
Varsın kurşunlu yuvalar açılsın göğüslerimizde
Eğer koyduysak adını
Birkez çıktıysa ağzımızdan söz
Bundan böyle
Her Temmuz’un on ikisinde
Karanlığın cellatları ağlayacak bu ülkede…

Önceki İçerikBÖLGESEL PAYLAŞIMIN YENİ EVRESİNDE KÜRT DEVRİMİNİN SORUNLARI VE TÜRKİYELİ DEVRİMİN MEVZİLENMESİ
Sonraki İçerikAlman savaşçısı Kevin Jochim’in (Dilsoz Bahar) Girê Spî’ye bağlı Silûk kasabasında çıkan çatışmalarda ölümsüzleşti